İngiltere’de 7 Mayıs’ta yapılacak genel seçimler öncesinde en fazla tartışılan konulardan biri de ülkedeki eğitim sistemi. Görevdeki hükümetin bu
REKLAMİngiltere’de 7 Mayıs’ta yapılacak genel seçimler öncesinde en fazla tartışılan konulardan biri de ülkedeki eğitim sistemi.
Görevdeki hükümetin bu alandaki en iddialı hamlesi, Bağımsız Okullar Projesi. Devletin kaynak aktardığı, ancak devletten bağımsız yönetilen okullar, eğitim dünyasında dikkat çekiyor. Öte yandan devlet okullarındaki öğretmenlerin son yıllarda memnuniyetsizliklerinin arttığı gözleniyor. Learning World’de bu haftanın konusu, İngiliz eğitim sistemindeki klasik ve yenilikçi yaklaşım.
Canary Wharf Koleji, açılan ilk bağımsız okullardan biri. Londra’nın yoksul bölgelerinden Tower Hamlets semtindeki okulda sınıflar 20 kişiyi geçmiyor. Diğer okullardan farkı, programında farklı bir dil eğitimi ile fiziksel aktivitelerin yer alması,günlük eğitim süresinin daha uzun olması.
Victoria isminde bir veli, ders programındaki yeniliklerden memnun olduklarını, bu okula devam eden 4 yaşındaki kızının Fransızca konuşmayı, okumayı öğrendiğini ayrıca Çince şarkılar da söyleyebildiğini belirtiyor.
Şu anda İngiltere’de açılmış veya açılmak üzere olan bağımsız okul sayısı 400. Alternatif Okullar Ağı isimli osyal yardım kuruluşu bu okulların kurulmasını destekliyor.
Bağımsız okullarda müdürler, yetenekli öğretmenleri kendileri seçebiliyor
Mike Crowhurst, Alternatif Okullar Ağı: “Bu okullar devletten, her öğrenci için, diğer okullarla aynı miktarda ödenek alıyor. Farkı, harcamalarının tamamen devletin kontrolünde olması. Çünkü kaynak doğrudan merkezi hükümetten geliyor. Diğer okullardaki gibi yerel yönetimlerden kaynak almıyorlar.”
Canary Wharf Koleji’nin kurucusu Sarah Counter yerel idarenin de kontrol uyguladığı klasik devlet okullarında amaçladığı eğitim standardını tutturamadığını söylüyor:
“Bence böyle bir okul açmanın zor tarafı, yerleşik paradigmaların dışında düşünen insanlarla çalışabilmek. Ve bu, geleneksel kalıplarla yüzleştiğinizde, gerçekten zorlu bir mücadeleye dönüşebiliyor.”
Bağımsız okullar okul müdürlerine de özgürlükçü bir ortam sunuyor. Daha rahat hareket etme imkanı veriyor. Ödenekleri kullanma konusunda elleri daha rahat ve istedikleri yetenekteki öğretmenlerle çalışabiliyor, kadrolarını kendileri seçebiliyorlar.
Mike Crowhurst, Alternatif Okullar Ağı: “Bağımsız bir okul açabilmek için hükümete 100 sayfalık bir dosya sunmanız gerek. Eğitim planlarınızı, okul yönetimi ve finansal planlarınızla ilgili detayları yazmalısınız. Okul için söz konusu bölgedeki velilerin desteğini aldığınızı da göstermek zorundasınız. Çünkü ailelerin, semtlerinde bu tür bir okul açılmasına dair kesin talebi olduğunu kanıtlamadan okul açılamıyor.
Pek çok politikacı okullara öğrencilerin inançlarına göre seçilmesine karşı çıkıyor. Ama Sarah Counter’ın vizyonunda Hristiyanlık inancı temelli bir müfredat uygulamak önemli. Öğrencilerinin yarısı Hristiyan ailelerin çocuklarından oluşuyor. Diğer yarısı da bölgedeki herkese açık.
Sarah Counter:“Okulumuz çok popüler olduğu için yıllık mevcudun, ilkokulda 6, ortaokulda 5 katı fazla talep alıyoruz. Bu da bizi Tower Hamlets bölgesindeki en gözde okul yapıyor. Biz gerçekten de ailelerin çocukları ile ilgili arzularına yanıt veriyoruz.
Öğretmenler devlet okullarında çalışmak istemiyor
İngiltere’de çok farklı türde okullar açılmasına rağmen öğretmenlerin devlet okullarından ayrılmayı tercih etmeleri ciddi bir endişe konusu.
İngiltere’nin çok fazla öğretmene ihtiyacı olmasına rağmen mesleğe başlamanın prosedürleri bir hayli zorlu. Bir öğretmenin iş günü, öğrencilerin sınıfa gelmelerinden çok önce başlıyor.
31 yaşındaki Jeremy bu rutini sevenlerden. Memuriyete 3 yıl önce başlamış ve bir daha da arkasına bakmamış:
“Mesleğe başladığım ilk gün, iki günlük sınıf deneyimim vardı. Sandalyeme oturdum ve her biri 14 yaşındaki 30 öğrencimi beklemeye başladım. Hayatımda hiç o kadar ürktüğümü hatırlamıyorum, gerçekten. Ama çok şanslıydım. Okulumda harika bir eğitim programı vardı. Çoğu okulda bu yoktur.”
Nisan ayında bir öğretmenler sendikasının yayınladığı araştırma, yeni mezun öğretmenlerin yüzde 40’ının ilk görev yılının ardından mesleğe devam etmediklerini ortaya çıkardı.
REKLAMSaraid isimli bir diğer öğretmen Jeremy kadar iyimser değil: “Öğretmenler zor koşullarda çalışıyor. Çok büyük baskı altındalar. Her gün, gece saat 10’a, 11’e kadar mesai yapılan bir okulda çalışmıştım. Genç öğretmenler, çalışacak okul bulabilirler ancak buna uzun süre devam edebileceklerini söylemek mümkün değil.”
Devlet okullarındaki sınav odaklı sistem kabul edilemez
Emma ise bir devlet okulunda 3 yıl çalıştıktan sona yurtdışına yerleşmeye karar vermiş, şimdi bir uluslararası okulda çalışıyor:
“Devlet okulundan çok farklı. İngiltere’deki son zamanlarımda daha sık hasta olmaya başlamıştım. Eğer psikolojik olarak iyi değilseniz vücudunuz da sizi artık daha fazla aynı şeyi yapmamanız konusunda uyarmaya çalışıyor.”
Daniel, devlet okulunda öğretmenlik yapmayı bıraktıktan sonra özel ders vermeye başlamış. Öğrencileri üniversite sınavlarına hazırlıyor. Ayrıca okullara, yeni müfredata hazırlanmalarında danışmanlık hizmeti veren bir girişimi var. Daniel de devlet okullarından umutsuz, sistemi şu sözlerle eleştiriyor:
REKLAM“Öğretmenlik tecrübemde en fazla kabul edilemez olanı öğrencileri sınavları geçmeye odaklayan sistemdi. Eğitim dünyasındaki bazı zorunlulukları anlayabilirim. Fakat, bence geleceğin okulları kesin bir ön kabule sahip olmalı, öğretmenliğin evrensel bir özü olmalı.
Muhafazakar ve İşçi Partili öğrenciler okuldaki siyasi kampanyada tartıştı
İngiltere seçimlerine çok az bir zaman kala okullarda da heyecan gözlenebiliyor. Öğrenciler arasında yapılan bir siyasi yoklama, kamuoyunda konuşulanlardan farklı bir seçim aritmetiği çıkarır mı? Bir okulda bu denendi.
Londra’da bir okulda siyaset tartışılıyor. 17-18 yaşlarındaki öğrenciler, siyasi partileri oylayarak yaklaşan seçimin eğlenceli bir provasını yapmayı deniyorlar. Öğrenciler, önce, bir hafta süreyle İngiltere’nin 6 siyasi partisinin temsil edildiği bir kampanya yürüttüler.
Öğretmenleri Martin, siyasi görüş sahibi olmaları ile politik faaliyete katılmaları arasındaki ilişkiyi kurmak istediği için okulda bunu denediğini söylüyor.
REKLAMÖğrencilerden Muhafazakar Parti temsilcisi Jessica, son konuşmaların ardından en fazla oyu alacaklarına ve bunun da partinin doğru yolda olduğunu göstereceğine inanıyor.
Kimberly ise İşçi Partisi adına bu kampanyaya katılan temsilcilerden. Son konuşmaların yapılacağı toplantıda özellikle Muhafazakarlarla büyük tartışmaların yaşanacağını söylüyor.
Moderatör, konu başlıklarını göçmen sorunu, eğitim ve seçim yaşının 16’ya düşürülmesi olarak açıklıyor. İşçi Partisi ile birlikte Muhafazakarlar, Liberal Demokratlar, Yeşiller ve Bağımsızlık Partisi de kampanyaya katılıyor.
Öğrencilerin siyasete katılması demokrasinin çıkarına
Liberal Demokrat Parti temsilcisi Eshter, Muhafazakarları güvenilmez bulurken İşçi Partisi’nin ise aşırı harcamalarla borçlanmayı artıracağını ve ekonomiyi riske atacağını öngörüyor.
REKLAMİngiltere Bağımsızlık Partisi adına oturumda yer alan Vanessa, artık bu tartışmalardan çok yorulduğunu, sorun çözmek yerine söz dalaşını tercih edenlerden bıktığını ve herkesi de değişim için oy vermeye çağırdığını belirtiyor.
Ateşli tartışmaların ardından oylamayı kazanan İşçi Partisi temsilcisi oluyor.
Öğretmeleri Martin öğrencileri politik tartışmaya dahil etmenin çok doğru olduğu görüşünde:
“Öğrencileri çok coşkulu gördüm. Seçim yaşının 16’ya düşürülmesi konulu başlık, zaten okulda en fazla konuşulan konuydu. Şunu anladık, öğrencilerin politik yaşamla ilgilerini canlandırıp onları daha aktif kılmak gerek. Bu demokrasi için gerçekten olumlu.”
Peki, siz İngiltere’deki eğitim sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz. Dünyanın diğer ülkelerindeki eğitim uygulamalarıyla nasıl karşılaştırmak lazım? Görüşlerinizi sosyal medya sayfalarımızdan bize yazabilirsiniz.
REKLAM+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
FOR FACEBOOK
İngiltere’deki Bağımsız Okul projesi sizce olumlu mu? Neden? Bu konudaki yorumlarınızı bekliyoruz.