Avrupa Komisyonu Başkanı, ABD'nin Avrupa'nın LNG ithalatını arttırması yönündeki taleplerine rağmen, Avrupa'nın fosil yakıtlara olan bağımlılığını azaltması gerektiğinin altını çizdi.
ABD'den sıvılaştırılmış doğal gaz tedariki "Avrupa Birliği için stratejik önemini korurken" Ursula von der Leyen, Perşembe günü Londra'da başlayan enerji güvenliğinin geleceğine ilişkin iki günlük zirvede yaptığı konuşmada AB yönetiminin ithalatı daha da arttırmayı planladığına dair bir işaret vermedi.
Komisyon Başkanı, Orta Doğu'daki çatışmalar küresel deniz taşımacılığını tehdit ederken Rusya'nın enerji kaynaklarını "kasıtlı olarak silahlandırdığını" belirtti. ABD Başkanı'nın başlattığı ticaret savaşına doğrudan atıfta bulunan Komisyon Başkanı, "Atlantik ötesinde ise gümrük vergileri tehdidi, önemli tedarik zincirlerinin daha fazla kesintiye uğraması riskini doğuruyor," dedi.
Trump daha göreve gelmeden önce AB'yi, daha fazla ABD petrolü ve gazı satın almaması halinde gümrük vergisi uygulamakla tehdit etmişti.
Von der Leyen ise önemli fosil yakıt rezervlerine sahip olmayan AB'nin temiz enerjiye geçişte kaydettiği ilerlemenin altını çizerek, yenilenebilir enerji kaynaklarının bloğun elektriğinin neredeyse yarısını sağladığını ve sadece geçen yıl 78 gigawatt yeni üretim kapasitesinin devreye sokulduğunu söyledi.
Kuzey Denizi'nin rüzgar enerjisi için gelecekte bir "güç merkezi" olabileceğini söyleyen Alman politikacı, Temiz Sanayi Anlaşması gibi kilit AB girişimlerini sıraladı ve elektrik talebindeki büyümenin geçen yıl iki katına çıktığına dikkat çekti.
Von der Leyen ayrıca, Avrupa'nın 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji üretimini üç katına çıkarma anlaşmasına olan bağlılığını da dile getirdi.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer ise "uzun yıllar boyunca uluslararası fosil yakıt piyasalarının iniş çıkışlarına aşırı maruz kalmaktan" şikayet etti ve ekonomik durgunlukların yarısından fazlası için bu fiyat şoklarını suçladı.
Enerji güvenliğini ulusal güvenlikle ilişkilendiren Starmer, "Enerjiyi kırılganlığın değil, gücün kaynağı haline getireceğiz," dedi
"Bunu statükoyu savunarak ya da zamanı artık var olmayan bir dünyaya geri döndürmeye çalışarak sağlayamayız."
'Ortaya çıkan güvenlik sorunu'
Günün erken saatlerinde konferansın açılışını yapan Uluslararsı Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol da Avrupa'nın enerji güvenliğinin güneş, rüzgar ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının hızla arttırılmasına bağlı olduğunu vurguladı. Birol, geçen yıl yeni elektrik santrallerinin yüzde 85'inin rüzgar, güneş ve hidroelektrik enerjisine dayandığını ve dünya genelinde satılan her dört otomobilden birinin elektrikli olduğunu aktardı.
Ancak Türk ekonomist, temiz enerji teknolojisi için gerekli temel hammaddelerin üretimindeki "riskli" yoğunlaşmayla ilgili "ortaya çıkan enerji güvenliği sorununa" da işaret etti.
Birol, elektronikte kullanılan nadir toprak metalleri piyasasını neredeyse elinde tutan Çin ya da kobalt üretimine hakim olan Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi ülkelerin adını vermeden, "Kritik minerallerin nerede üretildiğine, nerede rafine edildiğine ve nerede imal edildiğine baktığımızda çok büyük bir yoğunlaşma olduğunu görüyoruz," dedi.
Net sıfıra odaklanmak 'zararlı ve tehlikeli'
Ancak Washington, Enerji Bakanlığı'nın uluslararası ilişkilerden sorumlu sekreter yardımcısı Tommy Joyce'un şahsında zirvede farklı bir mesaj veriyordu.
Bu ayın başlarında Washington DC'de düzenlenen enerji güvenliği zirvesinde Joyce "iklim değişikliği gibi tek bir risk" adına "en uygun fiyatlı ve bol enerji kaynaklarına karşı yürütülen bir savaştan" söz etmişti.
İngiltere'deki konferansın ilk gününde delegelere verdiği mesaj da "dünyanın artan enerji ihtiyaçları konusunda dürüst olmaları, net sıfır politikasına odaklanmamaları" ve fosil yakıtlar yerine temiz enerjiye yönelmenin "zararlı ve tehlikeli" olduğu yönündeydi.