Bocelli: "Benim için dünya üzerindeki en büyük otorite papadır"

Bocelli: "Benim için dünya üzerindeki en büyük otorite papadır"
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

“O, sesiyle kadın ya da erkek milyonlarca kişiyi adeta büyülüyor. Çok sayıda ödül sahibi olan sanatçının albümleri bugüne kadar yaklaşık 80 milyon

O, sesiyle kadın ya da erkek milyonlarca kişiyi adeta büyülüyor. Çok sayıda ödül sahibi olan sanatçının albümleri bugüne kadar yaklaşık 80 milyon satışa ulaştı. Dünya çapında yaptığı vakıf çalışmalarıyla da takdir topluyor.

Andrea Bocelli kimdir?

  • Andrea Bocelli 1958’de İtalya Toscana’da doğdu.
  • Çocukluğundan itibaren müziğe özellikle de operaya tutkuyla bağlandı.
  • Doğuştan zayıf olan görme yetisini 12 yaşında tümüyle kaybetti.
  • 1992’de dünyaca ünlü tenor Luciano Pavarotti tarafından keşfedildi. kısa sürede dünyanın en çok satan klasik müzik sanatçısı oldu.
  • Bocelli klasik ve pop müziği büyük bir başarıyla buluşturmasıyla tanınıyor.
  • Andrea Bocelli Vakfı’yla fakirlikle mücadele ve bilimsel araştırmalara destek yolunda çalışmalar yürütmeye başladı.

Farklı tarzı sayesinde hem popüler müzik sevenler hem de klasik müzik tutkunları tarafından dinleniyor, beğeniliyor.

Ödüllerine bir yenisini eklemek için Davos’a gelen Andrea Bocelli Global Conversation programına konuk oldu

İsabelle Kumar, euronews:

“Andrea Bocelli, Küresel Tartışmalar programında bizlerle beraber olduğunuz için teşekkürler. Hoş geldiniz. Burada insani yardım çalışmalarınızdan dolayı bir ödül aldınız. Ne dersiniz, dünyaya yaptığınız bu katkılar sizin için müzik çalışmalarınız kadar önemli mi?”

Andrea Bocelli:

“Biraz zor bir soru. Sonuçta her ikisi de birbiriyle bağlantılı. Benim için müzik, hayat boyu peşinden gittiğim bir tutku oldu. Müziğin haz ve huzur verdiğinden emin olduğum andan itibaren sürekli elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Arkadaşlarım gibi daha iyi bir dünya için emek veriyorum. Onlar da kendi yaptıklarından emin hareket ediyor. Yani bu iki faaliyet aslında birbirini tamamlıyor.

euronews:
“Tutkudan bahsettiniz. Şu an önünüzde sizi heyecanlandıracak bir proje var mı?

Bocelli:

“Normalde içinde bulunduğum her proje bende aynı şekilde heyecan uyandırır. Vakfımızı kurduğumuz günden itibaren, yıllardır, iki ana amacımız oldu. Birincisi engelli insanların daha rahat hareket etmelerini sağlamak ve ikincisi de teknoloji geliştirmek. Özellikle görme engellilerin hayatlarını kolaylaştıracak projeler üzerinde çalışıyoruz. Birçoğu şehirlerde yalnız yaşıyor ve dışarı çıktıklarında, alışveriş yaptıklarında, işe gittiklerinde onlarca sorunla karşılaşıyorlar. Eğer projemizi sonuçlandırırsak onlar için harika bir adım atacağız.”

euronews:
“Kesinlikle. İsterseniz zamanda biraz geriye, çocukluğunuza gidelim. Aileniz müzik dünyasından değildi. Peki size bu değerli kabiliyet nereden bahşedildi?

Bocelli:
“Bunlar sanki genetik şakalar. Babam her zaman bu alana kapalı idi. Müzik hakkında bir ön bilgiye sahip değildi. Annem ise biraz daha iyi sayılırdı. Açıkçası nasıl bir genetik bileşimin sonucu olarak bu tutku bende doğdu bilemiyorum. Sonuçta ilgimi çekti. Çocukluktan beri müzik beni hipnotize eder. Yani bunun için benim kaderimdi diyebiliriz.

euronews:
“Peki müzikte sizi neyin hipnotize ettiğini de hatırlıyor musunuz?

Bocelli:
“Evet dün gibi hatırlıyorum. Özellikle hasta olduğum dönemlerde ailem yatağımın bir köşesine teyp yerleştirir ve çalardı. O anlarda tam bir hayal dünyasının içine dalardım.

euronews:
“Şimdi Davos’tan bir soru geliyor. Sizinle görüşeceğimizi duyan dinleyicilerimiz, birçok soru gönderdi. Nicholas Andrew Gumulya’nın sorusu “müzikte size en çok kimin ilham verdiği”, ben buna ‘tüm hayatınızda’ şeklinde bir ekleme yapmak istiyorum.

Bocelli:
“Müzik açısından bakarsak özellikle vokal yönden beni en fazla etkileyen isim Franco Corelli olmuştur. Anconalı bu büyük İtalyan tenor her defasında bende heyecan uyandırdı. Onu dinlediğimde bunun bir aşk olduğunu düşündüm. Şu an kariyerimde geldiğim noktada en fazla emeği geçen kişidir.

Daha sonra tabii ki hayat boyunca değişik tecrübelerle karşılaşıyorsunuz. Çevrenizdeki insanlardan etkileniyorsunuz. Bazen sizin şarkı söyleme şeklinizi etkileyebiliyorlar. Sonuçta hepimiz bir tecrübenin, bir bilgi birikiminin sonucuyuz. Yani benim şarkı söyleme biçimim de hayat tecrübemden geliyor diyebilirim.”

euronews:
“Ayrıca pop müzik de yapıyorsunuz. Celine Dion ve Jennifer Lopez’le düetleriniz var. Pop müzikte operada olmayan ne var?

Bocelli:
“Pop müzikte bir çeşit hafiflik, neşe var diyebilirim. Belirli anlarda sizin ruh halinizi yüceltebiliyor. Amaç da bu zaten.

euronews:
“Müziğin ruhu yüceltmesinden söz açmışken, her konserde söylemekten çekinmediğiniz ve sizi dinleyen kitleyi hemen etkileyen bir beste var mı?

Bocelli:
“Puccini’nin operası Turandot’tan “Nessun dorma” ariasını söyleyebilirim. Buna benzer besteler insanların kalbine coşku veriyor.

euronews:
“Sosyal medya takipçilerimizden Petro Brics sizin en çok sevdiğiniz eseri soruyor?

Bocelli:
“Herhangi bir favorim yok. Tanrıya şükür müziği o kadar çok seviyorum ki hiç söylemediğim bir beste hoşuma gidebilir. Hemen onu etüd edip icra etmeye çalışıyorum.

euronews:
“Eğer şu an biriyle düet yapmak isteseniz bu kim olurdu?

Bocelli: “Güzel sesler her zaman hoşuma gitmiştir. Zamanımızın en güçlü sesleriyle beraber müzik icra ettiğim için kendimi şanslı sayıyorum. İlk defa Celine Dion ile şarkı söylediğimde yaşadığım heyecanı hatırlıyorum. Ve ayrıca diğerleri… Dünya nice güzel sesle dolu. Yani başka bir sanatçıyla sahneyi paylaşmak ve müzik yapmaktan büyük zevk duyarım.” euronews:
“Sizce tüm zamanların en güçlü sesi kime ait.”

Bocelli:
“Daha önce de dediğim gibi bana en çok ilham veren kişi Franco Corelli. Bunun yanı sıra geçtiğimiz asırda da çok güçlü sesler doğdu. Mesela Caruso, Beniamino Gigli, Mario del Monaco, Aureliano Pertile ve daha niceleri.”

euronews:
“Bayağı sakin biri olmanıza rağmen sahneye çıkmadan önce çok gergin görünüyorsunuz. Neden?”

Bocelli:
“Bilemiyorum. Sahne korkusu biraz da karakterle alakalı. Bunu aşmak için özel bir çaba harcamıyorum. Aynı zamanda performans göstereceğiniz konserle ve icra edeceğiniz müzikle alakalı olarak da değişen bir durum. Mesela operaya ve opera seyircisine karşı derin bir saygı duyuyorum. Bu nedenle her sahneye çıkışımda büyük bir sorumluluk hissediyorum. Çünkü önümde binlerce seyirci beni dinlemek için hem zamanlarını ayırıyor hem de para ödüyor. Bu demektir ki elimden gelenin en iyisini yapmak zorundayım. Her zaman.”

euronews:
“Ayrıca dünya çapında etkili olan bazı önemli isimlerin önünde de performans sergilediniz. Peki şu ana kadar sizi özellikle strese sokan bir konser oldu mu?”

Bocelli: “Açıkçası hayır. Eğer sahne korkunuz varsa her konser öncesi aynı duyguyu yaşarsınız. Hatta okul öncesi çocukların önünde bile. Her defasında aynı derecede sorumluluk altına giriyorsunuz. Tabii ki hayatta bazı özel zamanlar oluyor. Papa ile tanıştığım zaman ya da önemli liderlerin önünde performans sergilediğim konserleri örnek olarak verebilirim. Özellikle boksör Muhammed Ali ile tanışmamı hatırlıyorum. Benim için çok etkileyici ve duygusal bir andı. Sonuçta bizim zamanımızın en önemli kahramanı. Dünya şampiyonluğu unvanını kutsal bir amaç için kenara atan bir isim. Hasta olduğu dönemde bu güçlü adam beni evine davet etti. Günlerce süren sessizlikten sonra ‘benim için bir beste söyleyebilir misin’ ricasında bulundu. Benim için unutulmaz bir andı.” euronews:
“Papa’nın önünde de konser vermiş olmanız aynı şekilde etkileyici olmalı. Bu anı da bize anlatabilir misiniz?”

Bocelli:
“Şunu söyleyerek başlayayım. Kendimi bildim bileli dini hassasiyetlere sıkıca bağlı bir insanım. Dini hassasiyetten kastım ‘hayat nedir’ ve ‘hayatın anlamı nedir’ soruları etrafında şekillenen bir inanç. Bu soruların cevapları beni her zaman gökyüzüne bakmaya yönlendirdi. Bunun sonucu olarak “kutsal papa” benim için dünya üzerindeki en büyük otoritedir. Böyle bir sembolle buluştuğum anları kelimelerle açıklayamam.

Her Papa’nın kendisine has bir kişiliği var. II. Jean Paul’ün insancıllığını, sonra 16. Benedikt’in karizmasını unutamam. Herhalde en yakın zamanda olduğu için Papa Francis bende derin bir etki bıraktı. Gerçekten aziz bir şahsiyet. Kiliseden önce ona “aziz” unvanını atfetme sorumluluğunu üstlenmekte bir beis görmem.”

euronews:
“Sosyal medyadan gelen bir başka soruya geçelim. @moyawamaubane isimli takipçimiz “eğer bu kadar güçlü bir sese sahip olmasaydınız ne yapardınız” şeklinde bir soru yöneltmiş.

Bocelli:
“Keşkeli hikayeler yazmak hiç de kolay değil. Ben hukuk okudum. Doğduğum şehir Pisa’da eğitim gördüm. Herhalde orada avukatlık yapardım. Muhtemelen bu şekilde olurdu.”

euronews:
“Hayatınızı tarif edecek 3 kelime söyleyebilir misiniz?”

Bocelli:
“Bunu söylemek kolay değil. Bir şeyi tek kelimeyle anlatmak her zaman zordur. Hayatım için her yönüyle ‘olağanüstü’ diyebilirim. ‘Huzurlu’ oldum.Her zaman da kendimi ‘şanslı’ saydım. Çünkü hep herkesin istediği bir şeye sahip oldum, yani etrafınızda olanların yakın ilgisine ve sevgisine.”

euronews:
“Ayrıca Duchess Torera isimli takipçimizden gelen bir soru: Pişmanlıklarınız var mı ve gençlere verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?”

Bocelli:
“Bir şeyler yapmak isteyen herkesin karşılaştığı gibi zorluklarım oldu. Çünkü bir eser ortaya koymak emek ister, kendini adamayı, çaba sarf etmeyi gerektirir ve sonuçta da büyük bir mutluluk verir.

Kişisel olarak yaşadığım en büyük sıkıntı müzik endüstrisi yöneticilerini ikna etmek oldu. Sadece onlar da değil. Bugün benim gibi sese sahip sanatçıların icra edebileceği opera için bir yer var. Ben rock müzik çağını, sonra soul ve pop müzik çağını yaşadım. Asıl bunlar gazetelerin sayfasını süslerken ben, klasik müziğin çağımızda bir yeri olduğunu kanıtlamaya çalıştım. Bu yerin her zaman da var olacağından eminim.”

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Müziğin gücüyle suç bataklığından kurtulup orkestra kuran Angolalı gençlerin hikayesi

Kiev Klasik Senfoni Orkestrası'ndan ünlü Maidan Meydanı'nda Zelenskiy'e destek konseri

Dresden Senfoni Orkestrası'ndan sosyal mesafeli çatı konseri