Rusya’nın daha saldırgan davranışları ve son haftalardaki Estonya, Romanya ve Danimarka’daki hava ihlalleri gibi olaylar 'aciliyet' hissini artırıyor.
NATO savunma bakanları Brüksel’de bir araya gelirken, müttefikler hava sahası ihlalleri gibi tehditlere hızlı yanıtı engellediği gerekçesiyle ulusal kısıtlamaların azaltılmasını talep ediyor. Ancak bu adımın siyasi ve pratik zorlukları büyük.
NATO’nun 32 üye devletinden savunma bakanlarının çarşamba günü Brüksel’de düzenlediği toplantıda, özellikle kuzey ve doğu Avrupa’daki artan hava sahası ihlallerine dikkat çekildi.
İsveç Savunma Bakanı Pål Jonson, ittifak içinde “iyileştirme alanı” olduğunu belirterek kendi ülkesinin modelinin diğerlerine “örnek olması” gerektiğini söyledi. Jonson, karar verme yetkisinin pilot veya yüzey gemisi komutanında olmasının faydalı olduğunu ekledi.
Hollandalı mevkidaşı Ruben Brekelmans da farklı kuralların “işler zorlaştığında süreci karmaşıklaştırdığını” belirtti. Brekelmans, F‑35’ler havadayken kuralların, angajman esaslarının ve yetkili makamlarla mutabakat prosedürlerinin herkes için açık olmasının gerektiğini vurguladı ve SACEUR’un (En Yüksek Müttefik Komutan) çabalarını bu kuralların harmonize edilmesi yönünde desteklediklerini söyledi.
ABD’nin NATO büyükelçisi Matthew Whitaker da haftanın başında “özellikle savaş uçaklarına ilişkin ulusal kısıtlamaların arttıkça SACEUR’un derhal müdahale etmesinin zorlaştığını” ifade etmişti. Whitaker, “azaltılabilecek yerlerde bu kısıtlamaların azaltılması” yönünde müttefikler içinde sürecin devam edeceğini söyledi.
Kısıtlamalar ne demek, neden sorun?
Ulusal kısıtlamalar, her ülkenin NATO görevlerindeki kuvvet kullanımına getirdiği sınırlamalar anlamına geliyor. Nerede neyi konuşlandırılabileceği, hangi silahları kullanabileceği veya yeni bir operasyon için ülke onayı gerektirip gerektirmediği gibi. Bu kısıtlamalar SACEUR’un kriz anında hızlı karar almasını zorlaştırıyor; örneğin radar verisine göre bir hedefin vurulmasına izin veren ülke ile görsel teyit isteyen ülke aynı değilse ortak müdahale gecikebiliyor.
Geçen ay Polonya’nın hava sahasına giren neredeyse 20 drone olayı sırasında NATO’nun bir dizi savaş uçağı konuşlandırıp bazı hedefleri nötralize etmesi bu kısıtlamaların ciddi bir engel yaratmadığını gösterse de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte kısıtlamaların ittifakı “geriye çektiğini” iddiasında.
Siyasi zorluklar ve pratik gerçekler
Ulusal kısıtlamaların azaltılması yeni bir mesele değil; 2006 Riga zirvesinde Afganistan operasyonları bağlamında tartışılmıştı. Ancak uzmanlar, kısıtlamaların esasen siyasi egemenlik kararları olduğunu; hükümetlerin vatandaşlarının hayatına dair nihai kararı ellerinde tutmak istediğini vurguluyor. ECFR’den kıdemli politika uzmanı Rafael Loss, bunun NATO’nun hâlâ 32 ayrı ülkeden oluştuğunu gösterdiğini söyledi.
Rusya’nın daha saldırgan davranışları ve son haftalardaki Estonya, Romanya ve Danimarka’daki hava ihlalleri gibi olaylar aciliyet hissini artırıyor; bu yüzden “doğu kanadında hava savunması” konusunun bu kez daha ciddi biçimde ele alınabileceği belirtiliyor. Yine de Loss, ulusal kısıtlamaların kısa sürede tamamen ortadan kalkmasının “gerçekçi olmadığını” ifade etti.
Macaristan Başbakanı Viktor Orbán gibi bazı liderler meseleyi basitleştiriyor; Orbán “devlete ait olmayan drone'ları düşürün” demişti. Ancak uygulamada, özellikle doğu kanadındaki ülkelerin bu yeteneğe sahip olmaması, NATO’ya bağımlılık ve siyasi uyum ihtiyacı gibi etkenler karışıyor. Loss, koordinasyonsuz tek taraflı eylemlerin ittifak uyumunu zedeleyebileceği uyarısında bulundu.
Rutte ise hava sahası ihlallerinde otomatik olarak uçak veya drone düşürülmesi çağrılarına karşı çıkarak, tehdidin net biçimde tespit edilmesi gerektiğini; aksi halde “tehdit oluşturmayan unsurların nazikçe hava sahamızdan uzaklaştırılması” gerektiğini söyledi.