Brezilya eski Cumhurbaşkanı Lula Da Silva: Bolsonaro günde 4 defa yalan söylüyor

Brezilya eski Cumhurbaşkanı Lula Da Silva: Bolsonaro günde 4 defa yalan söylüyor
© euronews
© euronews
By Anelise Borges
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Dünya siyasetnde solun en önemli figürlerinden... Brezilya eski Cumhurbaşkanı Lula Da Silva Global Coversation'ın bu haftaki konuğu oldu. Da Silva, mevcut Cumhurbaşkanı Bolsonaro'nun günde 4 defa yalan söylediğini ifade etti.

O, Barack Obama’ya göre dünyadaki en popüler politikacı. Onun gözden düşüşü de, iktidara gelişi kadar olaylı oldu.

2017’de Brezilya eski Cumhurbaşkanı Luiz Inacio Lula Da Silva, yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle yargılandı ve cezaevine girdi.

Onun bireysel olarak çöküşü de tıpkı siyasi arenada olduğu gibi sert oldu. Herkes Lula’nın kariyerinin bittiğini düşündü.

Ancak Brezilya Yüksek Mahkemesi 2021’deki kararıyla Lula’yı, 2 yıldır cezaevinde kalmasına neden olan tüm suçlamalardan akladı ve siyasi haklarını iade etti.

Bugün anket sonuçlarına bakıldığında, Luiz Inacio da Silva’nın gelecek sene yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Jair Bolsonaro’yu geçeceği konuşuluyor. Global Conversation’ın bu haftaki konuğu Brezilya eski Cumhurbaşkanı ve dünya siyasetinde önemli bir figür, Luiz Inacio Lula da Silva.

Anelis Borges, euronews: "Sayın Lula, Global Conversation’a katıldığınız için çok teşekkür ederiz. 2016'da en son konuştuğumuzda artık cumhurbaşkanlığına aday olmayacağınızı, yorulduğunuzu ve yeni nesillere şans tanımak istediğinizi söylemiştiniz. O zamandan bu yana birçok gelişme oldu ve sanırım fikrinizi değiştirdiniz".

Luis Inacio Lula Da Silva, Brezilya eski Cumhurbaşkanı: "Fikrimi değiştirmemin nedeni şu. Sizinle en son konuştuğumda 75’ine geldiğimde yaşlı olacağımı düşünmemdi. Ancak şu anda 75 yaşındayım ve kendimi genç hissediyorum.

Joe Biden 78 yaşında ABD Başkanı seçildi… Neden ben de Brezilya'da yeniden cumhurbaşkanı olmayayım ki diye düşündüm. Henüz seçimler konusuna itiraz etmedim. 2021'de tüm Brezilya halkına aşı bulmak için mücadele etmeye, insanların hayatta kalabilmesi için acil yardım bulmaya ve işlerini sürdürebilmeleri için küçük ve orta ölçekli işletmeler ve girişimcilere kredi sağlamaya odaklandık. Seçimler, sene sonunda gündemimizde olacak. Ve eğer İşçi Partisi (İP) ve diğer müttefik partiler anlaşırlarsa Brezilya cumhurbaşkanı adayı olmaya, Brezilya'da kontrolü yeniden ele almaya, Brezilya ekonomisini büyütmeye, Brezilya'yı uluslararası siyasi arenada yeniden lider ülkeler arasına sokmaya hazırım. Tabi yeniden seçilirsem".

Euronews: "Brezilyalıların mevcut krizi atlatmasına yardım etmekten bahsediyorsunuz, ancak bunu iktidarda olmadan nasıl yapmayı düşünüyorsunuz? Örneğin diğer ülkelerden yardım istemeyi düşünüyor musunuz?"

Lula Da Silva: "Sadece lobicilik yaparak başkalarını suçlamıyoruz, aynı zamanda Ulusal Kongre’deyiz ve Ulusal Kongre için mücadele ediyoruz. Meclis ve Senato piyasada bulunan aşıların satın alınmasına yardımcı oluyor. Brezilya bu konuda çok sorumsuzca davrandı. Brezilya pandeminin hemen başında imkanı varken 70 milyon aşı satın almadı. Cumhurbaşkanı sorumsuzca davrandı. O bir inkarcı. Koronavirüse inanmıyor. Aşıya inanmıyor. İnandığı tek şey, Covid-19 ile mücadelede işe yaramayan ilaçları satmak. Yani bir sorunumuz vardı. Brezilya'daki salgında hayatını kaybedenlerin yarısından fazlası, Brezilya hükümetinin sorumsuzluğu sebebiyle vefat etti. Devlet sorumluluk alıp vatandaşları düşünse ve bir kriz masası kursaydı, uzmanları ve bilim insanlarını bir araya getirseydi, bu kadar çok can kaybı olmayacaktı".

Euronews: "Yarım milyon Brezilyalının canına mal olmuş bir krizden bahsediyorsunuz. Biz konuşurken Brezilya'da bir günde bin 700'den fazla insan ölmeye devam ediyor. Başta olsaydınız, Covid-19 krizini daha mı iyi yönetirdiniz?"

Lula Da Silva: "Kesinlikle daha iyi yönetirdim, neden biliyor musun? Domuz gribi salgınında sadece üç ayda 83 milyon kişiyi aşıladık. Cumhurbaşkanı her şeyi bilmek zorunda değil. Cumhurbaşkanının görevi olayları ve insanları yönetmektir. Cumhurbaşkanı bir kriz masası oluştursaydı, Sağlık Bakanı'nın koordinasyonunda bilim insanlarını katılmaya çağırsaydı, eyaletlerin sağlık sekreterleri bir araya gelip bir protokol oluştursaydı, Brezilya'da bu kadar çok kişi ölmeyecekti. İşte bu yüzden hep şunu söylüyorum: Salgında hayatını kaybedenlerin yarısı, Cumhurbaşkanı'nın hatası sebebiyle can verdi. Brezilya'da o kadar çok insan öldü ki, işte bu yüzden bu olaya soykırım demenin daha doğru olduğunu savunuyorum".

**Euronews: "**Soykırıma neden olmakla suçladığınız Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro, uluslararası alanda da çok bölücü bir figür. Ancak birçok kişi Jair Bolsonaro'nun yükselişi sebebiyle sizi ve İşçi Partisi’nin başarısızlığını sorumlu tutuyor".

"Örneğin birçok kişi, 14 yıllık İşçi Partisi iktidarında yaşanan siyasi olayların binlerce seçmenin aşırı sağa oy vermesine sebep olduğunu öne sürüyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?"

**Lula Da Silva: "**Bakın, bunu söyleyenler Bolsonaro'ya oy verenler, kazanmasına yardım edenler... Bolsonaro'nun seçimleri kazanmasına kim katkıda bulundu? Beni haksız yere suçlayanlar, seçimlere girememem için beni 580 gün hapse tıktılar. Bana asılsız suçlamalar yapıldı. Şimdi bu suçlamaların yalan olduğu, yargıcın taraflı olduğu ispatlandı. Savcılar bir çetenin parçasıydı. Bütün bunlar zaten kanıtlandı.

Bolsonaro yalan ve saçmalıklar sayesinde kazandı. Çünkü bir seçim kampanyasında hiç bu kadar çok yalan haber yapılmamıştı. Bolsonaro, tek bir tartışmaya katılmadı. Yalan söyledi ve bunu açık açık yaptı. Bugün bile Bolsonaro günde dört kez yalan söylüyor. Günde dört yalan… Yani seçim sürecinde kaç tane yalan söylediğini varın siz tahmin edin. Yani aslında halk, Bolsonaro'ya oy vermekle yanlış bir karar aldı. Ama bu demokrasinin riski, seçim sürecinin riski…

Brezilya'da kutuplaşma şimdi farklı. Sağ ve sol olmak üzere iki taraf arasında değil. Brezilya'daki kutuplaşma faşizm ve demokrasi arasında. Demokrasiyi temsil ediyorum çünkü çok demokratik bir yönetim geçmişi olan demokratik bir partinin üyesiyim. Ve Bolsonaro faşizmi temsil ediyor. İşte olan bu, gerçek bir kutuplaşma… Halk demokrasi mi istiyor yoksa faşist bir cumhurbaşkanı mı? İşte buna kendileri karar verecek.

Kutuplaşma budur. Ve kutuplaşmadan korkmamıza gerek yok. Seçimleri kazanırsanız ülkeyi yönetmek, toplumu birleştirmek, ülkedeki tüm insanlarla konuşmak ve insanların barış ve onurlu bir şekilde yaşayabileceği bir sistem kurmaya çalışmak zorunda kalacaksınız.

Yapacağım şey bu… Zaten daha önce de bir kez yapmıştım. Sekiz yıl cumhurbaşkanlığı yaptım. Çok gelişmiş bir Brezilya, halkının yaşam kalitesini iyileştiren bir Brezilya inşa etmenin mümkün olduğunu şimdiden kanıtlamayı başardım.

Ve eşitsizlik ve yoksullukla savaştığımı biliyorsun. Brezilya'yı, BM'nin açlık haritasından çıkarmayı başardık ama maalesef açlık ülkemize geri döndü.

Yani ben herkesi temsil eden bir cumhurbaşkanıyım. Ama insanlar şunu bilmeli, benim yönetimim nüfusun yoksul kesimine öncelik verecek".

Euronews: "Sayın Da Silva, görünüşe göre şimdiden kampanya yolundasınız".

Lula Da Silva: "Evet bu mümkün görünüyor. Bakın asıl sorun şu: Kendimi halktan soyutlayamam. İnsanlara hayatta olduğumu, istekli olduğumu, sağlıklı olduğumu, bu ülkeyi nasıl bir araya getirebileceğimi, demokrasiyi nasıl kuracağımı bildiğimi göstermem gerek. 2003 seçimlerini kazandığımda ilk yaptığım şey, büyük iş insanlarını, rahipleri, papazları, Kızılderilileri, siyahları, beyazları, sendika üyelerini, yani tüm sivil toplumu bir araya getiren bir Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Konseyi oluşturmak oldu. Bu sayede halkın tüm kesimi benimle birlikte Brezilya'yı yönetme sorumluluğunu üstlendi ve bu işe yaradı. Bu yüzden cumhurbaşkanlığı görevimi bıraktığımda kamuoyunun yüzde 87’si hakkımda olumlu düşünüyordu".

**Euronews: "**Dünya devletleri Brezilya'daki durum hakkında çok endişeli. Brezilya'nın şu anda yardıma ihtiyacı var mı? Diğer ülkelere bir mesajınız var mı?"

Lula Da Silva: "Avrupalı liderler, hükümette olanlar ve geçmişte hükümette olanlar, sendikalar, diğer kuruluşlar ve STK'lar… İşçi Partisi’ni, Brezilya'yı ve hükümetimizi tanıyor. İlişkilerimiz oldukça iyiydi ve heyecanlıydı.

Size söyleyebilirim ki, ben cumhurbaşkanıyken Avrupa'daki tüm partilerle ve devlet liderleriyle ilişkim harikaydı. Gordon Brown, Tony Blair, Sarkozy, Chirac, Angela Merkel, Schroder ve diğerleri... Herkesle konuştum. Brezilya, hiçbir uluslararası hukuk sorunu olmayan bir ülke. Brezilya'nın Avrupa Birliği ile ortaklaşa çalışması gerekli. Avrupa Birliği ile Güney Amerika arasındaki anlaşmayı kutsal kılmalıyız ki, Avrupa, Çin ile ABD arasında izole olup kaybolmasın".

Haberleri sürekli takip ediyorum. ABD, Almanya'nın Rusya ile yapmaya çalıştığı boru hattına karşı çıkıyor. ABD yapay zeka endüstrisi, Huawei ve veri endüstrisine karşı bir savaş veriyor. ABD ve Çin anlaşma yapmalı ve Avrupa da bu iki güç arasında kalmamalı. Bu yüzden Güney Amerika ve Brezilya ile ilişkiler çok önemli. Dünya ülkeleri Soğuk Savaş'ın bittiğini, artık nükleer savaş istemediğimizi anlamalı. Ticaret savaşı yapamayız. Dijital bir endüstri savaşı yapamayız. İnsanlığın yaşamını iyileştirmek için bir yol inşa etmemiz gerekiyor. Refah seviyesi yüksek olan Avrupa, dünyanın fakir ülkelerinin kalkınmasına yardımcı olacak politikalar üretmemize yardımcı olabilir. Buna tüm ülkelerin ve insanların Covid-19 aşısına ulaşmasına yardımcı olmak da dahil edilmeli".

Gazeteci adı • Kerem Congar

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Covid-19 soruşturması: Brezilya lideri Bolsonaro, cinayet dahil 11 farklı suçla itham edildi

Brezilyalı eski rahip, şarkıcı ve milletvekili Flordelis, kocasını öldürtmek iddiasıyla tutuklandı

Fransız Bakan Yardımcısı Moreno: Siyah ve engelli bir kadın olarak bütün ayrımcılıklara maruz kaldım