Filistin'in statü değişikliği ve etkileri

Filistin'in statü değişikliği ve etkileri
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Filistin’in üye olmayan gözlemci devlet statüsü Birleşmiş Milletler’de ezici bir oy çoğunluğu ile kabul edildi. 193 üye ülkenin 138’i Mahmud Abbas’ın başvurusuna destek verdi. 41 ülke oy kullanmamayı tercih etti. 9’u Filistin Devleti’ne karşı çıktı.
İsrail sadece Amerika Birleşik Devletleri’nin, Kanada’nın, Çek Cumhuriyeti’nin ve Pasifik Okyanusu’naki bazı ada devletlerin desteğini alabildi.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki (BMGK) bu oylama İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri’nin arkalarındaki desteği kaybettiklerini açıkca gösterdi. Filistin’in 1947’de bölünmesinden beri ilk defa yeni bir dönem başlamış oldu.

Oylama sonucu Tel Aviv’in Avrupa başkentleri üzerinde uygulamaya çalıştığı baskının da işe yaramadığını gösterdi. Ama Başbakan Binyamin Netanyahu’ya göre uygulamada hiçbir şey değişmeyecek:

“Birleşmiş Milletler’in kararı bir Filistin devletinin kurulmasını hızlandırmayacak. Aksine, bunu daha da geciktirecek.”

İsrail’in Doğu Kudüs’te ve Batı Şeria’daki yerleşim politikası, BM’nin 2012’de oyladığı kararname ile yasa dışı ilan edildi. Fakat
buradaki asıl sorun sayıları bir buçuk milyonu aşan Yahudi yerleşkelerini hangi İsrail hükümetinin evlerinden çıkarmaya
cesaret edeceği.

Bununla birlikte Filistin üye olmayan gözlemci devlet statüsünü elde ederek İsrail’e karşı önemli bir silahı eline geçirdi. Sadece devletlerin başvurabildiği Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Filistin, İsrail hakkında dava açma hakkını elde etti.
Başbakan Netanyahu’nun eski danışmanına göre bu silahın kullanılması halinde İsrail misillemelerde bulunmaktan çekinmeyecek:

“Filistinliler pozisyonlarını netleştirdi. Örneğin Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin başsavcısına giderek İsrailli askerler hakkında suçlamalarda bulunabilirler. Üstelik bu suçlamalar temelsiz de olabilir. Bu yeni statüyü saldırgan bir şekilde kullanırlarsa İsrail’in Filistin yönetimine karşı sert tedbirler alması gerekir.”

İsrail diplomatik alanda misillemelere daha önce de başvurmuştu. Örneğin, Filistin yönetimi adına topladığı aylık 200 milyon Dolar’lık vergi gelirini kesmişti. Çalışma izinlerinin sayılarını azaltmak da Tel Aviv’in başvurduğu diğer bir misilleme yöntemi oldu.

Birleşmiş Milletler’deki oylamanın ardından muhabirimiz, İsrail’in Avrupa Birliği Büyükelçisi David Walzer ile görüştü. Konuğumuz, İsrail’in bu duruma karşı vereceği tepkilerin neler olacağı konusuna girmekten özellikle kaçındı.

James Franey, euronews:
“Filistinliler bir devlet olarak tanınmayı 1947’den beri bekliyordu. Bu adımda İsrail’i korkutan şey nedir?”

David Walzer:
“İsrail bu konuda hiçbir şeyden korkmuyor. Biz bazen endişeleniyoruz ama bu bizi ürkütmüyor. Birleşmiş Milletler’in bu hediyesini bizi hiçbir yere götürmeyecek bir sınav olarak görüyoruz. Olaya pragmatik olarak yaklaştığımızda, Filistinlilerin kurdukları bağımsız bir devlet hayalinin gerçekleşmesine yardım etmeyeceğini görüyoruz. Bir adım bile ilerlemeyi sağlamayacak. Peki ne işe yarayacak? Aradaki husumetin büyümesine ve derinleşmesine neden olacak. İki tarafın pazarlık masasına oturmasını daha da zorlaştıracak. İsrail ile barış ve güvenlik içinde yaşayacak bir Filistin devletinin oluşturulması için gereken özelliklerin görüşülmesini imkansız kılacak.”

euronews:
“Dün Filistinli yetkililer bana “İsrail, pastanın tamamını yiyorken kendi hakkınız üzerinde pazarlık etmek imkansız” dediler. Bu duruma ne diyeceksiniz?”

David Walzer:
“Bu soruya, görüştüğünüz Filistinli meslektaşıma bir soru sorarak yanıt vermek isterim. Neden kendisine sadece bu soruyu soruyor? İsrail’in görüşmeye hazır olduğu birkaç noktayı biraz önce söyledim. Bunlar güvenlik, kesin sınırlar, bir Yahudi Devleti olarak İsrail’in tanınması ve benzeri birkaç konu daha. Tüm bu sorunlar kesin statü konusuyla ilintili. Yerleşke sorunu tersine çevrilebilir. Diğer konular ise biraz daha karışık. İşte bu yüzden Filistinliler çok iyi bildikleri bu temel sorunlara girmekten kaçınıyorlar. Yerleşke konusuna geri dönelim. Bir başka şeyi hatırlatmama izin verin. Bu İsrail hükümeti 1967’den beri inşaatları askıya aldığını açıklayan ilk yönetim oldu. Ve bu Netanyahu’nun hükümetiydi.

euronews:
“Filistinliler için oluşacak sonuçlardan bahsettiniz. Bununla ne demek istiyorsunuz?”

David Walzer:
“Hayır detaylara giremem. Benim açımdan çok akıllıca olmaz. Daha önce de söylendiği gibi Filistinlilerin attığı bu adım tek taraflı atılmış bir adımdır. Bu, aramızdaki gözardı edilemez antlaşmaların ihlali olacaktır. Fakat bu konuya daha çok girmek istemiyorum.”

euronews:
“Filistin yönetiminin fonlarını kesebilirsiniz.”

David Walzer:
“Bu konuda daha fazla açıklama yapmayacağım.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

BM İnsan Hakları Konseyi, İsrail'e silah satışının durdurulması çağrısında bulundu

BM Raporu: İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırısında soykırım suçu iddiası

BM: Hamas'ın 7 Ekim saldırısında cinsel şiddet uygulandığına inanmak için 'makul gerekçeler' var