Araştırmacılar iklim krizini fosil yakıtla çalışan otomobillerin icadından hemen önce tespit etmenin mümkün olduğunu belirtiyor.
Eğer 19'uncu yüzyılın bilim insanları, günümüzdeki modern araçlara sahip olsaydı, insan kaynaklı iklim değişikliğinin ilk uyarı sinyallerini çok daha erken fark edebilirdi.
Yeni bir düşünce deneyi yapan araştırmacılar, bu sinyallerin yaklaşık 1885'te tespit edilebileceğini ortaya koydu. Yani fosil yakıtla çalışan otomobillerin icadından hemen önce.
PNAS (Proceedings of the National Academy of Sciences) adlı hakemli bilimsel dergide yayınlanan araştırmaya göre, insan faaliyetlerinin (özellikle kömür ve odun yakımı gibi fosil yakıt kullanımı) atmosfer sıcaklıkları üzerindeki etkisi 130 yıldan uzun süredir ölçülebilir düzeyde.
Araştırmada, 1860 yılı itibarıyla bilim insanlarının bugünkü uydulara eşdeğer ölçüm araçlarına ve buz çekirdekleri ya da stratosferik balonlardan elde edilen karbondioksit verilerine sahip olduğu varsayıldı.
Bu senaryoda araştırmacılar, iklim üzerindeki doğal ve insan kaynaklı etkileri birbirinden ayırmak için “parmak izi” adı verilen desen bazlı bir analiz yöntemi uyguladı.
Yukarıda soğuma, aşağıda ısınma
İlginç şekilde, sera gazlarının neden olduğu ısınma etkisi ilk olarak stratosferde (üst atmosferde) soğuma şeklinde belirti veriyor. Bu soğuma, karbondioksit ve diğer sera gazlarının yanı sıra insan kaynaklı ozon kaybına doğrudan verilen radyatif bir tepki.
Sera gazları, yeryüzünden çıkan radyasyonu tutarak troposferin (alt atmosfer) ısınmasına neden olurken, aynı zamanda stratosferin yansıtıcılığını artırıyor. Bu da ısının yeryüzüne geri yansımasına yol açıyor. Öte yandan, ozon tabakasının incelmesi stratosferin ısıyı emme kapasitesini azaltıyor. Sonuç ise "üstte soğuma, altta ısınma" oluyor.
Stratosfer, troposferdeki günlük hava olaylarından daha az etkileniyor. Bu da uzun vadeli iklim değişimlerini tespit etmeyi daha güvenilir hale getiriyor.
Araştırmacılara göre, “orta ve üst stratosferdeki belirgin soğuma, yaklaşık 1885 yılında, insan kaynaklı iklim etkilerinin güçlü bir göstergesi olarak yüksek güvenle tespit edilebilirdi.” Hatta küresel ölçüm ağına gerek kalmadan, yalnızca Kuzey Yarımküre’deki kaliteli verilerle bile 1894 yılına kadar bu etkinin saptanabilmesi mümkündü.
“İklim üzerinde tehlikeli boyutta insan etkisini engellemek için sürdürülebilir yollar izlenmeli,” diyen araştırmacılar, önümüzdeki 26 yıldaki değişimin, 1986-2024 arasındaki 39 yıllık döneme kıyasla daha büyük olacağını vurguluyor.