Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Kemikler, gelinler ve yolculuklar: 2026'nın en çok beklenen 20 filmi

Kemikler, gelinler ve odysseyler: 2026'nın en çok beklenen 20 filmi
Kemikler, gelinler ve odysseyler: 2026'nın en çok beklenen 20 filmi ©  Universal Pictures - Warner Bros. Pictures - Sony Pictures Releasing
© Universal Pictures - Warner Bros. Pictures - Sony Pictures Releasing
By David Mouriquand
Yayınlanma Tarihi
Paylaş Yorumlar
Paylaş Close Button

Yılın ilk yarısında vizyona girecek, türler arası çeşitliliğiyle öne çıkan ve sinema salonlarında mutlaka görülmesi gereken filmleri sizin için seçtik.

Sinemasal açıdan 2025 unutulmaz bir yıldı — ve görünen o ki 2026 da sinema için en az onun kadar iddialı olacak.

Yeni yılın gösterim takvimi, korku devam filmlerinden yeniden uyarlanan klasiklere, epik bilimkurgu yapımlarından yıldızlarla dolu belgesellere kadar dopdolu. Zendaya, Tom Holland ve Timothée Chalamet gibi popüler isimler beyazperdede öne çıkarken, Steven Spielberg, Christopher Nolan ve Park Chan-wook’un yeni filmleri de yılın en çok beklenenleri arasında.

Yılın ilerleyen dönemlerinde Denis Villeneuve’ün "Dune" serisinin son bölümü, Aaron Sorkin’in "The Social Network"ün ardından gelen "The Social Reckoning" filmi, yeni bir Avengers yapımı, Tom Cruise’un Alejandro G. Iñárritu ile ortak projesi ve dikkat çekici dönem korkusu "Werwulf" vizyona girecek.

Bu kadar yoğun bir sinema yılına hazırlanırken, Euronews Culture ekibi Ocak–Temmuz arasında radarınıza almanız gereken 20 filmi sizin için seçti.

OCAK

Baba Anne Kız Kardeş Erkek Kardeş

Baba Anne Kız Kardeş Erkek Kardeş
Baba Anne Kız Kardeş Erkek Kardeş MUBI

Jim Jarmusch'un antoloji filmi, bu yıl Venedik'te kazandığı Altın Aslan'ın ardından nihayet Avrupa'da gösterime giriyor. Tom Waits, Cate Blanchett, Vicky Krieps, Charlotte Rampling ve Adam Driver'ın da aralarında bulunduğu müthiş bir oyuncu kadrosuna sahip olan film Kardeş, ABD, Dublin ve Paris'teki üç ayrı aile ilişkisini anlatıyor. Fragmana bakılırsa, alaycı bir şekilde komik ve aldatıcı bir şekilde dokunaklı olmayı vaat ediyor. Ayrıca Jarmusch, "Coffee And Cigarettes" ile antoloji formatının kendisine mükemmel bir şekilde uyduğunu ve sıradan görünen durumlardaki olağanüstülüğü ortaya çıkarmasına izin verdiğini kanıtladı.

28 Yıl Sonra: Kemik Tapınağı

28 Yıl Sonra: Kemik Tapınağı
28 Yıl Sonra: Kemik Tapınağı Sony Pictures Releasing

Bu yılki "28 Yıl Sonra" sadece yılın en sevdiğimiz filmlerinden biri olmakla kalmadı, aynı zamanda doğru yapıldığında eski devam filmlerinin işe yarayabileceğini de kanıtladı. Önceki filmleri onurlandırırken 28 serisini ileriye taşıdı. Danny Boyle devam filminde yönetmen koltuğunu Nia DaCosta'ya bırakıyor ve Ralph Fiennes'in bu kez başrolde olduğunu düşünürsek, bu devam filmi için beklentiler yüksek — ve gelişini sabırsızlıkla bekliyoruz.

Marty Supreme

Marty Supreme
Marty Supreme A24

ABD ve İngiltere'de bu yıl vizyona giren Josh Safdie'nin kamera arkasındaki ilk solo çalışmasını görmek için Avrupa'nın çoğu ülkesi 2026'ya kadar beklemek zorunda. Timothee Chalamet'nin canlandırdığı ABD'li ping-pong oyuncusu Marty Reisman'ın hayatı ve kariyerinden esinlenen, entrikacılık ve zorluklar karşısında ne pahasına olursa olsun kararlılığı konu alan bu ergenlik filmi şimdiden pek çok ödül aldı. Eleştirmenler Chalamet'nin performansını överken, bunun 30 yaşındaki oyuncunun kariyerinin en iyi dönüşü olduğunu söylüyorlar. Bu filmin ona Oscar kazandırıp kazandırmayacağını zaman gösterecek.

Hamnet

Hamnet
Hamnet Universal Pictures

Avrupalı izleyicilerin sabırla beklemek zorunda kaldığı bir film daha... Oscar ödüllü yönetmen Chloé Zhao (Nomadland, Eternals) Maggie O'Farrell'ın romanından uyarlayarak Agnes Hathaway (Jessie Buckley) ve William Shakespeare (Paul Mescal) arasındaki evliliği ve 11 yaşındaki oğulları Hamnet'in ölümünün etkilerini anlatıyor. ABD ve İngiltere’de gösterime girdikten sonra eleştirmenlerden övgü toplayan bu tarihi drama, iki güçlü oyuncunun performansıyla dikkat çekiyor ve izleyicilere duygusal bir deneyim yaşatmayı vaat ediyor.

Sound of Falling

Düşme Sesi
Düşme Sesi Neue Visionen

Almanya'nın Oscar adayı olarak seçilen Mascha Schilinski imzalı "Sound of Falling," bu yıl prömiyerini yaptığı Cannes'da izleyicileri büyüledi. Film, Almanya’nın Altmark bölgesindeki bir çiftlik aracılığıyla birbirine bağlanan dört kuşaktan kadının hikâyesini anlatıyor. Olaylar, I. Dünya Savaşı öncesinden başlayarak II. Dünya Savaşı sonrasına, 1980’lerin Doğu Almanyası’ndan 21. yüzyıla uzanan dört farklı dönemde geçiyor.

Kadınlık deneyimi ve bastırılmış travmalar üzerine kurulu bu çok katmanlı anlatı, cesur yapısıyla hem tarihsel hem duygusal açıdan derin bir iz bırakıyor. Daha önce izleme şansı bulduğumuz film, kadınların sessiz direncini ve kuşaklar arası acıların yankısını son derece ustalıklı bir dille aktarıyor. Hazırlıklı olun — bu film gerçekten güçlü bir darbe indiriyor.

Ölü Adamın Teli

Ölü Adamın Teli
Ölü Adamın Teli Row K Entertainment

Gus Van Sant’ın yedi yıl aradan sonra çektiği ilk uzun metrajlı film, 1977’de Indianapolis’te bir bankacıyı rehin alan Amerikalı Tony Kiritsis’in gerçek hikâyesine dayanıyor. “Dead Man’s Wire” adlı bu suç geriliminde Bill Skarsgård, Colman Domingo, Myha’la, Al Pacino (varlığı ister istemez “Dog Day Afternoon” ile kıyaslamaları gündeme getirecektir) ve Stranger Things’ten tanıdığımız Dacre Montgomery rol alıyor.

Film, hem izleyiciyi koltuğunun ucunda tutacak bir tırnak yeme gerilimi hem de kapitalizmin insanı nasıl yavaş yavaş deliliğin eşiğine getirdiğine dair keskin bir toplumsal yorum olarak öne çıkıyor. Elbette, rehin alma eylemini savunduğumuzdan değil — ama Van Sant’ın elinde bu hikâye rahatsız edici biçimde tanıdık hissettirecek.z.

ŞUBAT

The Mastermind

Üst Akıl
Üst Akıl MUBI

Josh O’Connor, son yıllarda “La Chimera”, “Challengers”, “The History of Sound” ve “Wake Up Dead Man” gibi filmlerle performans çıtasını sürekli yükseltti. Şimdi ise sırada Kelly Reichardt’ın yönettiği bir soygun draması var: “The Mastermind.”

1970’lerde geçen film, banliyöde yaşayan bir aile babasının yerel bir müzeden sanat eseri çalma planını konu alıyor. Hem O’Connor’ın oyunculuk gücü hem de Reichardt’ın titiz sinema dili düşünüldüğünde — “Certain Women”, “First Cow” ve “Showing Up” gibi neredeyse kusursuz filmlerine bakarak — bu iş birliği sinemaseverler için oldukça heyecan verici görünüyor.

Başka Yolu Yok

Başka Seçenek Yok
Başka Seçenek Yok CJ Entertainment

“İntikam Üçlemesi”, “Stoker”, “The Handmaiden” ve “Ayrılma Kararı” gibi filmlerle tanınan Güney Koreli usta yönetmen Park Chan-wook, bu kez öfke yüklü, kara mizahla bezeli bir hicivle geri dönüyor. Daha önce izleme fırsatı bulduğumuz bu yapım, Donald Westlake’in “Balta” adlı romanının hem ürkütücü biçimde güncel hem de şaşırtıcı derecede komik bir uyarlaması — ve şimdiden 2026’nın en güçlü favorilerinden biri olarak görülüyor.

Film, ciddi maliyet kısıtlamaları sonrasında işten çıkarılan orta yaşlı bir yöneticinin hikâyesini anlatıyor. “Squid Game”den tanıdığımız Lee Byung-hun’un canlandırdığı karakter, kariyerini yeniden kazanma hırsıyla kendisiyle aynı pozisyonlar için yarışabilecek kişileri teker teker avlamaya başlıyor.

Sonuç: vahşi, rahatsız edici ama bir o kadar da keskin bir toplumsal eleştiri.

Uğultulu Tepeler

Uğultulu Tepeler
Uğultulu Tepeler Warner Bros. Pictures

Bu film, şimdiden 2026’nın en çok tartışılacak yapımlarından biri olmaya aday. “Umut Veren Genç Kadın” ve “Saltburn”ün ardından yönetmen Emerald Fennell, bu kez Emily Brontë’nin Gotik başyapıtı “Uğultulu Tepeler”i kendi tarzında yeniden yorumluyor. Margot Robbie ve Jacob Elordi, lanetli âşıklar Catherine ve Heathcliff’e hayat verirken, Charli XCX’in bestelediği orijinal müzikler de filmin çarpıcı atmosferine katkı sağlıyor.

Ancak yayınlanan fragman, izleyicileri ikiye böldü: Kimi eleştirmenler tonunu fazla saygısız, aşırı cinsel ve klasik romana yeterince sadık bulmazken, kimileri Fennell’in cesur yorumunu çağın ruhunu yakalayan bir risk olarak görüyor. Kabul etmek gerekir ki ilk görüntüler, kışkırtıcı bir “zeitgeist” yakalama çabasını açıkça hissettiriyor — hem büyüleyici hem de yorucu bir şekilde.

Kısacası, “Uğultulu Tepeler” 2026’nın ilk yarısında izleyenleri ikiye ayıracak: Kimileri nefret edecek, kimileri ise filmi kişiliğinin bir parçası haline getirecek. En iyi senaryo? Belki de yeni bir neslin eline yeniden Brontë romanı almasını sağlamak.

Orwell 2+2=5

Orwell 2+2=5
Orwell 2+2=5 Le Pacte

Raoul Peck bir dahi — evet, bunu açıkça söyleyebiliriz. Haitili sinemacının “Haiti – Köpeklerin Sessizliği”, “Ben Senin Zencin Değilim” ve “Ernest Cole: Kayıp ve Buluntu” gibi yapımları, çağdaş belgesel sinemanın en etkileyici ve derinlikli örnekleri arasında yer alıyor.

Avrupalı seyirciler, Peck’in yeni filmiyle yakında yeniden büyülenecek. Yönetmen bu kez George Orwell’in yaşamını ve kariyerini merkezine alıyor; özellikle “1984” ve yazarın eserlerinin günümüz dünyasında hâlâ rahatsız edici ölçüde güncelliğini korumasına odaklanıyor.

Bu listedeki birkaç film gibi, biz de bu filmi izleme şansına eriştik. Peck’in arşiv görüntülerini, haber kayıtlarını ve tarihi konuşmaları günümüz otoriterliğine ayna tutacak şekilde ustalıkla iç içe geçirmesi hem derinden sarsıcı hem de büyüleyici bir deneyim yaratıyor. Kısacası: Sakın kaçırmayın.

Çığlık 7

Çığlık 7
Çığlık 7 Paramount Pictures

Boykot çağrılarına, işten çıkarmalara ve oyuncu değişikliklerine rağmen bir türlü ölmeyen bu ikonik seri, kanlı bir dönüşle yeniden karşımızda. “Scream” evreni, bu kez yedinci filmiyle slasher türünün hayranlarına bir doz daha gerilim ve nostalji sunmaya hazırlanıyor.

Serinin en iyi bölümlerinden bazılarını (“Scream” ve “Scream 2”) kaleme alan Kevin Williamson, bu kez yönetmen koltuğunda. Film, orijinal çığlık kraliçesi Neve Campbell’ı Sidney Prescott rolünde geri getiriyor. Sidney, kızı (Isabel May) ile birlikte her şeyi yerle bir etmeye kararlı yeni bir Hayalet Surat’la yüzleşmek zorunda kalıyor.

MART

Gelin!

Gelin!
Gelin! Warner Bros. Pictures

Bu yıl Guillermo del Toro’nun Mary Shelley’nin “Frankenstein”ına çarpıcı — belki de fazlasıyla sadık — bir yorum getirdiğini gördük. Ancak gelecek yıl, hikâyeye bambaşka bir bakış kazandıracak ikinci bir uyarlama yolda. İlk yönetmenlik denemesi “Kayıp Kız” ile dikkat çeken Maggie Gyllenhaal, ikinci filmi “Gelin”de kamera arkasına geçiyor.

Filmde Frankenstein’ın canavarı (Christian Bale), öldürülen bir kadının (Jessie Buckley) “Gelin” olarak hayata döndürülmesiyle beklenmedik bir dostluk kuruyor. Gyllenhaal, 1930’ların Chicago’sunda geçen yapımını “büyük dans numaralarıyla bezeli, asi, korkunç bir aşk hikâyesi” olarak tanımlıyor.

Project Hail Mary

Project Hail Mary
Project Hail Mary Sony Pictures Releasing International

“Project Hail Mary”nin fragmanı Haziran ayında yayınlandığında, orijinal bir film için rekor kırarak birkaç gün içinde 400 milyondan fazla izlendi. Bu dev ilginin sinema salonlarına ve eleştirmenlere nasıl yansıyacağını ise yakında göreceğiz.

Phil Lord ve Christopher Miller (“21 Jump Street”, “The Lego Movie”) ikilisinin yönettiği film, “Marslı”nın yazarı Andy Weir’ın 2021 tarihli aynı adlı romanından uyarlandı. Ryan Gosling, bir uzay istasyonunda kim olduğunu hatırlamadan uyanan Ryland Grace rolünde karşımıza çıkıyor. Ancak kısa süre sonra, güneşin sönmesine yol açan bir kozmik felaketi tersine çevirmek üzere uzaya gönderildiğini öğreniyor — Danny Boyle’un “Sunshine”ını hatırlatan bir hikâyeyle.

2026’nın en çok beklenen bilimkurgu filmi mi? Büyük ihtimalle. Tabii “Dune: Üçüncü Bölüm” Aralık ayında vizyona girene kadar.

NİSAN

Drama

Drama
Drama A24

Robert Pattinson ve Zendaya, evlenmek üzere olan Charlie ve Emma’yı canlandırıyor. Ancak büyük gün yaklaşırken ilişkileri “beklenmedik ve dramatik” bir dönüm noktasına giriyor. Filmin olay örgüsü hakkında çok az şey biliniyor — ve belki de bu iyi bir şey. Çünkü yüzeye çıkan rahatsız edici gerçeklerin sürpriz etkisi, Kristoffer Borgli’nin romantik komedi-dramının asıl gücünü oluşturacak gibi görünüyor.

Hikâye absürtlüğe mi yaslanacak, yoksa karanlık bir tona mı bürünecek? A24 ortaklığı ve Ari Aster’in yapımcı koltuğunda olduğunu düşünürsek, ikisinin tuhaf bir karışımını görmemiz kuvvetle muhtemel. Kısacası, tuhaf ama büyüleyici bir film bizi bekliyor — sabırsızlanıyoruz.

Michael

Michael
Michael Universal Pictures

Her yıl sinema dünyası en az bir müzik biyografisine sahne olur — ve 2026’da sıra Pop’un Kralı’na geliyor. Antoine Fuqua’nın yönettiği film, Michael Jackson’ın Jackson 5 döneminden başlayarak küresel bir ikon hâline gelişini anlatıyor. Başrolde, efsanevi sanatçının gerçek hayattaki yeğeni Jaafar Jackson yer alıyor.

Bu merakla beklenen yapım, tartışmalardan kaçamayacak gibi görünüyor. Film, Jackson’ın olağanüstü müzikal mirasına gereken saygıyı gösterebilecek mi? Ve eğer bunu başarırsa, sanatçının karmaşık ve tartışmalı yönlerini nasıl ele alacak? Sorular bol, beklentiler yüksek — 2026’nın en çok konuşulacak biyografilerinden biri yolda.

MAYIS

Şeytan Prada Giyer 2

Şeytan Prada Giyer 2
Şeytan Prada Giyer 2 20th Century Studios

Orijinalinden 20 yıl sonra vizyona girecek olan bu modaya uygun devam filminde David Frankel moda dünyasına geri dönerken, Meryl Streep, Anne Hathaway, Emily Blunt ve Stanley Tucci de daha fazla acımasız moda endüstrisi maskaralığı için geri dönüyor. Ancak bu kez güç dinamikleri değişti ve hem Miranda hem de Andy yeni bir düşmanla karşı karşıya kalacaklar: dijital medya.

HAZİRAN

Oyuncak Hikayesi 5

Oyuncak Hikayesi 5
Oyuncak Hikayesi 5 Pixar

“Oyuncak Hikâyesi” filmleri 2010’da mükemmel bir üçlemeyle noktalanmalıydı — ama Pixar’ın başka planları vardı. Dokuz yıl sonra gelen dördüncü film, birçok hayran için duygusal ama gereksiz bir ekleme gibi hissettirmişti. Şimdi ise Woody, Buzz, Jessie ve çetenin beşinci macerası yolda — ve bu kez, ilk filmlerin büyüsünü yeniden yakalayabileceklerine dair küçük bir umut var.

Bu yeni hikâyede oyuncaklar, şimdiye kadarki en büyük tehditleriyle, yani teknolojiyle yüzleşecek. Yapay zekanın hem oyun zamanını hem de insan yaratıcılığını tehdit ettiği bir çağda, bu temanın Pixar için son derece isabetli bir seçim olduğu söylenebilir.

İfşa Günü

İfşaat Günü
İfşaat Günü Universal Pictures

Steven Spielberg, otobiyografik ve duygusal “The Fabelmans”ın ardından yeniden uzaylı köklerine dönüyor. Aralık ayında tanıtımına başlanan yeni UFO filmi “İfşa Günü” için yayınlanan kısa teaser, bize çok az şey söylese de dünya dışı temas ve uzaylı sahiplenmeleri temasını işaret ediyor — üstelik oldukça etkileyici bir oyuncu kadrosuyla: Emily Blunt, Josh O’Connor, Colin Firth, Colman Domingo, Eve Hewson ve Wyatt Russell.

“İfşa Günü”, şimdiden 2026’nın en çok konuşulacak filmlerinden biri olmaya aday. Umarız ki bu yapım, “Close Encounters of the Third Kind” ve “E.T.” gibi efsanevi Spielberg bilimkurgularının arasına yakışır.

TEMMUZ

Odysseia

Odysseia
Odysseia Universal Pictures

“İfşa Günü”, “Oyuncak Hikâyesi 5”, “Supergirl” ve “Örümcek Adam: Yepyeni Bir Gün” ile 2026 yazının gişe rekortmeni sezonu epey kalabalık görünüyor. Ancak bu yapımların hepsi, Christopher Nolan’ın “The Odyssey” filmiyle aynı dönemde yarışacak.

Eğer yönetmenin Oscar ödüllü “Oppenheimer”dan sonra daha küçük ölçekli bir işe yöneleceğini düşündüyseniz, yanılıyorsunuz. Nolan, Homeros’un destansı şiirini Matt Damon, Tom Holland, Anne Hathaway, Zendaya, Lupita Nyong’o, Robert Pattinson ve Charlize Theron gibi yıldızlardan oluşan dev bir kadroyla yeniden yorumlayarak çıtayı daha da yükseltiyor.

Son bir not: “The Odyssey”, tamamen IMAX kameralarla çekilen ilk film olma özelliğini taşıyor. Yani bu mega film, gerçekten de devasa bir perdeyi hak ediyor.

Örümcek Adam: Yepyeni Bir Gün

Örümcek Adam: Yepyeni Bir Gün
Örümcek Adam: Yepyeni Bir Gün Sony Pictures Releasing

Marvel, bir zamanların gişe devi olarak hüküm sürdüğü dönemin ardından yaşadığı süper kahraman yorgunluğundan çıkmak için 2026’da büyük bir geri dönüş peşinde. Son yıllarda peş peşe gelen hayal kırıklıkları sonrası stüdyo, yeniden ivme kazanmayı hedefliyor.

Görünüşe göre plan net: Yeni bir "Örümcek Adam" filmi — "Eve Dönüş Yok’"n 1,9 milyar dolarlık başarısını takip edecek şekilde — ve yılın sonunda vizyona girecek "Avengers: Kıyamet Günü" bu stratejinin merkezinde.

Ve evet, bu aynı zamanda Tom Holland’ın hem "The Odyssey "hem de Marvel evreniyle 2026’da ekranlarda adeta her yerde olacağı anlamına geliyor.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Paylaş Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Günahkarlar, kazalar ve savaşlar: İşte 2025'in en iyi filmleri

Bir evin hafızası: Joachim Trier ile son filmi 'Manevi Değer' üzerine

Klişelerin ötesinde: Noel ruhunu farklı yakalayan en iyi filmler