Avrupa'da iktidarların yetki suistimalini engellemek için 'kontrol listesi' geliyor

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, üye ülkelerde seçim kazanan partilerin, yetki suistimalini önlemek için hazırlanan “kontrol listesi”ni kabul etti.
Kontrol listesinin en önemli mesajı, “demokrasinin, seçimi kazananın her istediğini yapar anlamına gelmediğini vurgulaması” olarak görülüyor.
Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerin anayasa ve yasalarının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) ve Avrupa Konseyi ilke ve standartlarına uygun olup olmadığını denetleyen, Venedik Komisyonu, daha önce “kontrol listesi”ni hazırlayıp, Bakanlar Komitesi’nin onayına sunmuştu.
Neden “kontrol listesi” ne gerek duyuldu?
Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerde, seçimi kazanan partilerin demokratik kurallardan sapmaması ve muhalefeti sindirmemesi için bu tür bir “kontrol listesi”nin hazırlanmasına en büyük gerekçe gösteriliyor.
Bağımsız hukukçulardan oluşan Venedik Komisyonu’nun hazırladığı “kontrol listesi”nin, üye ülkelerde yönetim biçimi ne olursa olsun kuvvetler ayrılığı ilkesine saygı gösterilmesini sağlamak adına hükümetler için 'yol haritası olması' hedefleniyor.
İktidarların bağımsız yargıya müdahalesi
Avrupa Konseyi’nin eski Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, 2016 yılında hazırladığı bir raporda, üye ülkelerde seçimi kazanan bazı hükümetlerin, gerçek bir siyasi tartışma ortamı yaratmadan, çıkardıkları yasalarla demokrasiyi koruyan tedbirleri kaldırmaya yöneldikleri saptamasında bulunmuştu.
Yine bazı hükümetlerin, bağımsız yargıç ve yetkilileri görevlerinden alarak kendilerine yakın kişileri göreve getirdiği saptamasından bulunan Jagland’ın uyarılarının ardından Venedik Komisyonu, söz konusu “kontrol listesi”ni hazırladı ve Bakanlar Komitesi’nin onayına sundu.
Kontrol listesi: Demokrasi, 'seçimi kazanan her şeyi yapar' anlamına gelmiyor
Avrupa Konseyi’nden yapılan açıklamaya göre, kontrol listesinin en önemli mesajı, “demokrasinin, seçimi kazananın, her istediğini yapar anlamına gelmediğini” vurgulaması.
Açıklamada, “Kontrol listesi, demokrasinin kazananın her şeyi alırdan daha fazlası olduğunu, hem yöneten çoğunluğun hem de parlamentodaki muhalefetin etkili bir şekilde demokratik uygulamaları sürdürmek için sorumluluğu olduğunu vurgular.“ denildi.