Tüm dünyayı yasa boğan, Fransa’daki terör saldırılarını gerçekleştiren Muhammed Merah’ın Afganistan ve Pakistan’da bulunduğunun ortaya çıkması tüm gözlerin yeniden bu yöne çevrilmesine neden oldu.
Avrupa Birliği Terörle Mücadele Kordinatörü
Gilles de Kerchove, somut önlemler alınması gerektiğini belirtti:
Fred Bouchard euronews: Ne kadar Avrupalı genç Afganistan ve Parkistan’ın sorunlu bölgelerine gidiyor?
‘‘Tam net sayıyı bilmiyorum. Ama eğer Avrupa Birliği’nin genelini baz alırsak, bu bölgelere giden genç sayısının yüzlerce olduğunu söyleyebilirim.
Kerchove, interneti ise terör örgütlerinin yeni insanlara ulaşmak için aktif şekilde kullandığınının altını çizdi:
‘‘İnternet ne yazıkki insanları radikalleştirmek için bir araç olarak kullanılıyor. Bütün terörist gurupların ortak özelliği, ağına düşürdüğü kişilerin insani özelliklerini öldürmek. Bu şekilde mağdur, yapacağı hareketin sonunu göremez hale gitiriliyor. Bir şekilde terörist eylemlerin korkunç sonuçlarını gösteren, geri plana kurbanları da koyarak yeni bir ses geliştirilmesi gerekir. Ve artan bu tehlikeye karşı somut önlemler alınmalıdır.’‘
7 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısından sonra Fransa ise internet kullamıyla ilgili yeni önlemleri devreye sokmaya hazırlanıyor.
Toulouse saldırılarının psikolojik etkileri
Acı, endişe ve korku… Geçtiğimiz pazartesi 3’ü çocuk 4 kişinin öldürüldüğü saldırılar işte insanlarda bu hisleri uyandırdı. Olayı yakından yaşayanlarda psikolojik derin yaralar oluştu. Fakat yaşananlardan sadece onlar etkilenmedi.
Psikolog Helene Romano bu terör saldırlarının ve medyanın rolünün halk üzerindeki psikolojik etkilerini araştırıyor.
Giovanni Magi euronews:
“Önce terörist saldırılar, hatta bir okulun önünde çocukların öldürülmesi, daha sonrasında saldırganın bulunmasıyla gerginliğin biraz azalması, ardından da uzun süren pazarlıklar… İnsanlar üzerinde bu durumun psikolojik etkileri neler olabilir?”
Helene Romano:
“Etkileri çok büyük. Çünkü öncelikle çocukların öldürülmesi bir okulda yaşandı. Ayrıca, çocukları öldürenin herkes bir canavar gibi olmasını bekliyordu. Oysa kelimenin anlamını biraz zorlayacağım ama o normal biriydi. Bu durum dengelerin bozulmasına ve psikolojik olarak insanların yaralanmasına neden oldu. Çünkü kimse kendini güvende hissetmiyordu. Yani psikolojik ve psişik güvensizlik konusunda bu durumun etkileri olacağı kesin. Bu yüzden de insanlar çocuklarının güvenliği konusuna çok önem vermeye başladı.”
euronews:
“Olay Yahudi ve Müslüman toplulukları doğrudan ilgilendiriyor. Bu olayda hangi psikolojik dinamikler tetiklendi?”
Helene Romano:
“Bu, iki tarafta da bir mağdurlaşma ve zulme uğramışlık durumunu ortaya çıkarabilir. ‘Yahudi olduğumuz için öldürüldük’ ya da ‘Müslüman olduğu için kurşunlandı’ gibi cümleler ortaya çıkabilir. Şimdilik bir karışıklık hakim ve kutuplaşmalar yaşanıyor. İki taraf da birbirine güvenmekte zorlanıyor. Topluluklarda sıklıkla görülen baskıcı kutuplaşmalar, sorunları daha da büyütebilir. Yani, örneğin, saldırıda hayatını kaybeden Yahudi çocuklar için düzenlenen bir dakikalık saygı duruşuna, çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu öğrencilerden çok sert tepki geldi. İki taraf da kendisine saldırıldığını düşündüğü için bu yönde tepkiler oluşabilir. Bu sorunları kontrol altına almak ve büyümesini engellemek için siyasetçilere büyük bir görev düşüyor.”
euronews:
“Bu olayın aşırı derecede medyatikleşmesi başka sorunlu kişilerin de saldırıları taklit etmelerine yol açabilir mi?”
Helene Romano:
“Bu risk mümkün. Ama asıl risk her şeyin canlı olarak yayınlanması. Ne binadaydık, ne de dairede… Her şeyi televizyondan izledik. Bu da sigortaların atmasına neden oluyor. Çünkü neredeyse her şey aşırı şekilde dramatikleştiriliyor. Toulouse örneğini ele alırsak, küçük kızın nasıl öldürüldüğü hakkında tüm detayları öğrenebildik. İzleyenlere küçük kızın nasıl öldürüldüğünü öğrenmelerinin hiçbir faydası olmayacaktı. Bu yüzden durum çok dramatik. Ama duygularına yenik düşen gazeteciler de belki de acele ettiklerinden sınırı aştı. Oysa insanların bir şeyleri kavrayabilmeleri için zamana ihtiyaçları var. Fakat burada her şey çok hızlıydı.”