Todd Phillips’in büyük bütçeli devam filmi, mahkeme draması ve zayıf karakter gelişimiyle eleştirmenler tarafından sıkıcı bulundu.
2024 Venedik Film Festivali, yılın en dikkat çekici filmlerinin gösterimleriyle gündemdeydi. Bu filmler arasında Tim Burton’un 35 yıl aradan sonra gelen “Beterböcek Beterböcek” (“Beetlejuice Beetlejuice”) ve Francis Ford Coppola’nın “Megalopolis”i öne çıksa da, en çok merakla beklenen film Todd Phillips’in “Joker: Folie à Deux” oldu.
Ancak film, eleştirmenler ve izleyiciler tarafından ağır eleştirilere maruz kaldı. İlk filmin başarısının ardından, bu filme ayrılan 200 milyon dolarlık bütçe sorgulandı. Zira ilk film, daha düşük bütçeyle çekilmesine rağmen 11 ödül adaylığı kazanmıştı.
Peki, “Joker: Folie à Deux” neden “sıkıcı” ve “başarısız” olarak değerlendirildi?
Film, Looney Tunes tarzında bir Joker animasyonuyla başlıyor. Todd Phillips’in stilinin DC evreni dışında, alışılmışın dışında olduğu zaten biliniyordu. “Me and My Shadow” adlı animasyonda, Joker’in (Joaquin Phoenix) ilk filmde TV sunucusu Murray Franklin’i (Robert De Niro) öldürdüğü sahne yeniden canlandırılıyor. İkili kişilik ve çılgınlık temaları, animasyon aracılığıyla filme ipuçları veriyor.
Film boyunca, Arthur Fleck’in yargılanma sürecine tanık oluyoruz. Dışarıda destekçileri ve yanında Harley “Lee” Quinn (Lady Gaga) varken, Fleck’in akıl hastası mı yoksa cezai ehliyeti olan bir cani mi olduğu mahkeme sürecinde sorgulanıyor. Sonunda ise Fleck’in cezai ehliyeti olduğu kararı veriliyor.
Film boyunca izlediğimiz mahkeme sahneleri oldukça uzun. Kürsüde genç Harvey Dent'i (Harry Lawtey) de görüyoruz. Mahkeme sahnelerinin oldukça fazla yer alması "Anatomy of a Fall" ("Bir Düşüşün Anatomisi") filmini andırırcasına bir mahkeme anlatısına dönüşüyor. Avukatlar arasındaki çekişme ve Arthur'un sözde ikili kişiliği üzerinde dönen tartışmalar o kadar uzun ki, filmin ana Joker teması da bunun içinde kayboluyor.
İkili delilik - 'folie a deux'
Psikolojide "paylaşılan psikoz" anlamına gelen “folie à deux” terimi, filmde adından da anlaşılacağı üzere tematik olarak işleniyor. Mahkeme salonunda sürekli olarak Joker ve Arthur Fleck’in iki ayrı kimlik olduğu ve bu nedenle Fleck’in cezai ehliyetinin bulunmadığı savunuluyor. Ancak Harley Quinn, Joker’le paylaştığı bu sanrılı durumu gerçek olarak kabul etmek istiyor ve Fleck’in gerçekten Joker olduğuna inanıyor. Onunla geçirdiği anlarda Joker makyajını yapmasını ve öyle davranmasını talep ediyor.
Fakat filmde, bu ikili deliliğin dışında bir derinlik ya da çılgınlık durumu gösterilmiyor. DC evreninin en kötü ve acımasız ikilisi olan Joker ve Harley Quinn’den beklenen performans izleyiciye sunulamıyor. Özellikle Lady Gaga'nın olduğu sahneler çoğunlukla müzikal performansların olduğu yerlerde öne çıksa da, asıl beklenen Harley Quinn sahneleri izleyiciye tam anlamda sunulamıyor. Quinn'in yalnızca sinema odasını ateşe verdiği sahneden başka, karaktere ait ciddi bir tematik bütünlük sağlanamıyor.
Bazı eleştirmenler, Quinn’in basit bir seri katil hayranı olarak yansıtıldığını savunuyor. Bu nedenle, karakterin varlığı filmde oldukça zayıf ve yüzeysel kalıyor.
Film eleştirmenlerce sıkıcı bulunsa da, Gotham atmosferini başarılı bir şekilde yansıtması belki de filmin tek güçlü yanı. Karanlık ve yağmurlu Gotham sokakları, özellikle Arkham State Hospital sahneleriyle, uygun bir bütünlük sağlıyor.