Japon sakesi ve Brezilya peynirinin yanı sıra Avrupa da UNESCO listesinde güçlü bir yer edindi.
Bu hafta açıklanan yeni kayıtlarla birlikte, Japonların suşiden bile daha çok sevdiği geleneksel pirinç şarabı sake, UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras listesine girdi. Ancak ilginç bir detay, bu geleneksel içkinin yalnızca Japonya adına değil, Fransa’nın başkentinden Baltık ülkelerine ve Ukrayna’ya kadar bir dizi Avrupa ülkesinin de katılımıyla listeye dahil edilmesiydi.
Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kuzey Makedonya ile birlikte hazırlanan 'Geleneksel Tulum Yapımcılığı ve İcrası' dosyasının, UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi'ne kaydedildiğini açıkladı.
Bakan Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
"Kültürümüz UNESCO’da büyümeye devam ediyor! Paraguay’ın başkenti Asunsion’da düzenlenen 19. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Komitesi Toplantısı’ndan bir müjde daha aldık. Kuzey Makedonya ile hazırladığımız 'Geleneksel Tulum Yapımcılığı ve İcrası' dosyamız, UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesi'ne kaydedildi."
Öte yandan, Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş bağlamında Ukrayna kültürüne yönelik saldırıların gölgesinde, "pysanky" adı verilen renkli Ukrayna Paskalya yumurtaları da listeye alındı. Hristiyanlık öncesine dayanan bu gelenek, balmumu dayanıklılığıyla yapılan karmaşık desenli boyama tekniğiyle üretilen bu renkli yumurtaları, Ukrayna kültürünün uluslararası alanda tanınan bir sembolü haline getirdi.
Ukrayna Kültür ve Stratejik İletişim Bakanı Mykola Tochytskyi, "Anavatanımız için verilen mücadelede, yaşayan mirasın taşıyıcıları olan sanatçılarımız yok oluyor... Ancak biz, en karanlık zamanlarda bile yıkılmadığımızı kanıtlıyoruz," dedi.
Pysanky'nin UNESCO listesine dahil edilmesinin yanı sıra, etnik Slovak naif sanatı da bu yıl Somut Olmayan Kültürel Miras statüsü kazandı. Günlük sahneleri, manzaraları, köy yaşamını ve kırsal çevreyi genellikle çocuksu bir sadelik ve masumiyetle betimleyen bu sanat tarzı, yaklaşık bir asır önce Sırbistan’ın kuzeyindeki Kovacica köyünde doğdu. Hikaye, uzun kış aylarında vakit geçirmek için resim yapmaya başlayan iki çiftçiyle başladı.
Kovacica'nın kendi kendini yetiştirmiş naif ressamları, etnik Slovak azınlık içinde, canlı renkler ve halktan esinlenen motiflerle şekillenen özgün bir gelenek yaratarak bu sanatı günümüze taşıdı.
Köydeki Naif Sanat Galerisi Başkanı Ana Zolnaj Barca, "Kovacica'da naif sanat, 1939 yılında Martin Paluska ve Jan Sokol'un resim yapmaya başlamasıyla doğdu," diyor. "Sadece dört sınıf ilkokul mezunu olan bu çiftçiler, köyde bir sanat geleneğinin temelini attılar."
1955 yılında kurulan Kovacica Naif Sanat Galerisi, bugün yaklaşık 50 tanınmış sanatçının eserlerine ev sahipliği yapıyor ve her yıl 20.000'e yakın ziyaretçiyi ağırlıyor. Galerinin en ünlü sanatçıları arasında, genellikle çocukları resmeden ve eserleri milyonlarca UNICEF kartpostalında yer alan Zuzana Chalupova dikkat çekiyor.
UNESCO listesine dahil edilen bir diğer kültürel zanaat ise Parisli çinko çatı restoratörlerinin becerisi. UNESCO’ya göre bu süreç, eski çinkonun sökülmesini, geleneksel bir Paris katlama makinesiyle yeni parçaların ölçülüp kesilmesini ve ustalıkla monte edilmesini içeriyor. Paris’in çatılarının yaklaşık yüzde 80’inin çinko kaplı olduğu göz önüne alındığında, bu zanaatkârlık, kentin eşsiz kentsel peyzajını şekillendiren önemli bir miras olarak kabul ediliyor.
Ancak, Paris’in 19. yüzyıl Haussmann döneminden bu yana simgesi haline gelen çinko çatıları, şehrin balkonlu apartmanlarından tarihi kiliselere kadar her köşesinde korunmayı beklerken, meslek vasıflı işçi sıkıntısıyla karşı karşıya. Ağaçlarla çevrili bulvarlar boyunca uzanan bu ikonik çatıların geleceği tehlikede.
Associated Press’e (AP) konuşan 21 yaşındaki çatı ustası Fantine Dekens, bu duruma dikkat çekerek, “Bu, mesleğimiz için bir takdir işareti. Ancak benim için anlamlı olabilmesi, aynı zamanda neden bu kadar az çatı ustası olduğunu sorgulamamızla mümkün olur,” dedi.
UNESCO listesine eklenen diğer kültürel hazineler arasında, Estonya’nın Mulgimaa bölgesinden günlük olarak tüketilen geleneksel patates ve arpa yemeği mulgi puder ve Bosna Hersek’in zamanın ötesinde bir işitsel eşlik sunan geleneksel şehir şarkısı sevdalinka yer aldı.
Avrupa'dan listeye giren bu lezzetlere (diğerlerinin yanı sıra) Brezilya'nın Minas peyniri, Çin'in Bahar Festivali ve Küba, Dominik Cumhuriyeti, Haiti, Honduras ve Venezuela'dan manyok ekmeği de katılıyor.