Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Lübnan'da ateşkes için görüşmeler sürerken, Gazze'de barış her zamankinden daha uzak görünüyor

Üç çocuğun cenazesi Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde defnedilmek üzere taşınıyor.
Üç çocuğun cenazesi Gazze Şeridi'nin Han Yunus kentinde defnedilmek üzere taşınıyor. ©  AP Photo/Abdel Kareem Hana
© AP Photo/Abdel Kareem Hana
By Gregory Holyoke
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

İsrail ve Hamas arasındaki müzakerelerde başlıca arabuluculardan biri olan Katar, kısa süre önce tüm arabuluculuk çabalarını askıya alırken, Katar'ın yerini Mısır, Suudi Arabistan veya Türkiye'nin alıp alamayacağı ise tartışma konusu.

REKLAM

ABD Özel Temsilcisi Amos Hochstein'ın diplomatik atağının ardından Lübnan'da olası bir ateşkes anlaşmasının eli kulağında. İsrail medyası, İsrail ve Hizbullah arasında çatışmaların durmasını sağlayacak anlaşma üzerinde uzlaşmanın yakın olduğunu bildiriyor.

Ancak İsrail'in güney sınırının hemen ötesinde, İsrail hükümetinin yaklaşık 14 aydır sürdürdüğü saldırılarda ölenlerin sayısının 44.000'i aştığı Gazze'de yoğun çatışmalar devam ediyor. Hava saldırıları bölgeyi vurmaya devam ederken ve 100'den fazla rehine Hamas tarafından alıkonulmuşken, bir ateşkes anlaşması her zamankinden daha uzak görünüyor.

Bu ayın başlarında Doha'daki yetkililer, Hamas ve İsrail arasındaki arabuluculuk çabalarını askıya alarak, bazılarına göre barışın sağlanmasına büyük bir darbe vurdu. Diğerlerine göre ise bu karar, zaten aşikâr olan bir durumu resmileştirdi. Katar'ın yerini Mısır, Suudi Arabistan veya Türkiye'nin alıp alamayacağı ise tartışma konusu.

Houston, Texas'taki Baker Enstitüsü düşünce kuruluşunda Orta Doğu Araştırmacısı olan Dr. Kristian Coates Ulrichsen, "Katar ... ilkbaharda müzakere alanının kapandığını ifade etti," dedi.

Euronews'e konuşan Ulrichsen, "Bir ilerleme kaydetmek için o kadar istek yok, o kadar arzu yok," ifadelerini kullandı.

Bölge üzerine çalışan başka bir uzman ise daha az ihtiyatlı: "Her şeyi berbat ettiler, değil mi?"

Görüşmeler neden çöktü?

Ulrichsen müzakerelerin kesilmesinde İsrail'in büyük payı olduğunu öne sürdü.

"İsrail liderliği arasında siyasi bir irade yok... Doha'da hissedilir bir hayal kırıklığı vardı, boşlukları doldurmaya çalışıyorlardı ve Katarlılar ne zaman bir köprü kurulduğunu hissetse, İsrailliler, özellikle de İsrailliler yeni koşullar öne sürüyorlardı."

Ağustos ayında İsrail medyası, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun olası bir rehine anlaşmasına son dakikada yeni koşullar eklediğini bildirmişti.

Royal United Services Institute adlı düşünce kuruluşunda Körfez uzmanı olarak çalışan ve düzenli olarak İngiltere hükümetine danışmanlık yapan Michael Stephens, Hamas liderlerinin -özellikle de suikasta kurban giden Hamas lideri Yahya Sinwar'ın- suçsuz olmadığını savundu.

Euronews'e konuşan Stephens, "Nihayetinde Sinwar oldukça uzlaşmaz bir adamdı," dedi.

Stephens, ana arabulucu İsmail Haniye'nin Tahran'da suikasta kurban gitmesinin "Katarlılara arabuluculuk adına pek bir şey bırakmadığını" da sözlerine ekledi.

Ulrichsen de bu görüşe katılıyor ve "Haniye'nin öldürülmesi, taraflardan birinin diğerini hedef alıp ortadan kaldırmaya karar verdiği bir müzakere sürecinin değerini sorgulatmaya başladı," diyor.

Haniye temmuz ayında Tahran'da meydana gelen bir patlamada öldürülmüştü. Haniye'nin ölümü yaygın bir şekilde İsrail istihbarat servislerine atfedildi ancak bu servisler bu olayla ilgilerini hiçbir zaman doğrulamadı.

Hem Ulrichsen hem de Stephens, Netanyahu'nun Donald Trump'ın ikinci döneminin başlamasını beklediğini ve bu noktada İsrail Başbakanı'nın Trump'ın Gazze için planladığı her şeye destek vermesi karşılığında Lübnan'daki savaşı sonlandırmayı teklif etmesinin beklendiği konusunda hemfikir.

Katar'ın yerini kim alabilir?

Doha'nın müzakerelerden çekilmesiyle birlikte gözler, giderek içinden çıkılmaz bir hal alan bu görevi üstlenecek olası başka yerlere ve hükümetlere çevrildi.

Ulrichsen, Mısır'ın Ekim 2023'ten bu yana İsrail ile Hamas arasında eş zamanlı görüşmeler yürüttüğünü ve "ABD ve İsrail ile oldukça yakın çalıştığını" söylüyor. Görünen o ki Kahire'nin diplomatik çabalarını sonlandırmak gibi bir planı yok.

Mısır kısa süre önce rehine anlaşması ve geçici ateşkes için bir ara çözüm önerdi ve yerel medya üst düzey bir İsrailli yetkilinin önerilen anlaşmaya ilişkin olarak "hiç olmadığı kadar yakın" dediğini aktardı. Ancak Hamas'ın pozisyonunun ne olduğu halen belirsizliğini koruyor.

Ulrichsen, Kahire'nin de önemli bir ilerleme sağlamaya çalışırken Doha ile aynı sorunlarla karşı karşıya olduğunu düşünüyor.

Katar'daki kaynaklar da çeşitli medya kuruluşlarına Hamas'ın siyasi yetkililerinin Doha'daki ofislerinden atıldığını söyledi ki bu iddia hem Hamas hem de Katar hükümeti tarafından yalanlanıyor. Ancak Hamas Siyasi Bürosu'nun Türkiye'ye yerleştiği iddia ediliyor ve bu da görüşmelerin burada yapılması ihtimalini arttırıyor.

Öte yandan, Dışişleri Bakanlığı bu iddiayı yalanladı.

Yakın zamana kadar İsrail ve Türkiye arasında güçlü ekonomik bağlar vardı: 2023 yılında Türkiye, İsrail'in beşinci büyük ithalat ortağı (4,4 milyar euro) ve 10'uncu büyük ihracat ortağıydı (1,5 milyar euro).

Ancak bu ayın başlarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümeti olarak şu anda İsrail ile tüm ilişkilerimizi kesmiş bulunuyoruz," açıklamasını yaptı.

Bu politikanın ekonomik ve siyasi olarak nasıl sonuçlanacağı belli değil ancak Türkiye'nin arabuluculuk rolü üstlenme ihtimalini azalttığı kesin.

Diğer körfez ülkelerinin de müdahil olması muhtemel. Ulrichsen Euronews'e yaptığı açıklamada, Suudi veliaht prens Muhammed Bin Selman'ın Trump'la sıcak ilişkisi ve Trump'ın düşmanları İran ve Çin'le giderek yakınlaşan bağları nedeniyle arabuluculuk rolünü üstlenebileceğini öne sürdü.

Ulrichsen, "Trump'ın ikinci dönem başkanlığını kazanmasından bu yana geçen iki hafta içinde Suudiler, İslam İşbirliği Teşkilatı'na ev sahipliği yaptı, [Gazze'deki] durumu soykırım olarak nitelendirdi ve İranlılar ve Çinlilerle bir araya geldi" dedi.

"Bence Suudiler ABD'ye şunu açıkça söylüyor olabilir: 'Silahlarımıza sadık kalıyoruz'."

Stephens artık dışarıdan herhangi bir müzakerecinin sözünün geçtiğinden de emin olmadığını belirterek, "Üzerinde müzakere edilecek bir şey olup olmadığını bilmiyorum. Bunun nasıl bir şey olduğunu sadece Binyamin Netanyahu ve Yahya Sinwar'dan görevi devralacak kişi bilebilir," dedi.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Hizbullah ile ateşkes görüşmeleri öncesinde İsrail, Lübnan'da 20 noktayı daha vurdu

İsrail Dışişleri Bakanı Katz X'te Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştirdi: Dışişleri'nden açıklama

Lübnan hükümeti Hizbullah'ın silahsızlanma planını onayladı: Örgütten 'kaosa karşı fırsat' yorumu