Mısır'da güvenlik güçlerinin zorlu eğitimi

Mısır'da güvenlik güçlerinin zorlu eğitimi
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
REKLAM

Mısır’da Merkezi Güvenlik Kuvvetleri (CSF) ocak ve haziran ayındaki ayaklanmalar sırasında protestoculara olan tutumu nedeniyle hem Mısır halkı hem de uluslararası insan hakları örgütleri tarafından oldukça eleştirildi.

Müslüman Kardeşler ve birçok uluslararası insan hakları örgütü Rabiatul Adeviyye Meydanı’nda işlenen katliamdan ve ülke genelinde “Gazap (Öfke) Cuması” adı altında gösterilerde ölen kişilerden Merkezi Güvenlik Kuvvetleri’ni sorumlu tutuyor. Güvenlik kuvvetleri ise suçlamaları reddediyor hatta meydan okuyor.

Merkezi Güvenlik Kuvvetleri Başkanlığı, askeri eğitim kamplarından birinin kapısını euronews’e açtı. Bu kampta askeri eğitimim yanı sıra polislerle özellikle oturma eylemleri sırasında izlemeleri gereken yol öğretiliyor. Bu sırada Birleşmiş Milletler
temsilcileri de polislerin çalışmalarında uluslararası standartları uygulayıp uygulamadığını denetliyor.

Mısır güvenlik güçleri sadece ülke içinde değil ülke sınırları dışında da faaliyet gösteriyor. Ağırlıklı olarak üzerinde durdukları eğitim alanları ise bombalı saldırılar, askeri barikatlarda silahlı saldırı, hükümet ve güvenlik yetkililierine yapılacak olası suikast girişimleri. Güvenlik güçleri aldıkları eğitimle bu olaylarla başa çıkmasını öğreniyor.

Merkezi Güvenlik Kuvvetleri, özellikle eski lider Muhammed Mursi’nin devrildiği aykalanmalar sırasında kamu tesisleri ve tüm önemli binaları koruma adına görev yaptı.

euronews, Mısırlılar ve uluslararası insan hakları örgütleri tarafından oldukça eleştirilen Merkezi Güvenlik Kuvvetleri (CSF) Şefi Tümgeneral Eşref Abdullah ile görüştü. Abdullah, Mısır’da yaşanan katliamlar ile sorulara cevap vermekten çok Müslüman Kardeşleri suçlamakla yetindi.

euronews:
“Mısır Merkezi Güvenlik Kuvvetleri, özellikle Adeviyye ve Nahda meydanındaki olaylarda orantısız güç kullanmakla aynı zamanda yetersiz kalmakla suçlandı. Bu iddialara yanıtınız nedir?”

Tümgeneral Eşref Abdullah:
“Bunlar, Müslüman Kardeşler tarafından desteklenen yanlı medyanın yaydığı yanlış söylentiler. Oturma eylemleri sırasındaki bizim güçlerimizin gösterdiği başarı tüm dünya ülkeleri tarafından övgü ile karşılandı. Kimse olası bir hatadan dolayı bizi işaret etmedi. Her şey uluslararası standartlara uygundu. Çok kişi kaybetmiş olsak bile kimseyi öldürmedik ya da öldürmeye yeltenmedik. Bu iddialar asılsızdır. Kesinlikle kabul etmiyorum.”

euronews:
“Adeviyye ve Nahda meydanındaki olayların ardından bazı insan hakları örgütleri uluslararası soruşturma çağrısında bulundu. Eğer böyle bir soruşturma başlatılırsa siz işbirliği içinde olur musunuz?”

Tümgeneral Eşref Abdullah:
“Böyle bir soruşturma bu çağrının arkasında Müslüman Kardeşler olduğu sürece yapılmayacaktır. Bütün Avrupa ülkeleri ve hatta Amerika Birleşik Devletleri bile bu konuda bir imada bulunmadı. Bunu şimdi sizden duyuyorum. Neden Amerika Birleşik Devletleri Rabia’daki oturma eylemi sırasında ölen gazeteci hakkında şimdi konuşmaya karar verdi. Biz duymadık. Nerede öldürüldüler. İnsan hakları örgütleri gelip isyanları dağtımak için kullandığımız silahları görsünler. Amerika’dakilerin aynısı belki de daha iyisi. Ortalama bir Amerikalı polis tüfek taşır, biz taşımıyoruz. Yani, Amerika Birleşik Devletleri şimdi insan haklarından konuşur oldu. İnsan hakları Afganistan, Filistin, Libya, Tunus ya da Mısır’da yok muydu.

euronews:
“Rabia’daki insanları kim öldürdü. Acaba cami içinde ve meydanda gördüğümüz bu kişiler isyanın bastırılmaya çalışıldığı gün gün mü öldü. Peki caminin içindeki buz bloklar ne olacak? Neden cesetler adli tıpa gönderilmedi?”

Tümgeneral Eşref Abdullah:
“Mısır,insan haklarına riayet eder, aksi takdirde Birleşmiş Milletler’den ihraç olurdu. Hepiniz İman Camisi içindeki cesetleri gördünüz. Biz gömülmüş, kefene sarılmış cesetler bulduk. Sizce bizim öldürüp kefene sarmamız mümkün mü ? Nasıl olur.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Mısır'da seçimler: Mursi'yi devirerek Cumhurbaşkanı olan Sisi 2030'a kadar görevde kalabilir

Fransız polisi göçmen teknelerine karşı 'saldırgan' taktikler kullanıyor

BM: Mahsa Amini'nin ölümüne yol açan 'fiziksel şiddetten' İran sorumlu