Saldırının hemen ardından, ABD 5. Filosu’nun karargahının bulunduğu Basra Körfezi ülkesi Bahreyn, Katar’ın saldırıya uğramasından kısa süre önce yaptığı gibi hava sahasını geçici olarak uçuşlara kapattı.
İran, pazartesi günü Katar’da bir ABD askeri üssüne füzelerle saldırırken, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine düzenlediği bombalı saldırıya karşılık verdi ve bölgedeki gerilimi artırdı.
Saldırının hemen ardından, ABD 5. Filosu’nun karargahının bulunduğu Basra Körfezi ülkesi Bahreyn, Katar’ın saldırıya uğramasından kısa süre önce yaptığı gibi hava sahasını geçici olarak uçuşlara kapattı.
Katar, Al Udeid Hava Üssü’ne yapılan saldırıyı kınadı ancak füzelerin başarıyla engellendiğini ve can kaybı olmadığını duyurdu. Hava sahalarının güvenli olduğunu açıkladılar.
İran ise Katar’daki saldırının, ABD’nin hafta sonu nükleer tesislerine attığı bombaların sayısına eşit olduğunu belirterek gerilimi düşürme niyetinde olduğunu ima etti.
İran, saldırının üsse yönelik olduğunu ve bu bölgenin yerleşim yerlerinin dışında bulunduğunu belirtti.
İran, saldırıyı devlet televizyonunda askerî marşlar eşliğinde duyurdu. Ekranda “Amerikan saldırganlığına güçlü ve başarılı bir cevap” olduğu yazılıydı.
Irak’ın batısındaki Ayn el-Asad üssü de hedef alındı. İsmi açıklanmayan bir Iraklı güvenlik yetkilisi ABD menşeli haber ajansı Associated Press’e (AP) yaptığı açıklamada, bu bilgiyi doğruladı ancak İran bu saldırıyı üstlenmedi; bu saldırının milisler tarafından yapılmış olabileceği belirtildi.
Irak'taki üste herhangi bir hasar veya yaralanma olup olmadığı henüz bilinmiyor.
Katar Dışişleri Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları’nın bu saldırısını “Katar’ın egemenliğinin, hava sahasının ve uluslararası hukukun açık bir ihlali” olarak nitelendirdi.
Al Udeid Üssü, bölgedeki hava kuvvetlerinin komuta ve kontrolünü sağlayan Birleşik Hava Operasyonları Merkezi’ne ve dünyanın en büyük geçici hava kanadı olan 379. Hava Sefer Kanadı’na ev sahipliği yapıyor.
Bu misilleme, ABD’nin pazar sabahı İran’ın üç nükleer tesisine sürpriz saldırı düzenlemesinden bir gün sonra gerçekleşti.
Patlamalardan hemen önce İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, sosyal medya platformu X’te şunları yazdı: “Savaşı biz başlatmadık ve bunu aramıyoruz da. Ama İran’a yapılan saldırıya karşı sessiz kalmayacağız.”
İsrail 'sembolik' hedefleri vuruyor
Gün boyunca İsrail, İran’daki savaşını ülkenin zayıflayan dini yönetimiyle bağlantılı sembolik yerlere yaydı. Tahran’daki siyasi tutukluların bulunduğu ve batılıların pazarlık için kullandığı Evin Hapishanesi’nin girişine saldırdı, ayrıca yakın zamanda protestoları bastıran askeri birimin merkezini vurdu.
Tahran semalarında yoğun duman bulutları yükselirken, İran’dan İsrail’e yeni füzeler ve insansız hava araçlarıyla saldırılar devam etti. İsrail’in hızla ilerleyen İran nükleer programını hedef alan savaşı, her iki ülkedeki siviller için süregelen bir tehdit haline geldi.
Çatışmanın 11. gününde İsrail, “Tahran’ın kalbinde rejime ait hedeflere ve devlet baskı kurumlarına” saldırdığını duyurdu. Ancak İsrailli yetkililer, İran hükümetini devirmeyi amaçlamadıklarını belirtti. Bu rejim, 1979’daki İslam Devrimi’nden beri İsrail’in 'baş düşmanı' olarak biliniyor.
İsrail ordusu, Tahran çevresindeki askeri hedeflere önümüzdeki günlerde de saldırmaya devam edeceği uyarısında bulundu. Bu uyarı sosyal medya platformu X’te yapıldı fakat İran’da internet kesintisi nedeniyle dış dünyaya erişim büyük oranda engellenmiş durumda.
Trump’ın savaşa dahil olması
Son saldırılar, ABD Başkanı Donald Trump’ın pazar günü İran’ın nükleer tesislerine yaptığı benzeri görülmemiş gizli bombardımandan sadece birkaç saat sonra gerçekleşti. Trump, Truth Social adlı sosyal medya platformunda, “Mevcut İran rejimi İran’ı yeniden güçlü yapamıyorsa, neden rejim değişikliği olmasın?” diye yazdı.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt ise, Trump’ın bunu sadece bir “soru” olarak yönelttiğini söyledi. Öte yandan İran hükümetinin devrilmesine yönelik bu öneriler Tahran’da büyük öfkeye yol açtı.
İran’dan Washington’a uyarı
Pazartesi günü İran Genelkurmay Başkanı General Abdulrahim Musavi, İsrail ve ABD’nin saldırılarının İran ordusuna “ABD çıkarları ve askerlerine karşı özgürce hareket etme hakkı tanıdığını” söyledi.
Orta Doğu’da on binlerce Amerikan askeri bulunuyor ve birçoğu İran’ın kısa menzilli füzelerinin menzili içinde.
İsrail ordusu, Fordo uranyum zenginleştirme tesisinin çevresindeki yolları hedef aldığını ve buraya erişimi engellediğini doğruladı. Bu yeraltı tesisi, pazar günü ABD’nin saldırdığı yerler arasındaydı. İsrail ordusu bu konuda detay vermedi.
İsrail Savunma Bakanlığı, “İran lideri, İsrail’e saldırdığı için ağır bir şekilde cezalandırılacak,” dedi.
Nükleer endişeler büyüyor
Viyana’da Birleşmiş Milletler nükleer denetleme kurumu başkanı, Pazar günü ABD’nin Fordo tesisine yaptığı hava saldırısının ciddi hasara yol açmasını beklediğini açıkladı.
ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yaptığı saldırılar, bölgedeki savaşı büyüteceği endişesine yol açtı. İran, ABD’nin üç tesise füze ve yaklaşık 14 ton ağırlığında sığınak delici bombalarla saldırmasını “çok ciddi ve aşılması yasak bir sınır” olarak gördüğünü açıkladı.
İran Atom Enerjisi Kurumu sözcüsü Behrouz Kamalvandi ve bazı yetkililer, nükleer malzemeleri saldırıdan önce güvenli yerlere taşıdıklarını söyledi.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin 13 Haziran’da kendisine İran’ın “nükleer ekipman ve malzemeleri korumak için özel önlemler alacağını” bildirdiğini söyledi.
Grossi, “Bir yerden başka bir yere nükleer materyal taşındığında bunu bildirmek zorunludur,” dedi, ancak İran’ın bu konuda yanıt verip vermediğini açıklamadı.
Kayıplar
İsrail’de en az 24 kişi hayatını kaybetti, 1000’den fazla kişi yaralandı. İran’a yapılan saldırılarda ise en az 950 kişi öldü, 3450 kişi yaralandı.
Washington merkezli İnsan Hakları Aktivistleri grubuna göre, hayatını kaybedenler arasında 380 sivil ve 253 güvenlik görevlisi yer alıyor.
İran’ın nükleer programı
İran, nükleer programının sadece barışçıl amaçlı olduğunu savunuyor. 2015 yılında ABD, Fransa, Çin, Rusya, İngiltere ve Almanya ile yaptığı anlaşmayla uranyum zenginleştirmeyi sınırlamış ve uluslararası denetçilere izin vermişti.
Ancak Trump, başkanlığı sırasında ABD’yi tek taraflı olarak bu anlaşmadan çekince İran, uranyumu yüzde 60’a kadar zenginleştirmeye başladı. Bu, silah yapımı için gereken yüzde 90’lık seviyeye teknik olarak çok yakın bir seviye ve İran aynı zamanda nükleer tesislere denetçilerin erişimini kısıtladı.