Ermenistan ve Azerbaycan barış müzakerecileri, Doha'da Euronews'e verdikleri özel röportajda, barış sürecinin nasıl başladığını ve iki ülkenin ortak geleceğini anlattı.
Ermenistan ve Azerbaycan, onlarca yıllık çatışmanın ardından Güney Kafkasya’nın tüm çehresini birlikte dönüştürme kararlılıklarını bir kez daha teyit etti.
Bir zamanlar imkansız görülen barış anlaşmasının ardından senelerce savaşla anılan bu bölgede iki ülke, sadece kalıcı bir barışa ulaşmakta değil, Avrasya coğrafyasına güçlü bir ekonomik ivme kazandıracak ortak çalışmalar yürütmekte de uzlaştı.
Her iki ülkenin liderliklerini temsil eden baş müzakereciler, ilk kez Doha’da ortak bir röportajda bir araya gelerek barış sürecinin nasıl başladığını ve iki tarafın “güven duvarına koydukları yeni tuğlalarla” nasıl daha güçlü bir ekonomik işbirliğine yöneldiklerini anlattı. Taraflar artık savaşların trajik sayfasını kapattıklarını vurguladı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hikmet Hacıyev ve Ermenistan Güvenlik Konseyi Sekreteri Armen Grigoryan Euronews'e yaptıkları açıklamada, iki ülke arasındaki son çatışmanın ardından 2020 yılında Avrupa Birliği'nin (AB) desteğiyle barış görüşmelerine başladıklarını ve bu görüşmelerin Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan arasında imzalanan tarihi barış anlaşmasıyla sonuçlandığını belirtti.
Azerbaycanlı ve Ermeni yetkililer ilk kez kamuya açık bir röportajda bir araya geldi. Hacıyev, iki tarafın da Brüksel'de "iyi bir görüşme şansı" yakaladığını ve bunun ardından iki ülkenin liderinin de barışa yönelme ve “mevcut anlaşmazlıkları bir kenara bırakma” kararı aldığını vurguladı.
Grigoryan ise “liderliklerin bölgeye barış ve istikrar getirmenin yollarını düşündüğünü”, bunun da barışın nasıl kurumsallaştırılacağına dair görüşmelere zemin hazırladığını anlattı.
“Başarımız çok büyük ve bunu kutluyoruz,” dedi.
‘Barış stratejik bir emtia gibidir’
Grigoryan, “Tüm çatışmalarda taraflar birbirine güvenmez. Ancak bunun için çalışıyoruz. Meşhur şarkıda söylendiği gibi, bu güven duvarına konulan bir tuğla daha—alıntının olumlu anlamında. Bu yönde ilerliyoruz,” diye ekledi.
Azerbaycanlı temsilci ise ortak barış sürecinin “küresel çatışmalar ve savaşlar bağlamında bir başarı hikayesi” olduğunu söyledi. “Bu çatışma dönemi kapandı ve sahada gerçek barış var” diyerek, iki ülkenin şimdi bölgenin büyük bir ekonomik dönüşümü için birlikte çalıştığını vurguladı.
Ermeni temsilci, “Bölgesel ekonomik projelerin uygulanmasının karşılıklı bağımlılığı artıracağına ve barışı güçlendireceğine, ayrıca iki toplum için ekonomik faydalar sağlayacağına eminiz,” dedi.
Grigoryan, “Ben ve Hikmet’in Doha’daki stüdyonuzda yan yana oturmamız da bunun bir kanıtı,” diye ekledi.
Her iki isim de yürütülen barış sürecinin “gelecek nesiller için” olduğunu, barışın “geri dönülmez” nitelikte olduğunu ve iki ülkenin toplumlar arası “güven artırıcı önlemler” üzerinde çalıştığını söyledi. Ancak bunun “on yıllar süren savaşların ardından büyük çaba gerektirdiğini” de vurguladılar.
Şimdi iki ülke için hedef bölgenin dönüşümü; onlar bu durumu “barış stratejik bir emtia gibidir” sözleriyle ifade etti.
Grigoryan’ın “Washington’da varılan büyük ve güzel anlaşma” olarak tanımladığı mutabakat, iki ülke arasında “Uluslararası Barış ve Refah İçin Trump Rotası” (TRIPP) olarak adlandırılan yeni ulaşım hattının uygulanmasını öngörüyor. Hacıyev bu hattın “Avrasya kıtasının ulaşım haritasını tamamen değiştireceğini” söyledi.
Grigoryan, projenin uygulanmasına ilişkin görüşmelerin ABD ile yoğun şekilde sürdüğünü belirtti: “Umarım çok yakında olur. Ardından tüm teknik süreç başlayacak ve bölgenin açılması için çalışacağız. Bu, bölgemiz için çok büyük ve tarihi bir proje.”
İki müzakereci, savaşın bittiğini, barışın “ebedi” olması gerektiğini ve artık iki ülkenin ortak bir geleceğe bakması gerektiğini vurgulayarak röportajı noktaladı.