ABD seçimleri, para birimleri, hisse senetleri ve emtiaları etkileyerek finansal piyasaları önemli ölçüde etkileyebilir. İşte farklı seçim sonuçlarına yönelik bazı potansiyel piyasa tepkileri.
ABD başkanlık seçimlerine bir haftadan az bir süre kala, finans piyasaları olası bir Donald Trump zaferini bekliyor.
Trump'ın gümrük tarifeleri, göçmenlik, Ukrayna'ya yardım ve kripto para düzenlemeleri de dahil olmak üzere önerdiği politikaların tüm varlık sınıflarındaki eğilimleri etkilemesi nedeniyle "Trump Ticareti" terimi yatırımcılar arasında popülerlik kazandı. Bu eğilim ABD doları, altın, gümüş ve Bitcoin'in güçlenmesine neden olurken, hisse senedi piyasaları da baskıyı hissetti.
Ancak piyasalar, Trump'ın somut bir politika uygulamasından ziyade belirsizliğe ve riskten korunmaya tepki veriyor olabilir. Kim kazanırsa kazansın, bir sonraki başkanın politikaları piyasa eğilimlerinin şekillenmesinde etkili olacaktır. Harris kazansa bile, duyarlılığı yönlendiren hakim ekonomik güçler göz önüne alındığında, piyasaların yönündeki tersine dönüş sınırlı olabilir.
Euro, seçim sonucundan bağımsız olarak zayıf seyrini sürdürebilir
Küresel piyasa görünümü, 5 Kasım'da yapılacak ABD başkanlık seçimlerinden büyük ölçüde etkilenmiş olup, bahis piyasaları Trump'ın zaferine yöneldi.
Ekonomistler, Trump'ın Çin malları için önerdiği yüzde 60'lık gümrük vergisinin yanı sıra diğer ülkelerden yapılan ithalata uygulanacak yüzde 10'luk gümrük vergisinin ABD'de fiyatları yükseltebileceğine, ABD Merkez Bankası'nı (Fed) faiz oranlarını artırmaya zorlayabileceğine ve böylece hisse senetleri ve diğer para birimleri üzerinde baskı yaratabileceğine inanıyor.
Buna ek olarak, AB-ABD ticaret çatışmasının yeniden başlaması yeni bir kur ayarlamasını tetikleyerek Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) faiz indirimlerini hızlandırmasına neden olabilir ki bu da euroyu daha da zayıflatacaktır.
Bazı analistler, Trump'ın yeniden seçilmesinin euroyu ABD doları ile pariteye doğru sürükleyebileceği konusunda uyarıda bulundu.
Pepperstone Australia'da Araştırma Stratejisti olan Dilin Wu, "Almanya'nın zaten istikrarsız olan konumu göz önüne alındığında, bu durum durumu daha da kötüleştirebilir, potansiyel olarak daralmayı derinleştirebilir ve/veya ECB faiz normalleşmesini hızlandırabilir," dedi.
Bununla birlikte, "Trump Ticareti" doların son dönemdeki gücünün arkasındaki tek faktör olmayabilir.
Capital.com'da Kıdemli Finansal Piyasalar Analisti olan Kyle Rodda, "EUR/USD paritesinde bir düşüş gözlemliyoruz. Bu düşüşün başlıca nedeni ABD ekonomisinin Euro bölgesine kıyasla daha iyi performans göstermeye devam etmesi olsa da, artan bütçe açığı harcamalarının ötesinde Trump Ticareti'nin etkisini de yansıtıyor olabilir," dedi.
Euro, ABD'de beklentilerin çok üzerinde açıklanan istihdam rakamlarının Fed'in daha agresif faiz indirimlerine gitme olasılığını azaltmasının ardından ekim ayı başında ABD doları karşısında değer kaybetmeye başladı. ABD'nin üçüncü çeyrek GSYH büyümesinin yıllık bazda yüzde 2,8 olarak gerçekleşmesi de ekonomi için "yumuşak iniş" senaryosunu destekledi.
Her iki senaryoda da Trump'ın kazanması halinde Euro'nun ABD doları karşısında keskin bir düşüş yaşaması muhtemelken, Harris'in kazanması halinde euroda kısa vadeli bir toparlanma görülebilir, ancak uzun vadeli trend muhtemelen ekonomik güçler tarafından yönlendirilmeye devam edecektir.
Trump'ın zaferi, iklim değişikliği, "Önce Amerika" politikaları ve ticaret tarifeleri konusundaki tutumları göz önüne alındığında, şüphesiz Avrupa ekonomileri için daha fazla belirsizlik getirecektir.
Trump, Avrupa çelik ve alüminyum tarifelerindeki muafiyetlerini kaldırarak madencilik ve sanayi sektörlerini olumsuz etkileyebilir. "Trump Ticareti" özellikle Almanya gibi ihracata dayalı ülkelerde ekonomik zorluklarla boğuşan Avrupalı otomobil üreticilerini etkileyebilir.