Almanya Savunma Bakanlığı Sözcüsü Kenneth Harms, “Aşırı sağcılık ve cinsel istismar kabul edilemez. Suç işleyen ya da buna göz yuman herkes hakkında gerekli işlemler yapılacaktır,” dedi.
Almanya’nın seçkin paraşütçü birliklerinden biri, cinsel saldırı, antisemitizm, aşırı sağcı faaliyetler, şiddet içeren ritüeller ve uyuşturucu kullanımı iddialarıyla soruşturma altında.
Frankfurter Allgemeine Zeitung’un (FAZ) pazartesi günü yayımladığı habere göre, çok sayıda asker hakkında farklı disiplin ve ceza soruşturmaları yürütülüyor.
Skandal, haziran ayında iki kadın askerin Federal Meclis Silahlı Kuvvetler Komiserliği’ne şikâyette bulunmasıyla ortaya çıktı.
Askeri İstihbarat Servisi (MAD), askeri yargı makamları ve savcılık soruşturmayı birlikte yürütüyor. İncelemelerin odağında, Almanya’nın güneybatısındaki Zweibrücken kentinde konuşlu 26’ncı Paraşüt Alayı bulunuyor.
FAZ’a göre, soruşturma kapsamında bazı askerler görevden alındı, alay komutanı ise görevden uzaklaştırıldı.
Gazetenin ulaştığı kurum içi belgelere göre, sorunlu davranışlar yıllarca ya görmezden gelindi ya da kurum içinde örtbas edildi. Bunlar arasında aşırı sağcı sloganlar, antisemitik hakaretler, aşırı alkol tüketimi ve uyuşturucu kullanımı yer alıyor.
Kadın askerler, cinsel saldırıya uğradıklarını, aşağılayıcı sözlere maruz kaldıklarını ve şikâyet ettiklerinde “sadakatsizlikle” suçlandıklarını bildirdi. Bazı birliklerde kadın askerlerin, ekip arkadaşlarından ziyade “rahatsız edici unsurlar” olarak görüldüğü aktarıldı.
Kendini savunan askerlerin dışlandığı ya da başka birliğe sürüldüğü, suçlanan kişilerin ise çoğu zaman görevde kalmaya devam ettiği belirtildi.
Bazı “gelenek” adı altındaki uygulamalar da hukuki sorun yarattı. Bunlardan biri, paraşütçü rozeti takılırken iğnenin zorla deriye batırılmasıydı. Katılımcıların kanayana kadar bu ritüele maruz kaldığı, reddedenlerin ise baskıya uğradığı bildirildi.
Almanya Savunma Bakanlığı, bu tür uygulamaların “kesinlikle kabul edilemez” olduğunu ve askeri ceza kanununa göre suç teşkil ettiğini açıkladı.
Savunma Bakanlığı Sözcüsü Kenneth Harms, “Aşırı sağcılık ve cinsel istismar kabul edilemez. Bundeswehr’de bunlara yer yok. Suç işleyen ya da buna göz yuman herkes hakkında gerekli işlemler yapılacaktır,” dedi.
Pistorius: Derinden sarsıcı
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, iddiaları “derinden sarsıcı” olarak nitelendirdi. Alman haber ajansı dpa’ya konuşan Pistorius, yaşananların ordu değerleriyle bağdaşmadığını söyledi.
Pistorius, olayların zamanında fark edilmemesinin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, benzer ihlallerin önlenmesi için “Hava İndirme Birlikleri Eylem Planı”nın devreye sokulacağını açıkladı.
Tüm olayların eksiksiz biçimde aydınlatılması, sorumluların cezalandırılması ve birlik içindeki güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğini belirtti.
Elit birliklerde süregelen sorunlar
Bu, Alman ordusunda yaşanan ilk skandal değil.
Daha önce de özel kuvvetler birliği KSK’da (Kommando Spezialkräfte) benzer sorunlar ortaya çıkmıştı. Küçük ve kapalı yapıları, yoğun fiziksel ve psikolojik baskı ortamı ve “birlik sadakati” kültürü, bu tür yapıları denetimsizliğe açık hale getiriyor.
Federal Meclis’e sunulan raporlara göre, 2017–2021 yılları arasında KSK içinde yaklaşık 50 aşırı sağ şüphesi soruşturuldu. Bu süreçte bazı askerler ordudan çıkarıldı, bazı birlikler dağıtıldı.
2020’de bir astsubayın evinde AK-47 tüfek, patlayıcılar ve aşırı sağ materyaller bulunması büyük yankı uyandırmıştı. Mahkeme siyasi motivasyon tespit etmemiş, ancak silah yasalarını ihlal ettiği gerekçesiyle sanığa ertelenmiş ceza vermişti.
Askeri İstihbarat Servisi’nin son raporlarına göre, 2024’te Bundeswehr içinde 1.159 aşırılık şüphesi incelendi; bunların 216’sı sağ aşırıcılıkla bağlantılıydı.
Sistem neden geç tepki veriyor?
Askerlik Yasası’na göre, komutanlar aşırıcılık, suç veya ağır disiplin ihlallerini derhal bildirmekle yükümlü. Ancak askeri tarih ve sosyal bilimler merkezinin raporları, özellikle seçkin birliklerde “operasyonel kapasiteyi zedelememe” kaygısıyla ihlallerin örtbas edildiğini ortaya koyuyor.
Yasal olarak disiplin cezaları mümkün olsa da, uygulamada yaptırımlar genellikle gecikiyor ve ancak ciddi kanıtlar ortaya çıktığında devreye giriyor.