Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Çelik duvarlar ve dikenli tel örgüler: AB ülkelerinin sınırları yaban hayatına nasıl zarar veriyor?

Polonyalı bir sınır muhafızı, Polonya'nın Kuznice kenti yakınlarında, Polonya ile Belarus arasındaki sınırda yeni inşa edilen çelik duvarın bulunduğu bölgede devriye geziyor, Haziran, 2022.
Polonyalı bir sınır muhafızı, Polonya'nın Kuznice kenti yakınlarında, Polonya ile Belarus arasındaki sınırda yeni inşa edilen çelik duvarın bulunduğu bölgede devriye geziyor, Haziran, 2022. ©  AP Photo/Michal Dyjuk
© AP Photo/Michal Dyjuk
By Euronews Green
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

Bizonlar başta olmak üzere diğer birçok hayvan, Białowieża Ormanı'nı kesen Polonya-Belarus duvarı gibi keskinleşen sınırlar nedeniyle risk altında.

REKLAM

Son yıllarda Avrupa genelinde sınır inşa etme çılgınlığı yaşanıyor.

Avrupa Parlamentosu'na (AP) göre AB'nin dış ve iç sınırlarındaki tel örgüler 2014 ile 2022 yılları arasında yaklaşık yedi kat artarak 315 kilometreden 2.048 kilometreye çıktı.

İnsanları dışarıda tutmayı amaçlayan bu çelik duvarlar ve dikenli tel örgülerin hayvanlar üzerinde de önemli -ancak çoğu zaman göz ardı edilen- bir etkisi olduğu konusunda uzmanlar uyarıyor.

Ukrayna Savaşı'nın Çevresel Sonuçları Çalışma Grubu'nda aktivist ve araştırmacı olan Eugene Simonov, Euronews Green'e yaptığı açıklamada sınırların hayvanların ölüm riskini artırdığını, büyük memeli hayvanların ve kuşların kendilerini kolayca yaralayabileceğini ya da keskin veya elektrikli tellere dolanabileceğini belirtti.

Yine de doğaya uyum sağlayamaya çalışıyorlar.

İngiltere'deki Newcastle Üniversitesi'nde Koruma Profesörü olan Matthew Hayward'a göre, yırtıcı hayvanlar çitleri avlanma stratejilerine dahil etmeyi öğreniyor. Bu da daha büyük ve daha iyi avları öldürebilecekleri anlamına geliyor.

Hayward, bu durum öldürme eylemini gerçekleştirenlere fayda sağlasa da, bunun bir ekosistem içinde "atipik bir davranış" olduğunu ve av popülasyonları üzerinde yeni bir baskı yaratabileceğini söylüyor.

Avrupa'nın sınırları vahşi yaşamın göç etmesini engelliyor

İnsan yapımı sınırlar, hayvanların geçemeyeceği bariyerler oluşturuyor.

Hayward, insan faaliyetlerindeki artışın - bölgelerde devriye gezen bekçilerle birlikte - onları daha da caydırdığını söylüyor.

Profesör, Polonya'nın son hükümetinin yasa dışı göçmenleri uzak tutmak için 180 km'den uzun ve 5,5 metre yüksekliğinde yüksek bir çit inşa ettiği Polonya-Belarus sınırındaki Avrupa'nın son eski ormanında Avrupa bizonu, kurt, geyik ve vaşak popülasyonlarını inceledi.

Sınırların, bu hayvanların yiyecek ya da daha elverişli koşullar aramak için geniş alanlarda hareket etme kabiliyetini sınırlamasının önemli bir sorun olduğunu belirtiyor.

Bialowieza Ormanı'nda bir bizon, doğu Polonya.
Bialowieza Ormanı'nda bir bizon, doğu Polonya. AP Photo/Rafal Kowalczyk.

Bu da onları insanlarla çatışmaya sürükleyen davranışlara itebilir.

Tipik olarak ormana bağımlı bir tür olan Avrupa bizonu, Polonya'nın kuzeydoğusundaki tarım arazilerine taşındı, çünkü çitler hareketlerini engelliyor ve onları çiftlik hayvanlarıyla rekabete sokuyordu.

Bu arada, Afrika kıtasındaki büyük ölçekli sınır çitleri, su kaynaklarına erişimlerini engelleyerek otçul hayvanların toplu ölümlerine neden olmuştur.

Hayvanların çitlerle çevrilerek giderek daha küçük alanlara sıkıştırılması, habitat parçalanması adı verilen bir olguya yol açıyor. Tarım veya yollar gibi çok sayıda diğer insan faaliyetinin de neden olduğu bu durumun, nüfus büyüklüğünü ve biyolojik çeşitliliği önemli ölçüde azalttığı ve habitat kaybıyla birlikte dünya çapında türlerin yok olmasının birincil nedeni olduğu gösterilmiştir.

Sınırlar, hayvan popülasyonlarını 'daha az dirençli' hale getiriyor

Hayward'a göre hayvanları ayırmak gen havuzlarını da sınırlandırıyor ve bu da onları daha zayıf ve savunmasız hale getirebiliyor.

"Popülasyonlar her türlü değişime karşı daha az dirençli hale gelecektir," diyor. "Karşılaşacakları yeni hastalıklarla ya da iklim koşullarıyla baş edemeyecekler."

Lakesport, Kaliforniya'daki orman yangınları sırasında dikenli tellerle çevrelenmiş bir geyik, Temmuz 2018.
Lakesport, Kaliforniya'daki orman yangınları sırasında dikenli tellerle çevrelenmiş bir geyik, Temmuz 2018. AP Photo/Noah Berger

Hayward, tüm bu etkilerin "büyük bir koruma başarı öyküsünü" tehlikeye attığını söylüyor.

Hayward, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra vahşi Avrupa bizonlarının neslinin tükendiğini, ancak Polonya'nın ve uluslararası çabalar sayesinde türün dünyadaki üreme merkezi konumunu yeniden kazanan Białowieża Ormanı'nda yeniden canlandığına dikkat çekiyor.

Avrupa'da fiziksel sınırlar uzun zamandır mevcuttu.

Ancak 1991'de Soğuk Savaş'ın sona ermesi ve AB'nin genişlemesinin ardından, birçok sınır ortadan kalktı ve bu da yaban hayatının gelişmesine izin verdi.

Yükselen milliyetçilik ve siyasi gerilimler

Brüksel'in hileli olduğu düşünülen seçimlerin ardından protestocuları bastırdığı gerekçesiyle Belarus'a yaptırım uygulamasının ardından komşu AB ülkeleri Minsk'i göçmenleri sınırdan geçirmekle suçladı.

Polonya, göçmenleri sınırları dışarıda tutmak amacıyla Belarus sınırına hızla bir duvar inşa ederek Białowieża Ormanı'nı ikiye böldü.

Hayward'a göre bu siyasi kararlar, ulusal güvenlik kararları altında normal çevresel etki değerlendirmelerinden feragat edildiği anlamına geliyordu.

Aynı zamanda devletler arasındaki ilişkiler bozulduğu için araştırmacıların ülkeler arasında işbirliği yapmasının ve sınırların bölgede ne gibi etkileri olduğunu izlemesinin de zorlaştığı belirtiliyor.

Sınırlar hayvanlar için daha güvenli hale getirilebilir mi?

Ancak sınırların çevresel etkisi azaltılabilir.

Simonov Euronews Green'e yaptığı açıklamada sınırların jiletli tel kullanılmayarak daha az tehlikeli hale getirilebileceğini ve hayvanların geçişine izin verecek açıklıklar tasarlanabileceğini söylüyor.

Bir başka çözüm de korumacıların gen havuzunu geliştirmek için hayvanları çitlerin ötesine taşıması, ancak bu da hayvanları stres ve ölüm riskine maruz bırakıyor.

Ancak Hayward bu "zorunlu müdahaleler" ve sınırların ne ölçüde daha hayvan dostu hale getirilebileceği konusunda şüpheci.

"Eğer bir çite bir hayvanın geçebileceği kadar büyük bir delik açarsanız, bu insanların da geçebileceği kadar büyük olacaktır," diyor.

"Bir çit bir kez dikildikten sonra ondan kurtulmak neredeyse imkansız. Politikacılar büyük çitleri severler, çünkü çitler bir tarafta ne olduğunu diğer taraftan net bir şekilde gösterir."

Bunun yerine göçmenlere yönelik "daha dostane" politikalar ve insanlar göç etmeye iten bazı sorunların hafifletilmesine yardımcı olmak için daha fazla dış yardım önerdi.

Hayward sözlerini şöyle sonlandırdı: "Aslında siyasi olan bu soruna, siyasi bir çözüm bulmamız gerekiyor."

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Küresel aktörlerin bir araya geldiği COP16 Biyoçeşitlilik Zirvesi'nde acil eylem çağrıları yapıldı

'Doğa için Paris Anlaşması': COP16, ülkeleri 2030 yılına kadar toprak ve suyun yüzde 30'unu korumaya teşvik edebilir mi?

Doğa alarm veriyor: Köpekbalıklarının dişleri çürüyebilir