Brüksel ayrıca stratejik şirket ve altyapıların daha sıkı denetlenmesiyle sanayi casusluğu ve yıkıcı ekonomik faaliyetlere karşı önlem almayı hedefliyor.
AB, üçüncü ülkelerden kaynaklanan ekonomik tehditlere karşı piyasasını güçlendirmek için risk öngörüsünü daha stratejik araçlarla birleştiren yeni bir doktrin hazırladı. Amaç, kritik sektörlerdeki dışa bağımlılıkları azaltmak ve ekonomik güvenliği merkezî bir politika unsuruna dönüştürmek.
Yeni yaklaşım, Çin ve ABD gibi büyük aktörlerin giderek daha sert ticaret politikaları uyguladığı bir dönemde gündeme geliyor. Kısa süre önce Pekin’in nadir element ihracatını kısıtlama girişimleri ve AB’deki tedarik zincirini zorlayan adımları, Avrupa otomotivinden savunmaya kadar birçok sektörü doğrudan etkiledi.
Avrupa Komisyonu’nun Ticaret ve Ekonomik Güvenlik’ten Sorumlu Üyesi Maroš Šefčovič, “Avrupa, açık ticaret ve küresel yatırıma bağlı kalmaya devam ediyor, ancak güvenlik olmadan bu açıklık bir zafiyete dönüşür,” dedi.
“Bu değişen jeopolitik ortamda dayanıklı kalmak için mevcut araçlarımızı daha stratejik kullanmalı ve yenilerini geliştirmeliyiz.”
Yeni doktrin, kritik ham maddelerden yarı iletkenlere kadar stratejik bağımlılıkların azaltılması için risk değerlendirme sürecini sıkılaştırmayı öngörüyor. AB, ticaret savunma soruşturmalarına ekonomik güvenlik boyutu eklemeyi planlıyor. Ayrıca, yabancı yatırımların denetimi, devlet sübvansiyonlarının incelenmesi ve damping karşıtı mekanizmalar da süreçte kullanılacak araçlar arasında.
Doktrin, 2023’te kabul edilen ve yabancı devlet kaynaklı ekonomik baskılara karşı misillemeye imkân tanıyan 'anti-zorlama' (anti-coercion) mekanizmalarını da önemli bir güvenlik unsuru olarak tanımlıyor.
Sanayi casusluğuna karşı önlemler
Brüksel, stratejik şirket ve altyapıların –hem fiziksel hem dijital– daha sıkı denetlenmesiyle sanayi casusluğu ve yıkıcı ekonomik faaliyetlere karşı önlem almayı hedefliyor. Ayrıca ekonomik istihbarat paylaşımının güçlendirilmesi hedefleniyor.
Bununla birlikte, Komisyon henüz stratejik teknolojileri (örneğin kuantum teknolojileri) geliştiren firmaların AB içinde finansmana erişemediği durumlar için somut bir çözüm sunmuş değil. Bir AB yetkilisi, “Bazı teknolojilerin mülkiyetinin Avrupa dışına çıkması konusunda endişeler var,” dedi.
Belgeye göre, bu tür durumlarda kuantum gibi kritik alanlarda AB fonları veya AB ile aynı çizgideki ülkelerden gelen finansman önceliklendirilecek. Ayrıca “yüksek riskli bulut/kuantum sağlayıcılara” bağımlılığın azaltılması hedefleniyor.
Elektrikli araç bataryaları gibi Çin’in baskın olduğu pazarlarda ise teknoloji ve bilgi paylaşımı teşvik edilecek. Aynı yetkili, risklerin esas olarak özel sektörde gerçekleştiğini belirterek, şirketlerin sürece yakın katılımının şart olduğunu söyledi.
Pandemi ve Rusya’nın Ukrayna işgali sırasında edinilen tecrübelerle oluşturulan mevcut AB mevzuatı, kriz anlarında temel ürün ve hizmet akışını sürdürmeyi amaçlıyor. Buna ek olarak, özel sektörden temsilcilerin yer alacağı yeni bir “güvenilir danışma grubu” kurulacağı açıklandı.
Son olarak, AB benzer tehditlerle karşı karşıya olan ülkelerle işbirliğini artırmak istiyor. Bu kapsamda Japonya ve AB üyelik adaylarıyla ortak risk değerlendirmeleri yapılacak. Bu ülkelerde Çin etkisine karşı rekabet de giderek artıyor.