Milano merkezli banka, Lazio mahkemesinin Banco BPM'yi satın alma işlemine yönelik hükümetin kısmi vetosunu onaylamasının ardından, İtalya'nın en yüksek hukuki makamına itirazda bulundu.
UniCredit, dört ay önce Banco BPM’yi satın alma girişiminin durdurulmasına ilişkin Lazio Bölgesel İdare Mahkemesi’nin (TAR) kararına karşı, İtalya’nın en üst idari mahkemesi ve hükümetin başlıca hukuk danışmanı olan Devlet Konseyi’ne itirazda bulundu.
Banco BPM, varlık büyüklüğü bakımından İtalya’nın üçüncü, UniCredit ise ikinci en büyük bankası konumunda. İki kurumun birleşmesi, ülkenin bankacılık piyasasını tamamen değiştirecek büyüklükte bir hamle olarak görülüyordu. UniCredit, birleşmenin paydaşlara büyük bir değer yaratacağını savunuyordu.
Banco BPM, UniCredit'in ilk teklifini reddetti. Fiyatın BPM'nin değerini yansıtmadığını, anlaşmanın önemli işten çıkarmalara yol açacağını ve BPM'nin coğrafi ayak izinin seyreltileceğini savunarak teklifi düşmanca ve değersiz buldu.
İtalyan hükümeti devreye girerek, stratejik varlıkları koruma amacıyla kullanılan “altın yetki” yasasını uygulamaya koydu ve olası satın almayla ilgili kendi koşullarını dayattı.
Bu koşullar, UniCredit hissedarlarının Banco BPM’yi satın almasını desteklemesini zorlaştırıyordu.
İtalyan hükümeti ile AB arasında yeni bir kriz mi?
2012’de savunma ve askeri alanlar için getirilen “altın yetki” düzenlemesi, zamanla stratejik sektörlere de genişletilmişti, ancak son yıllarda bankacılık sektöründe hiç kullanılmamıştı.
Bu durum Avrupa Birliği’nin de dikkatini çekti. Brüksel, Roma’ya bir mektup göndererek, hükümetin bu vetosunun AB düzenlemelerini ihlal edip etmediğini sorguladı.
İtalyan hükümeti henüz yanıt vermedi; Brüksel’in, perşembe günü bu konuda İtalya’ya karşı ihlal süreci başlatıp başlatmayacağına veya kararı erteleyip ertelemeyeceğine karar vermesi bekleniyor.
UniCredit şimdilik bir açıklama yapmazken, sürece yakın kaynaklar, itirazın hükümetle çatışma amacı taşımadığını; bunun bankanın itibarını koruma ve UniCredit’in ulusal güvenlik açısından bir tehdit oluşturmadığını açıklığa kavuşturma girişimi olduğunu söyledi.
Devlet Konseyi’ndeki sürecin genellikle bir ila iki yıl sürdüğü düşünüldüğünde, itirazın amacının Banco BPM için süreci yeniden başlatmak değil, ilkesel bir tutum sergilemek olduğu değerlendiriliyor.
Banco BPM Başkanı Massimo Tononi salı günü yaptığı açıklamada, “UniCredit’in gelecekteki niyetini bilmiyorum,” dedi ve müzakerelerdeki ana sorunun önerilen "teklifin" ve finansal koşulların "açıkça yetersiz" olduğunu yineledi.
12 Temmuz’daki mahkeme kararı, hükümetin UniCredit’in Banco BPM’yi devralma girişimine karşı “altın hisse” yetkisini kısmen kullanmasını onaylamıştı.
Karar iki temel şart içeriyordu:
- UniCredit’in Ocak 2026'ya kadar Rusya’daki tüm faaliyetlerini sonlandırması,
- Banco BPM’nin büyük hissedarı olduğu Anima Holding adlı varlık yönetimi şirketindeki İtalyan yatırımlarını sürdürmesi.
Hükümetin en hassas bulduğu konu, UniCredit’in Rusya’daki operasyonlarıydı. Bu durum hem mali hem de siyasi açıdan riskli görülüyor ve benzer kaygılar başka İtalyan şirketleri için de dile getiriliyor.
UniCredit CEO’su Andrea Orcel geçen hafta yaptığı açıklamada, Rusya’dan 2026’ya kadar tamamen çıkma taahhüdünü yineledi. Fakat sürecin, Moskova’nın uyguladığı yasal ve idari engeller nedeniyle yavaş ilerlediğini söyledi.
Milano Finanza gazetesine göre UniCredit, Ukrayna işgalinden bu yana Rusya’daki varlıklarını yüzde 90, çalışan sayısını ise yüzde 75 oranında azalttı. Ancak Rusya, bankanın tamamen ülkeden çekilmesi halinde tüm varlıklarını kamulaştırmakla tehdit ediyor.
Ayrıca salı günü, uluslararası finans analiz şirketi Crisis Coalition Greenwich (S&P Global Grubu bünyesinde) UniCredit’i Almanya’daki en iyi finansal işlem bankası olarak seçti.