Türkiye'de enflasyon: Emekliler zamlarla nasıl mücadele ediyor?

Türkiye'de emeklilerin enflasyonla mücadelesi
Türkiye'de emeklilerin enflasyonla mücadelesi © euronews
By Dilek Gul
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Küresel enerji krizi, kur artışı ve enflasyon... Ekonomik krizin günbegün daha derinden hissedildiği Türkiye'de emekliler zamlarla nasıl mücadele ediyor?

REKLAM

Türkiye'de temmuz ayından itibaren en düşük emekli maaşı 3.500 TL oldu. En düşük memur emekli aylığı ise 6 bin 78 lira. 

Resmi rakamlara göre yıllık enflasyonun yüzde 80'leri aştığı ülkede gıda ve konut zamları karşısında dayanmak özellikle dar gelirli aileler için günbegün zorlaşıyor. 

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (TÜRK-İŞ) eylül ayı hesaplamalarına göre, Türkiye'de dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 7 bin 245,18 TL, yoksulluk sınırı ise 23 bin 599,93 TL.

72 yaşındaki emekli öğretmen Nabi Belekoğlu 7.500 TL emekli aylığı alıyor ve bu miktarın 5.500 TL'sini kiraya veriyor. 

Kirasını ödedikten sonra cebinde iki bin lira kalan emekli öğretmen Nabi Belekoğlu açlık sınırının altında. O nedenle gıda, doğal gaz, elektrik, su gibi temel ihtiyaçlarını gidermesi pek kolay olmuyor. 

Bazı temel gıdalardan vazgeçtiğini anlatan Belekoğlu, ucuz gıda için de dolaşmak zorunda kaldığını anlatıyor. 

''Benim bu parayla ayakta kalabilmem için yaşama şeklimi değiştirmem gerekiyor. Ucuz gıda için dolaşmaya başladım en ucuz olan domatesi alıyorum. Ya da almıyorum. Yani pek çok şeyi almaktan vazgeçtim. Yoğurt yiyemiyorum, kayısı alamıyorum, balık tüketemiyorum. En ucuz balık 60 lira olmuş, balığa ya da ete selam vermiyorum. Bu yeterince beslenememek demek. Bütün emekliler bu durumda.''

Henüz kış gelmedi ama doğal gazı az kullanacağım, evin içinde montumu giyeceğim.
Nabi Belekoğlu
Emekli Öğretmen

Henüz soğuk havalar kendisini hissettirmedi ama Nabi Belekoğlu doğal gaz faturasını nasıl azaltacağını düşünüyor:

''Doğal gazı az kullanacağım, evin içinde montumu giyeceğim. Suyu az tüketeceğim, elektriği karanlık bastırmadan kullanmayacağım. Kiralar çok pahalı, insanlar tersine göçe başladı. Hayat pahalı.''

Son yıllarda artan elektrik, doğal gaz ve su faturalarına karşı boğazımızdan kesmeye başladık. Aldığımız maaşlar yetmiyor. Artık bir çeşit yemekle doymaya çalışıyoruz. Çünkü fatura ödemek zorundayız.
Zehra Ulusoy
Emekli

60 yaşındaki emekli Zehra Ulusoy için de durum benzer. O da artan enflasyon karşısında evinde ve mutfağında bir dizi tedbir almak zorunda kalmış.

Ulusoy, durumunu şu şekilde özetliyor:

''Son yıllarda artan elektrik, doğal gaz ve su faturalarına karşı boğazımızdan kesmeye başladık. Aldığımız maaşlar yetmiyor. Artık bir çeşit yemekle doymaya çalışıyoruz. Çünkü fatura ödemek zorundayız. Eskiden lambalar açıkken rahatsız olmazdım. Ama şimdi fazladan bir lamba açık kalsa hemen kapatıyorum. Geceleri prizlerdeki fişleri çekmeye başladım. Evimdeki elektrikli aletler bozulacak diye çok korkuyorum. Dikkat ediyorum, buzdolabım bozulsa alamam. Yakın zamanda salonun perdesini yıkadım, makineden parçalanarak çıktı. Oğlum doğduğunda aldığım perdeydi. Ve ben şimdi nasıl yeni perde alacağım diye düşünüyorum. Bunlar küçük bir örnek ama yaşam kalitemiz düşüyor.''

Şimdiden doğal gaz tüketimini nasıl azaltacağını düşünen Ulusoy, "sadece oturduğum salonun kaloriferini açacağım" diyor. 

İmam Balsever de ülkedeki ekonomik krizden etkilenenlerden. Aldığı maaşı söylemek istemiyor ama kısa bir süre önce ekonomik sorunlardan dolayı önce arabasını satmak zorunda kalmış sonra da daha küçük bir eve taşınmış. 

Bu yazı köyünde geçirmiş olmasına rağmen, gelen yüksek faturalardan şikayetçi. Zehra Ulusoy ve Nabi Belekoğlu'un aksine, İmam Balsever doğal gazı açmayacağını söylüyor. 

''Doğal gazı açmayacağız, net olarak söyleyeyim. Sobaya döneceğiz, evimde bi bacam var. Akşam bi soba yakacağım. Çünkü doğal gaz artık lüks. Üzerimize battaniye atacağız bu sene. Sadece doğal gaz değil faturalar üçe katlandı. Biz bunu hak etmiyoruz, otuz yıl çalıştım. Vergi verdim, emekliliği hak ettim. İnsan gibi yaşamamız gerekirken, yalvarır duruma geldik.''

''Bu yıl peynirimi, yağımı memleketimden getirdim. Çünkü artık buradan alamıyorum''

Gıda enflasyonuna karşı bir çok üründen vazgeçtiğini anlatan emekli Balsever, artık günlük alışveriş yaptığını ifade ediyor. 

''Bu yıl memleketimden peynirimi, yağımı getirdim. Buradan alamıyorum, her şey çok pahalı. Bir kilo domates yerine iki tane alıyorum. Biber alamıyorum artık. Zaten bir aydır markette acı biber yok. Satamıyoruz diyorlar ve o nedenle markete acı biber getirilmiyor. Market getiremiyorsa, ben evime nasıl alayım? Bir yıldır yeşil sebze almadım. Çok pahalı. Günlük tüketiyoruz her şeyi. Zaten etiketler her gün değişiyor. Denetleme de yok.''

REKLAM

Uzun yıllar devlet kurumlarına emek verdiklerini anlatan emekliler, enflasyon karşısında ezilmek istemiyor ve bu nedenle yetkililerden insanca yaşamanın koşullarının sağlanmasını talep ediyor. 

Türkiye'de yaşayan emekli sayısı 13 milyondan fazla

Türkiye genelinde 8 milyon 615 bin işçi emeklisi, 2 milyon 718 bin esnaf emeklisi ve 2 milyon 389 bin memur emeklisi olmak üzere toplam 13 milyon 722 bin kişi emekli aylığı alıyor.

Türkiye Emekliler Derneği’nin haziran ayında yaptığı bu araştırmaya göre İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde hemen hemen her beş kişiden biri emekli. Ve bu üç ildeki emekli sayısı neredeyse 5 milyonu buluyor.

Görüntü editörü • Kerem Congar

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Rekor enflasyon: Enerji ve gıda fiyatlarının yükselişinden hangi Avrupa ülkesi daha çok etkileniyor?

Zelenskiy ile görüşen Erdoğan: Barış zirvesine ev sahipliği yapmaya hazırız

Kanada ve İtalya, Ukrayna ile güvenlik anlaşması imzaladı