Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Dışişleri Bakanlığı: İsveç'te Erdoğan'a yönelik çirkin eylemleri kınıyoruz

Türkiye gündemi
Türkiye gündemi ©  euronews
© euronews
By euronews
Yayınlanma Tarihi Son güncelleme
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

Türkiye gündemine dair güncel gelişmeleri aktardığımız canlı anlatım sayfası

Canlı anlatım sona erdi

Mete Gazoz, dünya şampiyonluğuna ulaşan ilk Türk okçu oldu

Türkiye, Almanya'da düzenlenen Dünya Okçuluk Şampiyonasında 1 altın ve 1 gümüş madalya kazandı.


Milli okçu Mete Gazoz, erkekler klasik yay finalinde Kanadalı Eric Peters'i 6-4 yenerek altın madalya kazandı. Mete, bu başarıyı elde eden ilk Türk okçu olarak kayıtlara geçti. 


Tokyo Olimpiyatları'nda şampiyon olan Mete Gazoz, okçuluk branşında Türkiye'nin olimpiyatlardaki ilk madalyasını kazandırmıştı. 


Şampiyonada Mete Gazoz, Ulaş Berkim Tümer ve Muhammed Abdullah Yıldırmış'tan oluşan Klasik Yay Erkek Milli Takımı dünya ikincisi oldu.


Türkiye, erkekler klasik yayda hem takım hem de bireyselde 2024 Paris Olimpiyatları'na kota elde etti.


Haberi paylaşın

Dışişleri Bakanlığı: "İsveç'te Erdoğan'a yönelik çirkin eylemleri kınıyoruz"

Dışişleri Bakanlığı, İsveç'in başkenti Stockholm'de terör örgütü PKK destekçilerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan eylemlere müsaade edilmesini kınadı.


Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada "Stockholm’de bugün düzenlenen bir etkinlikte, bir kez daha, PKK iltisaklı bir grubun terör örgütü sembolleriyle propaganda yapmasına ve Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik çirkin eylemde bulunmasına müsaade edilmesini en ağır şekilde kınıyoruz." denildi. 


Açıklamada, İsveç hükümetinin "PKK ve uzantılarının eylemlerini engellemek bağlamında üstlendiği taahhütler" hatırlatıldı.


Haberi paylaşın

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya Başbakanı İbrahim ile görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malezya Başbakanı Enver İbrahim ile bir video konferans görüşmesi gerçekleştirdi.


Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının açıklamasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede, İbrahim'in davetine icabetle ilk fırsatta Malezya'yı ziyaret edeceğini kaydedildi. 


Türkiye-Malezya ilişkilerinin kapsamlı stratejik ortaklık temelinde daha ileriye taşındığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Malezya'da Ticaret Ofisi açması yönünde verilen onayı da memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi.


Erdoğan, görüşmede, Kur'an-ı Kerim'e karşı yapılan saldırılara karşı da güçlü ve kararlı, ortak bir duruş tesis edilmesi gerektiğinin altını çizerek, İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Dışişleri Bakanları toplantısında alınan kararların bu bakımdan mühim olduğunu kaydetti. 



Haberi paylaşın

Erdoğan: Tarih kesinleşmedi ama Putin'in ziyareti inşallah ağustos ayı içinde yapılır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma namazı çıkışında basın mensuplarının sorularını yanıtladı.


Rusya lideri Vladimir Putin'in Türkiye ziyaretine ilişkin değerlendirmede bulunan Erdoğan, "Henüz tarih netleşmedi, dışişleri bakanım, istihbarat başkanım hepsi görülmeler yapıyorlar. Öyle zannediyorum ki ağustos ayı içerisinde bu ziyaret inşallah gerçekleşecek." ifadesini kullandı. 


Tahıl Koridoru Anlaşmasına da değinen Erdoğan, "Rusya'dan Karadeniz Koridoru'ndan gelecek tahılların bizde una çevrilmesi ve buradan un olarak fakir olan, az gelişmiş olan Afrika ülkelerine de naklini yapacağız. Hatta şu anda bile biz Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığımız olarak bu adımları atmaya ve fakir ülkelere de yardımlarını yapmaya devam edeceğiz." diye konuştu. 


"Fransa'nın yaptığı iş ilk değil" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika'da yaşananlara ilişkin, "Geçmişte Cezayir'de yaptığı uygulamalar, Ruanda'da yaptığı uygulamalar, Mali'de yaptığı uygulamalar, bütün bunlar dünyanın kayıtlarında mevcut. Bunu Afrikalılar çok iyi biliyor. Bakın şu anda altın sevkini, uranyum sevkini tamamıyla Fransa'ya durdurmuş durumdalar. Bu yıllardan beri bu ülkelere yapılan zulmün bir karşılığıdır ve bizler de onlarla olan olumlu ilişkilerimizi devam ettirmeye aynen çalışıyoruz." açıklamasında bulundu. 


2024 belediye seçimleriyle ilgili de konuşan Erdoğan, "Türkiye'yi taradıklarını" ve seçimlere ülke genelinde hazırlık yaptıklarını belirtti. 


Erdoğan, tüm meselenin "en ideal aday tespiti" yaparak ülke genelinde seçimlerden en başarılı şekilde çıkmak olduğunu sözlerine ekledi. 


Haberi paylaşın

Sokak röportajında "uyuşturucu satıyorum" diyen şahıs gözaltına alındı

İstanbul’da yapılan bir sokak röportajında muhabire, “Hap satıyorum, uyuşturucu satıyorum, dolandırıcılık yapıyorum” diyerek kamuoyunun gündemine gelen U.A. isimli 22 yaşındaki şahıs, emniyet birimleri tarafından düzenlenen operasyonla gözaltına alındı.


Şahıs hakkında, “uyuşturucu madde kullanılmasını özendirmek” suçundan işlem başlatıldı.


Sancaktepe’de geçtiğimiz günlerde bir sokak röportajı sırasında mikrofon uzatılan şahıs, “Yasa dışı ne iş yapıyorsunuz?” sorusuna “Hap satıyorum, uyuşturucu satıyorum. Dolandırıcılık yapıyorum. Bunları yayınlayabilirsiniz. Bu devirde yapılmayacak iş değil." yanıtını vermişti. 


Haberi paylaşın

Bakan Yerlikaya: Siber suçlarla mücadele kapsamında 2 ayda 219 kişi tutuklandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, siber suçlara yönelik son iki ayda yapılan operasyonlarda 219 kişinin tutuklandığını bildirdi.



Bakan Yerlikaya, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca son 60 günde siber suçlarla mücadeleye yönelik 168 operasyonda yapıldığını ve bu operasyonlarda 219 kişinin tutuklandığını aktardı. Ödeme, bilişim ve bahis suçlarına karşı 113 operasyon gerçekleştirildiğini ve bu operasyonlar kapsamında 202 kişinin tutuklandığını belirtti. Bakan Yerlikaya, "Çevrimiçi çocuk müstehcenliği suçlarına karşı 55 operasyon düzenlendi. Bu operasyonlarda 17 kişi tutuklandı." ifadesine yer verdi. 

Yerlikaya, şu bilgileri paylaştı:


"Sanal devriyelerimiz, 10 bin 722 suç unsuru paylaşım tespit etti. Suç gelirleri ile mücadele kapsamında düzenlenen operasyonlar sonucu, 661 milyon 537 bin 263 lira para ve malvarlığına el konuldu. Operasyonları düzenleyen polislerimizi tebrik ediyorum. Siber suçlarla mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz ve sürdürmeye devam edeceğiz. Emniyet güçlerimiz sanal dünyada da suç ve suçluların karşısındadır."


Haberi paylaşın

Yerinde dönüşüme 146 bin 376 başvuru yapıldı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, deprem bölgesinde başlattıkları 'Yerinde Dönüşüm' projesine başvuruların 146 bin 376’e ulaştığını açıkladı.


En fazla müracaat Hatay'da yapıldı

En fazla müracaatın Hatay'da yapıldığını dile getiren Bakan Özhaseki, katıldığı bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, şu ifadelere yer verdi:


“Yerinde Dönüşüm’e şu anda 146 bin 376 başvuru oldu. Bunların içerisinde 125 bin konut, 21 bini de ticari dükkan vesaire yapmak için müracaat etmiş. En fazla müracaat şu anda; Hatay'da 60 bini geçmiş vaziyette. Kahramanmaraş'ta 20 bin, Malatya'da 19 bin, Adıyaman'da 11 bin civarında. Vatandaşımız, ‘evet siz devlet olarak beni destekleyin, ben yerinde dönüştürmek istiyorum’ diyor. Bunu da kolaylaştırıcı o kadar çok tedbir aldık. Müteahhitlerle anlaşacağı zaman vatandaşlara tip sözleşmeler veriyoruz. Vatandaş, ‘ben evimi yerinde yapmak istiyorum’ diyecek, gelip bir sözleşme imzalayacak ve başlayacak. Biz o yaptıkça hak ediş karşılığı para vereceğiz. 500 bin lira hibe, 500 bin lira da kredi. Krediler iki sene ödemesiz, 10 yıl, 0 faiz. Böyle olunca vatandaşlar evlerini çok rahat yapabilecekler.”


“8-9 ŞİDDETİNDE DEPREME DAYANIKLI OLACAK”


“Bizim kırmızı çizgilerimiz var. Fay hatlarının geçtiği yerlere, dere yataklarının bulunduğu yerlere asla bina yaptırmayacağız. Fay hatları yeşil alan olarak kalacak. Mevzuattan taviz vermeyeceğiz. O zaman yapılan binaların hepsi sağlam bir şekilde yapılmış olacak. Standartlara uygun yapıldığı takdirde emin olun 8 şiddetinde en az bir deprem olduğunda bile hatta 9’a kadar dayanıklı binalar ortaya çıkmış olacak.”


Haberi paylaşın

Yaş sonrası atama kararları Resmi Gazete'de 

Orgeneral Metin Gürak'ın Genelkurmay Başkanlığına atanması ile Kara ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarına yapılan atama kararları Resmi Gazete'de yayımlandı.



Türk Silahlı Kuvvetlerindeki atamalara göre, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Metin Gürak Genelkurmay Başkanı olarak atandı. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu Kara Kuvvetleri Komutanı, Muharip Hava Kuvveti Komutanı Orgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu ise Hava Kuvvetleri Komutanı olarak atandı.


Kara, Hava ve Deniz Kuvvetlerindeki 25 general ile 7 amiral ve 63 albay da 30 Ağustos'tan itibaren geçerli olmak üzere bir üst rütbeye terfi ettirildi.


Ayrıca AA'nın haberine göre, Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan imzalı kararla, Türk Tarih Kurumu Başkanlığına Prof. Dr. Yüksel Özgen getirildi.


Haberi paylaşın

TSK'da ilk kez bir kadın albay tuğamiral rütbesi aldı

Cumhurbaşkanlığı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı sonrası Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) komuta kademesi yeniden şekillendirildi. 


Toplantıda alınan kararlar doğrultusunda, Deniz Kuvvetlerinde Kurmay Albay Gökçen Fırat tuğamiralliğe yükseltildi. Böylelikle TSK'da ilk kez bir kadın albay bir üst rütbeye terfi ettirildi.


Tuğamirallik, Deniz Kuvvetlerinde albay ile tümamiral arasında bulunan bir amiral rütbesi.


Gökçen Fırat kimdir?

İstanbul'da 1977'de doğan Fırat, 1998'de Deniz Harp Okulundan mezun oldu. 1998-2017 yıllarında Deniz Kuvvetleri Komutanlığının çeşitli birliklerinde görev yapan Fırat, TCG Yavuz fırkateyninde Sualtı Silahları Subaylığı ve Denizaltı Savunma Harbi Subaylığı görevlerini yaptı. Fırat, 2003-2005 yıllarında Deniz Harp Okulu öğrencilerinin donanma görevlerine hazırlandığı eğitim gemilerinden TCG Eğitim Bot-2'de Türkiye'nin ilk kadın gemi komutanı olarak görev aldı.


Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı karargahlarında da çeşitli görevleri üstlenen Fırat, Norveç'teki SACT Müşterek Harp Merkezinin ardından geçen sene İngiltere'deki MC Northwood Deniz Komutanlığına görevlendirildi.


Erdoğan tarafından onaylanan kararlar kapsamında, TSK'da 30 Ağustos'tan itibaren geçerli olmak üzere 32 general ve amiral bir üst rütbeye, 63 albay general, amiralliğe yükseltildi.


Haberi paylaşın

Bursa'da tarım işçilerini taşıyan araç kaza yaptı: 3 ölü

Bursa'nın Karacabey ilçesinde, tarım işçilerini taşıyan kamyonetin tarlaya savrulması sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 11 kişi de yaralandı. Suriye uyruklu Hüsen Feris idaresindeki kamyonet, Bursa-Çanakkale kara yolunun kırsal Fevzipaşa Mahallesi mevkisinde kontrolden çıkarak tarlaya savruldu. AA'nın haberine göre durumun bildirilmesi üzerine kaza yerine çok sayıda itfaiye, jandarma ve 112 Acil Sağlık ekibi sevk edildi. Olay yerine gelen ekipler, açık kasa kamyonette bulunan kişilerden Mukaddes Can ve Suriye uyruklu Emine el Mohammed'in öldüğünü belirledi.Yaralanan sürücü Feris ile Nuriye Sayılır, Nihat Yusuf Hüseyin, Abdullah el Muhammed, Ayşe el Ramadan, Usame el Muhammed (12), Sana Feris, Hulva Hüseyin, Kamile Kaya, Muhammed Cezim Muhammed ve Şuhela Kazı Muhammed, Bandırma Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Hayati tehlikesi bulunan Abid Muhammed ise Bursa Uludağ Üniversitesi Hastanesi'ne götürülürken yolda yaşamını yitirdi. Araçtaki tarım işçilerinin, kırsal Tophisar Mahallesi'ne gitmek üzere Karacabey ilçe merkezinden yola çıktıkları öğrenildi.


Haberi paylaşın

Şimşek, JP Morgan organizasyonunda uluslararası yatırımcılarla görüşecek

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, JP Morgan'ın organize ettiği, Türkiye Ekonomik Forumu kapsamında uluslararası yatırımcılarla bir araya gelecek.


Bakan Şimşek, yarın İstanbul'da düzenlenecek, JP Morgan'ın organizasyonunda yaklaşık 50 yatırımcının katılımıyla yapılacak Türkiye Ekonomik Forumu'na katılacak.


Şimşek, Forumda, uluslararası yatırımcılara Türkiye ekonomisini anlatan bir sunum yapacak. Sunumunun ardından yatırımcı gruplarıyla ayrı ayrı bir araya gelecek olan Şimşek, bu kapsamda BlackRock, JP Morgan, Singapur Varlık Fonu ve Franklin Templeton yatırım şirketlerinin temsilcileriyle bire bir görüşecek. Öte yandan, söz konusu organizasyon kapsamında Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan da sunum yapacak. AA'nın haberine göre forum ve görüşmeler basına kapalı olacak.


Haberi paylaşın

İHD'den 'Ezidi soykırımı tanınsın' çağrısı

İnsan Hakları Derneği'nden yapılan açıklamada, "3 Ağustos Soykırımı Anma Günü Olarak Tanınsın" çağrısında bulunuldu. 


Derneğin açıklamasında şu ifadeler yer aldı: 


"IŞİD isimli cihatçı çete yapılanmasının Ortadoğu’nun en kadim halklarından Ezidilere yönelik 3 Ağustos 2014’te Irak Şengal Bölgesi’nde ve Ezidi yurdunda gerçekleştirdiği soykırım saldırısının üzerinden 9 yıl geçti. İnsan Hakları Derneği (İHD) olarak Ezidilere yönelik gerçekleştirilen soykırım saldırısını bir kez daha kınıyor ve lanetliyoruz. 


Ezidileri Kurtarma Ofisi’nin Mart 2023’te paylaştığı verilerine göre IŞİD Ağustos 2014’te Şengal ve çevresinde 6 bin 417 Ezidi Kürdü kaçırdı. Bunlarda 3 bin 548’si kadın, 2 bin 869’u erkekti.


Aynı verilere göre, şu ana kadar 3 bin 562’si kurtarıldı ve 2 bin 693’ü hala kayıp.


Ezidilerin daha önce de (73 ferman) saldırılara maruz kaldığı biliniyor. Bu son saldırı sonucunda da on binlerce Ezidi katledilmiş, binlerce Ezidi kadın köle yapılarak pazarlarda satılmıştır. Ağır insan hakları ihlallerine yol açan tüm bu saldırılar 21. yüzyılda hepimizin gözleri önünde gerçekleşmiştir. Böylesi ağır ihlaller karşısında başta BM olmak üzere ilgili mekanizmaların önleyici ve onarıcı görevlerini yerine getir(e)memiş olması bu organlar bakımından başarısızlıktan öte büyük bir utançtır.


Ezidi halkının 2014 yılındaki Şengal ve Musul’a yönelik IŞİD saldırılarından sonra mülteci durumuna düşerek sığındığı ülkelerdeki sorunları devam etmektedir. Ezidilerin kendi yurtlarına güvenli bir şekilde dönmesini sağlayacak tedbirler alınmalıdır.


Şüphesiz ki BM İnsan Hakları Konseyi’nin Haziran 2016’da Ezidi halkına yönelik 2014’te gerçekleştirilen IŞİD / DAİŞ saldırısını soykırım olarak kabul ve ilan etmesi önemli bir gelişme olmuştur. Bu vesile ile başta Türkiye olmak üzere halen Ezidi Soykırımı’nı tanımamış olan tüm ülkeleri, Ezidilere yönelik IŞİD saldırısını soykırım olarak tanımaya çağırıyor, Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi kapsamında yargılamalar yapılmasını talep ediyoruz."


Haberi paylaşın

Şile açıklarında bulunan İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma top mermileri imha edildi 

Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, İstanbul Şile açıklarında tespit edilen top mermilerine ilişkin, bölgede arama yapan SAS komandolarının buldukları 28 adet 2. Dünya Savaşı’ndan kalan top mermisinden 11'ni çıkardığı, kalanları yerinde kontrollü olarak imha ettiği bildirildi.


Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Deniz Albay Zeki Aktürk, şu şekilde konuştu:


"29 Temmuz’da Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından Şile Sofular Halk Plajı açığında mühimmat olabileceği değerlendirilen şüpheli cisim bulunduğu rapor edilmiş, bölgeye sevk edilen Sualtı Savunma (SAS) komandolarımız tarafından çevre emniyeti alınarak incelemelere başlanmıştır. Bölgede 4.200 metrekarelik deniz alanında su altı arama faaliyeti icra edilmiş ve toplam 28 adet İkinci Dünya Savaşı’ndan kaldığı değerlendirilen top mermisi tespit edilmiştir. Söz konusu mühimmatın 11 tanesi SAS Grup Komutanlığına getirilmiş, 17 tanesi dün kontrollü olarak yerinde imha edilmiştir."


Haberi paylaşın

İhracat temmuzda 20 milyar dolar oldu

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, "İhracatımız temmuz ayında yüzde 8,4 artışla 20 milyar 93 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylelikle tarihin en yüksek temmuz ayı ihracat değerine ulaşılmıştır" dedi.


Bakan Bolat, "Küresel ihracattan aldığımız payı; 2022 yılında yüzde 1,02’ye; 2023 yılı ilk çeyreğinde ise yüzde 1,04 oranına yükselttik." ifadesini kullandı. 


Depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkisi 100 milyar doları aşar

6 Şubat depreminin merkez üssü Kahramanmaraş'ta konuşan Bolat, depremin Türkiye'ye maliyetlerine ilişkin bilgiler de verdi. 


Bakan Bolat, şöyle konuştu:


"Asrın felaketinin acılarını ve kayıplarımızın kederini ilk günkü gibi kalbimizde taşıyoruz. 13,5 milyon insanımızı doğrudan etkileyen, yaklaşık 51 bin insanımızı kaybettiğimiz deprem felaketinde, şehirlerimiz de büyük bir yıkımla karşı karşıya kaldı. Bu kapsamda, yarım milyondan fazla binanın yanı sıra; ulaşım, iletişim ve enerji alt yapıları kalıcı hasara uğradı. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığımız tarafından yapılan tahminlerde, depremin ekonomimiz üzerindeki etkilerinin 100 milyar doları aşacağı (yaklaşık 2 trilyon TL; 103,6 milyar ABD Doları) öngörülürken, söz konusu rakamın 2023 yılı başlangıç bütçe harcamalarının yaklaşık yüzde 45’ine tekabül ettiğini görüyoruz.


Başka bir deyişle yaşanan deprem, devletin toplam bütçesinin nerdeyse yarıya yakın bir kısmı kadar büyük bir harcama zorunluluğuna neden olmuştur. Bunu da devlet ve millet olarak el birliğiyle aşacağız. (Depremin Türkiye ekonomisi üzerindeki toplam yükü içerisinde en önemli bileşenini yüzde 54,9 oranıyla konut hasarı oluştururken (1.073,9 milyar TL/56,9 milyar ABD doları), ikinci ağırlıklı hasar kalemi kamu altyapısı ve hizmet binalarındaki yıkımdır (242,5 milyar TL/12,9 milyar doları). Bu doğrultuda, gerek Hükümetimizin uygulamaya aldığı tasarruf tedbirleri gerekse bölgede ekonomiyi tekrar canlandırmaya yönelik atılan adımların yardımıyla deprem felaketinin ekonomimiz üzerinde yarattığı etkileri kısa sürede atlatacağımıza yürekten inanıyorum."



Haberi paylaşın

Yüksek Askeri Şura toplantısı başladı

Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında başladı. 

Toplantıya Şura üyeleri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı olarak görevlendirilen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Gülan katılıyor.


Haberi paylaşın

Şimşek: 2024 ortasından itibaren yıllık enflasyon düşmeye başlayacak

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Dezenflasyonla fiyat istikrarının hedeflendiği geçiş sürecindeyiz. Para politikasının olumlu etkisiyle 2024 ortasından itibaren yıllık enflasyon düşmeye başlayacak." açıklamasında bulundu. 

Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı:


"Mali tedbirler, döviz kuru gelişmeleri ve ücret artışlarının etkisiyle enflasyon Temmuz’da yıllık yüzde 47,8 ile piyasa beklentileriyle uyumlu gerçekleşti. Dezenflasyon ile fiyat istikrarının hedeflendiği bir geçiş sürecindeyiz. Para politikası duruşunun olumlu etkisiyle 2024 yılı ortasından itibaren yıllık enflasyon düşmeye başlayacak. Dezenflasyon sürecini mali disiplinle destekleyeceğiz. Politikalarımızın temel amacı orta vadede enflasyonu kalıcı olarak tek hanelere indirmektir."


Haberi paylaşın

AFAD: Malatya'nın Pütürge ilçesinde 4.3 büyüklüğünde deprem

Malatya'nın Pütürge ilçesinde 4.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.


AFAD'dan yapılan açıklamada saat 07.56'da yaşanan depremin yerin 7 kilometre derinliğinde gerçekleştiği bildirildi.


Haberi paylaşın

Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüştü: Talepler karşılandığında tahıl anlaşmasına dönülecek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.


Liderler Putin'in Türkiye  ziyareti konusunda mutabık kalındığını duyururken askıya alınan tahıl anlaşması konusunda taleplerin karşılanması şartının aranacağı ifade edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca girişimin sürmesi için çalışacaklarını dile getirdi. Erdoğan ayrıca Putin'e Rusya'dan gönderilen yangın söndürme uçakları için teşekkür etti. 


Rusya Devlet Başkanlığı Sözcüsü Dmitry Peskov görüşme sonrası yaptığı açıklamada, iki lider arasında beş haftadan beri ilk kez telefon görüşmesi gerçekleştirildiğini belirtti.


Haberi paylaşın

Danıştay, Park Otel’in imar planlarını ve yapı ruhsatını iptal etti

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, Danıştay 6’ncı Dairesi'nin inşaatı 24 yıl süren ve hakkında verilen durdurma kararlarına rağmen 2013 yılında tamamlanarak faaliyete geçen Beyoğlu Gümüşsuyu’ndaki Park Otel’in imar planları ve inşaat ruhsatını iptal ettiğini duyurdu. 


Ne olmuştu?

Park Otel’in inşaatına 1989’da başlanmış ve o tarihten bu yana hakkında birçok kez yürütmeyi durdurma kararı verilmişti. Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan döneminde otelin inşaatı durdurulmuş ve silueti etkileyen yükseklik tıraşlanmıştı, ancak otelin inşaatı tüm bu gelişmelere karşın tamamlanmıştı.


Açılan davalarda otelin yüksekliğinin bitişikte bulunan ve korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen Alman Konsolosluğu’nun çatısını geçmesi ve Ayaspaşa’nın tarihi dokusunu bozacak bir yapılaşmaya sebep olması nedeniyle imar planlarının iptali isteniyordu. Aynı zamanda otelin bodrum katları da tesisten yararlananlar için sosyal ortam ya da müştemilat olması gerekirken müşterilere ayrılmıştı.


Park Otel aleyhine Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından açılan davada, Danıştay, Şubat 2019’da otelin konsolosluk binasından yüksek olmasının “tecvizi hata” (kabul edilebilir hata) kapsamında olduğunu belirtmişti. Danıştay’ın söz konusu kararı, Eylül 2021’de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından bozulmuştu. Kararda, otelin yüksekliğinin konsolosluk binasının saçak kotunu aşamayacağının açık olduğu kaydedilmişti. Ayrıca, otelin zemininin altında yedi kat daha bulunduğu belirtilerek, bu alanların tamamının emsal hesabına dahil edilmemesi nedeniyle inşaat ruhsatının şehircilik ilke planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı bildirilmişti. Dava dosyası bu nedenle Danıştay 6’ncı Daire’ye gönderilmişti.


“Konsolosluğun saçak kotunu aşamaz”

Danıştay 6. Daire, Mart 2023’te davayı karara bağladı. Kararda, Park Otel’in “korunması gerekli kültür varlığı” olarak tescil edilen Alman Başkonsolosluğu’nun komşusu olduğu, bu nedenle yapılanmanın konsolosluk binasının saçak kotunu aşamayacağı aktarıldı.


“Yoğunluk artışını yol açıyor”

Karara göre, gerek bodrum katlarda öngörülen kullanım kararları, gerek brüt parsel üzerinden emsal hesaplanmasıyla tanınan yapılaşma hakları, yoğunluk artışına yol açıyor, sosyal ve teknik altyapıya yük getiriyor, ulaşım etütlerini etkiliyor, kentsel maliyetleri artırıyor ve planla sağlanan bütünlüğü zedeliyor.


Danıştay 6. Daire, bu nedenlerle imar planları ve planlara dayalı yapı ruhsatında şehircilik ilkeleri planlama esasları ve kamu yararına uyarlık bulunmadığına hükmetti ve dava konusu işlemleri iptal etti.


Haberi paylaşın

Emniyet’te eski İçişleri Bakanı Soylu’nun göreve getirdiği polis şefleri değiştirildi 

Resmi Gazete

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gece yarısı yayımlanan kararnameyle, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu döneminde göreve getirilen 24 ilin emniyet müdürü değiştirildi. 


Seçimlerin ardından Soylu’nun, bakanlar kurulunun dışında bırakılmasının ardından yerine Ali Yerlikaya getirilmişti. 


Resmi Gazete'de yayımlanan kararnameye göre, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanı Mahmut Çorumlu, Samsun Emniyet Müdürü Dr. Ömer Urhal, Polis Başmüfettişleri Selami Yıldız ile Caner Tayfur, Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı; Polis Başmüfettişi Rüştü Yılmaz ise 1. Hukuk Müşavirliği görevine getirildi. 


Kararname ile 52 ilin emniyet müdürü değiştirilirken, bu illerden 24'ünün emniyet müdürü ile Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Ahmet Şengün ve Resul Holoğlu da Emniyet Genel Müdürlüğü emrine atandı. 


Haberi paylaşın

Memur ve memur emeklilerinin toplu sözleşme görüşmeleri başladı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, ağustos ayı sonuna kadar belirli bir takvim çerçevesinde sürdürülmesi öngörülen memur ve memur emeklisi toplu sözleşme görüşmelerini başlattı. Açılış konuşmasında, "7. Dönem Kamu Görevlileri Toplu Sözleşmesi çalışmalarımızı, tarafları optimal düzeyde memnun edecek şekilde sonuçlandırmayı hedefliyoruz." dedi.



Kamu personeli ve kamu personel sisteminin, ülkenin kalkınma ve büyümesindeki rolünün son derece önemli olduğunu vurgulayan Işıkhan, bu doğrultuda eğitim, sağlık, adalet, güvenlik, din hizmetleri ve diğer kamusal alanlardaki kamu personel sayısını artırdıklarını belirtti.


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan, kamu çalışanlarını enflasyona ezdirmediklerini ifade ederek, şöyle devam etti:


"Birlikte yönetim anlayışıyla karar mekanizmalarında daha fazla kamu personelinin yer almasını sağladık. Hükümetlerimizin iktidara geldiği 2002'de 2,5 milyon olan kamu personelimizin sayısı, bugün yaklaşık 5 milyonun üzerine çıkmış bulunmaktadır. Sadece niceliksel değil, niteliksel olarak da hem kamu personel sistemimizi hem de kamu personelimizi geliştirmeyi hedefledik. İktidara geldiğimiz günden bu yana milli gelir artışıyla birlikte bütçeden kamu görevlilerine ayırdığımız payı da artırdık. 2002'de toplam personel giderlerinin bütçe içindeki payı yüzde 18 iken, bugün bu rakam yüzde 27'yi aşmış durumdadır."


"Sendikalarımızı sosyal ortak olarak görüyoruz"

Bakan Işıkhan, en düşük devlet memuru maaşında yapılan artışa da değinerek, "Son dönemde ise kamu görevlilerimizin aylık ve ücretlerinde toplu sözleşmede öngörülen aylık katsayı artışı ve enflasyon farkı ile yüzde 17,55 olan artışa ilaveten seyyanen net 8 bin 77 liralık refah payı artışı yaptık. 2002 yılında 392 lira olan en düşük memur maaşını reel olarak yüzde 266 artışla 22 bin 17 liraya çıkardık. En düşük devlet memuru maaşını temmuz ayında yüzde 86 oranında, 2023 yılında kümülatif olarak yüzde 141 arttırdık. Böylece, çalışan kesimi enflasyona ezdirmediğimiz gibi refah artışından ciddi oranda bir pay vermiş bulunuyoruz." ifadesini kullandı.


Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde, geleceğin güçlü, müreffeh Türkiye'sini kamu görevlileri ile inşa edeceklerini dile getiren Işıkhan, "Çağımızın modern insan kaynakları yönetimlerinin kamu personel sistemimizde de hayata geçirilmesi, ileri demokrasilerin katılımcı bir yönetim anlayışının vazgeçilmez unsuru olan sosyal diyalog mekanizmalarının işletilmesi, bizim için çok önemlidir." görüşünü paylaştı.


Sendikaları, sosyal taraf olarak değil, sosyal ortak olarak gördüklerini aktaran Işıkhan, "Ülkemizi büyütmek ve refahını artırmak için sizlerle birlikte çalışıyoruz. Bu anlamda çalışma hayatımızın en önemli aktörlerinden biri olan kamu görevlileri sendikaları ve konfederasyonlarıyla yapacağımız, 7. Dönem Kamu Görevlileri Toplu Sözleşmesi çalışmalarımızı, tarafları optimal düzeyde memnun edecek şekilde sonuçlandırmayı hedefliyoruz." sözlerini sarf etti.


Sendikalar ne talep ediyor?

Toplantıda Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, emeğin değerinden tasarruf olmayacağını, emekçinin alın terinden artırılanlarla bütçenin büyümeyeceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:


"Tutmayan hesapların maliyetini kamu görevlilerinin sırtına yüklemek Türkiye'nin vizyonuyla da misyonuyla da uyuşmaz. Günün sonunda, 'Memur-Sen haklıydı' gerçeğini bir kez daha tekrarlamamak için işi doğru tamamlamak ve eksiksiz uygulamak gerekiyor. Bu noktada, tutmayan hedeflerin, gerçekleşmeyen beklentilerin ve gerçeği yansıtmayan tahminlerin yerine hepimiz menzili doğru belirlemek için doğru rakamları, gerçek oranları ve cüzdanlarımıza yansıyan fiyatları dikkate almalıyız. Teklifimizin gerekçesi daha önce ifade etmiş olduğum verilerin ve 2024 yılına ilişkin beklentilerin temelinde yatmaktadır."


Bu sebeple kayıpları en aza indirmek için 2024'te maaş/ücret artışlarının üçer aylık dönemlerle yansıtılmasını teklif ettiklerini hatırlatan Yalçın, bu tekliflerinin haklılığı ve makuliyetinin kamu görevlilerince takdir edildiğini söyledi.


Sözleşme masasında genel hükümler bakımından 129, hizmet kollarıyla ilgili toplam 936 teklifi görüşeceklerini bildiren Ali Yalçın, şunları kaydetti:


"Bu toplu sözleşmenin Hakem Kuruluna gidilmeden, uzlaşma ile tamamlanacağına, tekliflerimizin kabul göreceğine ve Türkiye Yüzyılı'nın, emeğin yüzyılı olacağına inanıyorum. Görüşülen tekliflerin, uzlaşılan ve uzlaşılmayan maddelerin her bir hizmet kolu ve genel hükümlerin ayrı ayrı tutanak halinde tutulması, emek örgütü olarak bizlerin garanti belgesidir. Bu konuda, heyet temsilcilerinden oluşan bir ekibin kurulmasına yönelik olumlu adım bekliyoruz. Bu ekip, öncelikle çalışma takvimini ortak belirlemek suretiyle uzlaşılan veya uzlaşılamayan tekliflere ilişkin toplantı tutanağına yönelik hazırlık yapmalıdır."


Türkiye Kamu-Sen ve KESK, 7. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi'ne ilişkin taleplerini açıkladı 

Türkiye Kamu-Sen ile Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri memur ve memur emeklisinin 2024-2025 yıllarındaki mali ve sosyal haklarının belirleneceği 7. Dönem Kamu Toplu Sözleşmesi'ne ilişkin görüşlerini kamuoyuyla paylaştı.


Kahveci, Türkiye Kamu-Sen olarak birinci altı ay için yüzde 40 artış istediklerini bildirerek, şöyle konuştu:


"Bu yüzde 40'la beraber yüzde 10'luk refah payı ilave edilmesini talep ediyoruz. İkinci altı ay için de yüzde 30'luk bir artış talep ediyoruz. Tabii ki bu yıla yönelik taleplerimizin toplamının kümülatifi yüzde 100,2'ye tekabül ediyor. 2025 yılı için ise birinci altı aya yüzde 20, ikinci altı aya yüzde 20, artı birinci altı aylık yüzde 20'lik zam yapıldıktan sonra yüzde 10 refah payı talep ediyoruz.


Taleplerimiz gerçekleşirse 2024 yılı itibarıyla ocak temmuz arasında en düşük devlet memuru maaşı 32 bin 148 lira olacak. Yıl sonu itibarıyla da yani temmuz-aralık dönemi itibarıyla 41 bin liraya ulaşacak."


Kahveci, yoksulluk sınırının 35 bin liranın üzerine çıktığını ifade ederek, "Bu ücret taleplerimiz karşılık bulduğu zaman ortalama memur maaşı 38 bin 578 lira, yıl sonu itibarıyla da 50 bin 152 liraya yükselecek." diye konuştu.


Yeni göreve başlayan bekar bir memurun maaşının da 22 bin liraya tamamlanmasını beklediklerini belirten Kahveci, enflasyon farkının her ay memur maaşlarına, emeklilerin maaşlarına yansıtılmasını, lojmanda oturmayan tüm kamu çalışanlarına 7 bin 851 lira aylık kira yardımı yapılmasını, nöbet, ek ders, fazla çalışma ücretlerinin artırılmasını talep etti.


Bozgeyik: Kamusal hizmetlerin güçlendirilmesi noktasındaki taleplerimizi ileteceğiz

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Başkanı Mehmet Bozgeyik de enflasyonun her geçen gün arttığını ifade ederek, "Sayın Maliye Bakanı'nın ifade ettiği gibi emekçilere yoksullara ve işçilere bir kemer sıkma politikasının neo-liberal politikaların daha fazla dayatılacağı bir döneme girmek üzereyiz. Biz bu politikalara teslim olmayacağız." diye konuştu.


Bozgeyik, kamu emekçilerin sorunlarına değinerek, şunları kaydetti:


"Toplu sözleşme masasında özelleştirmenin durdurulması ve kamusal hizmetlerin güçlendirilmesi noktasındaki taleplerimizi ifade edeceğiz. Özellikle kamu-özel işbirliği projeleriyle şehir hastanelerine, köprülere, tünellere aktarılan kaynaklarımızın durdurularak buraların kamulaştırılması ve kamu emekçilerinin de yönetimde söz ve karar sahibi olduğu yeni bir çalışma yaşamının inşa edilmesi ile ilgili taleplerimizi ileteceğiz."


Haberi paylaşın

Covid-19 izninden açık cezaevine dönecek hükümlülerle ilgili açıklama: Başvuru için 2 hafta var

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Covid-19 izninden açık cezaevine dönecek olanların 15 Ağustos'a kadar müracaat etmeleri gerektiğini bildirerek "15 Ağustos'a kadar müracaat etmeyen hükümlüler haklarını kaybetmiş, direkt kapalı cezaevine gitmiş olurlar" dedi.


Adalet Bakanı Tunç: (Kovid-19 izninden açık cezaevine dönecek hükümlüler) Başvuruda 2 haftalık bir süre var
"Süre 15 Ağustos'ta sona eriyor"


Bakan Tunç, Elazığ'ı ziyaretinde Covid-19 iznindeki açık cezaevi hükümlülerine ilişkin bir soru üzerine, Covid-19 izinlerine ilişkin 2020'nin Nisan ayında kanun çıktığını anımsattı.


Açık cezaevindeki hükümlülerin Covid-19 iznine çıkarıldığını, bu iznin 3 yıl sürdüğünü ifade eden Tunç, izinde geçen sürenin infazdan sayıldığını kaydetti.


Yılmaz Tunç, bu sürenin 31 Temmuz itibarıyla dolduğunu, süre dolmadan önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yeni bir yasal düzenleme yapıldığını aktararak, şöyle devam etti:


"Bu düzenlemenin içeriği şu şekilde, denetimli serbestlik tedbirine 5 yıl ve daha az süre kalanlar cezaevine dönmeyecekler ama denetimli serbestlik tedbiri için 5 yıldan fazla olanlar, yani cezası daha yüksek olanlar cezaevlerine geri dönmüş olacaklar. Bu düzenlemede kapalı cezaevlerinde barındırılan hükümlüler de açık cezaevine 3 yıl erken çıkmış olacaklar ve denetimli serbestlik olarak da açık cezaevinden 3 yıl erken denetimli serbestliğe çıkmış olacaklar. Düzenleme bu şekilde. Başvuruda 2 haftalık bir süre var. 15 Ağustos akşamına kadar geri döneceklerin başvurmaları gerekiyor. Geri dönecek yaklaşık 21 bin hükümlü var. 21 bin hükümlünün, süresi içinde müracaat etmesi lazım. O süre 15 Ağustos'ta sona eriyor. 15 Ağustos'a kadar müracaat etmeyen hükümlüler haklarını kaybetmiş, direkt kapalı cezaevine gitmiş olurlar. Müracaat ederlerse açık cezaevinde barındırılmaya devam ederler."


Haberi paylaşın

Anayasa Mahkemesi "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" uygulamasını iptal etti

AYM, 2 yıl veya daha az hapis cezasını öngören suçlarda sanığın 5 yıl denetime tabi tutularak süre sonunda suçu işlememiş gibi sayılması şeklinde uygulanan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin yasal düzenlemenin iptaline karar verdi.


Arşiv - AAArşiv foto - AA


Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi, "kasten yaralama" ve "görevi yaptırmamak için direnme" suçlarından açılan bir ceza davasında, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinde düzenlenen "hükmün açıklanmasının geri bırakılması"nın Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürerek iptali için Yüksek Mahkemeye başvurdu.


Başvuruda, HAGB kararı verilmesiyle mağdurlar açısından yeterli giderim sağlamadığı, faillerin cezadan muaf tutulmasına yol açtığı ve devletin kişilerin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme şeklindeki yükümlülüğünü yerine getiremediği belirtilerek, bunun Anayasa'nın 17. maddesine aykırı olduğu ileri sürüldü.


İptal istemini görüşen Anayasa Mahkemesi, HAGB'nin iptaline hükmetti. İptal kararının 1 yıl sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı.


Kararın gerekçesinde ne var?

Anayasa Mahkemesinin kararında, HAGB'nin işleyişine dair kanunda daha önce de iptal kararları verildiği hatırlatılarak, mevcut iptal başvurusundaki ilk değerlendirmenin "hak arama hürriyeti" kapsamında yapıldığı ifade edildi.


HAGB kararı verilebilmesi için sanığın öncelikle suçu işlediğini kabul etmesi gerektiği, bunu kabul etmesi halinde mahkemenin HAGB'ye hükmedebileceği aktarılan kararda, aynı zamanda sanığın istinaf kanun yoluna başvuru hakkından da feragat ettiği anlatıldı.


Sanığın HAGB'yi kabule ilişkin irade beyanının ne zaman sorulacağı konusunda da yasal bir düzenlemenin bulunmadığına işaret edilen kararda, "Bu durum henüz hakkında kurulmuş bir mahkumiyet hükmü bulunmayan sanığı mahkumiyet tehdidinin varlığı karşısında savunmasız duruma sokmakta ve henüz doğmamış olan istinaf kanun yoluna başvuru hakkından peşinen feragat etmeye zorlamaktadır." değerlendirmesine yer verildi.


Kötü muamele iddiaları kapsamındaki davalarda HAGB'nin uygulanması halinde de sanığın infaz edilebilir bir ceza almadığı ifade edilen kararda, Anayasa'nın 17. maddesinin amacının ise "kişinin maddi ve manevi varlığına ilişkin bir ölüm ya da yaralama olayında, mevzuat hükümlerinin etkili bir şekilde uygulanmasını ve sorumluların tespit edilerek hesap vermelerini sağlamak" olduğu kaydedildi.


Bu suçlar açısından HAGB kararları verilmesiyle mağdurlar açısından "yeterli ve etkili bir giderim sağlamadığı" değerlendirmesine yer verilen kararda, şu ifadeler kullanıldı:


"Anayasa'nın 17. maddesine aykırı muamelelerin kamu görevlileri tarafından değil de üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilmesi halinde devletin pozitif yükümlülükleri kapsamında daha esnek davranma imkanı bulunmaktadır. Buna karşın failin kamu görevlisi olduğu durumlarda hukuka aykırı ve son derece ciddi bir fiilin hiçbir şekilde hoş görülemeyeceğinin gösterilmesi gerekir. Bu anlamda işkence veya kötü muamele gerçekleştirdiği tespit edilen kamu görevlisi fiili olarak cezasız bırakılmamalıdır. HAGB kurumunun kamu görevlisinin görevi sebebiyle işlediği ve Anayasa'nın 17. maddesi anlamında işkence, eziyet ve kötü muamele kabul edilen suçlar bakımından uygulanmayacağına dair yasal düzenlemenin bulunmaması ve ceza mahkemelerinin uygulamalarının da bu sorunu çözememesi Anayasa'nın 17. maddesinin devlete yüklemiş olduğu faillere fiilleriyle orantılı cezalar verilmesi ve mağdurlar açısından uygun giderimin sağlanması şeklindeki usul yükümlülüğüyle bağdaşmamaktadır.


Anayasa Mahkemesi, HAGB kurumunun mevcut haliyle bireysel başvuru kararlarında da işaret edildiği üzere kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarını önlemekte yetersiz kaldığı ve başta ifade özgürlüğü ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlükler üzerinde caydırıcı etki doğurduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle kural Anayasa'nın 13, 17, 35 ve 36. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir."


Haberi paylaşın

Esenyurt'ta tekel bayisindeki cinayet zanlılarından biri tutuklandı, 4 yeni gözaltı var

İstanbul Esenyurt'ta tekel bayisinde silahla 2 kişinin öldürüldüğü, 1 kişinin yaralandığı olaya ilişkin soruşturma kapsamında ilk gün gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen saldırganlardan Murat Özer tutuklandı.


Diğer yandan şüphelilerin kaçmasına yardım ettikleri gerekçesiyle 4 zanlı daha yakalanarak gözaltına alındı. Olayla bağlantılı gözaltı sayısı 9'a yükseldi.


Güzelyurt Mahallesi'nde 28 Temmuz'da meydana gelen ve güvenlik kamerası görüntülerinin sosyal medya üzerinden yayılması sonrası yankı uyandıran olayla ilgili Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sürüyor.


Savcılığın talimatı üzerine, iş yerine silahlı baskına karışan 4 şüpheliye olayın ardından kaçmaları için yardım ve yataklık yaptıkları öne sürülen 4 kişi daha gözaltına alındı.


Söz konusu şüpheliler, Gayrettepe'deki Asayiş Şube Müdürlüğüne götürüldü.


Ne olmuştu?

Esenyurt'ta 28 Temmuz'da tekel bayisine giden gruptakilerden biri burada bir süre tartıştığı Yunus Emre Erzen (24) ile yanında bulunan Batuhan Bayındır (20) ve Yusuf Erzen'e (21) ateş etmişti.


Şüpheliler olayın ardından kaçarken, ihbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekiplerince ilk müdahalesi yapılan yaralılardan Yunus Emre Erzen ve Batuhan Bayındır hayatını kaybetmişti.


Sonrasında ise şüphelilerden M.Ö, S.Ö, T.Ö. ve A.Ö, yakalanarak gözaltında ilk ifadeleri alınmak üzere savcılığa sevk edilmişti.


Şüphelilerin kaçmasına yardım ettiği iddia edilen H.A. da soruşturma kapsamında gözaltına alınmıştı.


Haberi paylaşın

Akbelen Ormanı'nda eylemciler jandarma ablukasında, ağaç kesimi yeniden başladı

Muğla'nın Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı'nda ağaç kesimine karşı çıkan bölge sakinleri ve çevreci eylemcilerin bu sabah Jandarma tarafından çevrildiği bildirildi. Alanda ağaç kesme işleminin de dünkü valilik açıklamasına karşın yeniden başladığı belirtiliyor.


Sosyal medyadan son durumu aktaran 'Akbelen Yuvamız Vermeyiz' hesabında paylaşılan mesajda "1 Ağustos Salı sabah 6:00 itibariyle nöbet alanımız jandarma tarafından kuşatıldı ve @tcmuglavaliligi'nin sona erdiğini iddia ettiği kesim çalışmalarının devam ettiğini görüyoruz. Alenen suç işliyorsunuz! Kesimi derhal durdurun!" ifadeleri kullanıldı.


Muğla Valiliği dün Milas ilçesindeki Akbelen Ormanı'nda kesim işleminin durduğunu açıklamıştı. 


Haberi paylaşın

Cumhurbaşkanı Erdoğan 20 üniversiteye rektör atadı

Cumhurbaşkanı Erdoğan 20 üniversiteye rektör atadı
Resmi Gazete'de yayımlanan atama kararlarına göre, atama listesi şöyle:


  • Adıyaman Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Mehmet Kelleş,
  • Aksaray Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Alpay Arıbaş,
  • Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Kenan Ahmet Türkdoğan,
  • Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Mehmet Naci Bostancı,
  • Amasya Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi,
  • Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Ali Cengiz Köseoğlu,
  • Giresun Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Yılmaz Can,
  • Hitit Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Ali Osman Öztürk,
  • İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar,
  • Karabük Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Fatih Kırışık,
  • Kastamonu Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal,
  • Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Mustafa Kasım Karahocagil,
  • Koç Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Metin Sitti,
  • Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak,
  • Manisa Celal Bayar Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Rana Kibar,
  • Ordu Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Orhan Baş,
  • Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Kemalettin Aydın,
  • Sinop Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Şakir Taşdemir,
  • Süleyman Demirel Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Mehmet Saltan,
  • Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörlüğüne ise Prof. Dr. Evren Yaşar atandı.
Haberi paylaşın
Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

'Direksiyon sorunu' nedeniyle 280 bin yeni Tesla aracı için soruşturma başlatıldı

Ahmet Özer'e 'kent uzlaşısı' tahliyesi: Tutukluğu İBB dosyasından sürecek

Tutukluluğunun devamına karar verilen Ahmet Özer: Mesnetsiz iddialarla tutuklanmayı sindiremiyorum