Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un geçen yıl parlamentoyu feshetmesiyle kesintiye uğrayan tartışmalı ötenazi yasa tasarısı yasama sürecine geri döndü.
Fransız milletvekilleri ülkenin en kutuplaştırıcı tartışmalarından olan ve ötenazinin bir türü olarak bilinen yardımlı intihar konusunu yeniden gündeme getirdi.
Milletvekilleri Pazartesi günü yaşam kalitesinin iyileştirilmesi olan palyatif bakımın güçlendirilmesi ve tedavisi mümkün olmayan, ilerlemiş ya da ölümcül hastalıkları olan 18 yaş üstü yetişkinler için destekli ölümü yasallaştırmaya odaklanan iki yasa tasarısını incelemeye başladı.
İki yasa tasarısı için nihai oylamanın 27 Mayıs'ta yapılması planlanıyor.
Yasanın onaylanması halinde hastalar, ölümcül bir maddeyi kendileri ya da tıbbi yardımla alabilecek ya da uygulayabilecekler.
Katı koşullar altında ölümcül maddelere erişime izin verecek olan önerilen mevzuat, siyasi çizgiler arasında şiddetli tartışmalara yol açtı.
Ancak yasaya göre yalnızca yaşamlarına son vermek istediklerini özgürce ve açıkça ifade edebilen hastalar bu hakka sahip olabilecek.
Bu da Alzheimer hastalarının ya da geri dönüşü olmayan koma halindeki hastaların bu eylem için uygun kabul edilemeyeceği anlamına geliyor.
Mevzuat, hastanın talebinin özgürce ve bilgilendirilmiş bir şekilde yapılması şartına ek olarak, hastanın tedavi ile hafifletilemeyecek fiziksel veya psikolojik acı çekiyor olması gerektiğini belirtiyor.
Derin siyasi bölünmeler
Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un destekçileri ve solun büyük bir kısmı tarafından desteklenen tasarı, kaynakların palyatif bakımın iyileştirilmesi için kullanılması gerektiğini savunan muhafazakâr milletvekilleri ve aşırı sağın güçlü muhalefetiyle karşı karşıya.
Ölme hakkını ısrarla savunan merkezci milletvekili Olivier Falorni Pazartesi gecesi parlamentoda, "Yaşamdan daha güzel bir şey yoktur ama bazen ölümden daha kötü bir şey vardır. Evet, hayat amansız bir ıstıraptan başka bir şey olmadığında ölümden bile daha kötü bir hale gelir," dedi.
Muhafazakar bir milletvekili ve anestezi uzmanı olan Philippe Juvin, destekli ölüm eyleminin yasallaştırılmasının potansiyel tehlikeleri konusunda derin endişelerini dile getirdi.
Juvin,"Hem kapsam, hem hızlılık, hem kontrolün zayıflığı, hem de bunun en savunmasız kişiler üzerinde yaratacağı baskı bakımından hiçbir ülke bu kadar ileri gitmemiştir. Bakıcıların ve hastaların ihtiyacı olan şey, bakım, rahatlama ve destek için zamandır," dedi.
Palyatif bakım krizi
Tartışma Ulusal Meclis'in içinde devam ederken yüzlerce protestocu birkaç sokak ötede toplandı.
Mavi önlükler giyen ve bir "açık hava hastanesini" temsilen yere yatan protestocular, yaşam yanlısı Alliance Vita derneği öncülüğünde, ötanazinin yasallaştırılması yerine palyatif bakıma daha fazla yatırım yapılmasını talep etti.
"Palyatif bakım istiyoruz", "Ötenaziye hayır" ve "En savunmasızları destekleyin" gibi mesajlar içeren afişler ve pankartlar protestoda öne çıktı.
Tasarıya karşı en önemli argümanlardan biri, Fransa'nın kaliteli palyatif bakım sağlama konusundaki önemli eksiklikleri.
Cour des Comptes'in (Fransa'nın en yüksek denetim kurumu) tahminlerine göre, palyatif bakımdan faydalanabilecek kişilerin neredeyse yarısı bu hizmeti alamıyor. Bu oran da yılda yaklaşık 180.000 hastayı temsil ediyor.
Bu sorun, özellikle sağlık çalışanlarının yaşam sonu bakımını yönetmek için genellikle yetersiz donanıma sahip olduğu evde bakım ortamlarında ve huzurevlerinde endişeye neden oluyor.
Yaşam yanlısı Alliance Vita örgütünün başkanı Tugdual Derville, tasarıya karşı olduğunu açıkça dile getirerek, yardımlı intiharın düşünülmesinden önce sağlık sisteminin reforme edilmesi gerektiğini vurguluyor.
Derville, Ulusal Meclis önünde düzenlenen bir protestoda yaptığı konuşmada, "Sağlık sistemini onarmalıyız, özellikle ağrı kesici ve palyatif bakım olmak üzere bakımı Fransızlar için erişilebilir hale getirmeliyiz ve bakıcılar ile bakılanlar arasında öldürme yasağının sağladığı korumayı sürdürmeliyiz," dedi.
Tasarıya karşı çıkan pek çok kişi, pek çok hastanın acı çekmesinin ve yaşamlarına son vermek istemesinin temel nedeninin uygun palyatif bakım eksikliği olduğunu savunuyor.
Protestoculardan biri olan ve yasa tasarısına şiddetle karşı çıkan Severine, teyzesinin başına gelenin tam da bu olduğuna inanıyor.
Euronews'e verdiği röportajda Severine, "Teyzem psikolojik olarak acı çekiyordu. Yalnız yaşayamıyordu, bu yüzden bir bakım evine gönderildi. Orada hiç kimse yoktu. Pratisyen hekim iki ayda bir geliyordu. Psikolojik acısını dindirecek kimse yoktu. Bu yüzden intihar etmeye çalıştı. Ölmek istiyordu çünkü çektiği acılara bir çözüm yoktu," diye anlatıyor.
27 Mayıs'ta yapılması planlanan oylamada nadir görülen bir durum olarak, siyasi partiler teklifin kişisel niteliği nedeniyle oylama sırası uygulamama kararı aldı. Bu da milletvekillerinin kendi kanaatlerine göre oy kullanacakları anlamına geliyor.