Yeşil bir gelecek için bugünden çareler

Yeşil bir gelecek için bugünden çareler
By Akif AltundasDenis Loctier
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Futuris'in bu bölümünde modern uçaklara alternatif daha çevreci hava araçlarını; şehirlerde rüzgar enerjisi kullanımını ve karbondioksit emisyonunun toprakta depolanmasını inceleyeceğiz.

Futuris’in bu bölümünde modern uçaklara alternatif daha çevreci hava araçlarını; şehirlerde rüzgar enerjisi kullanımını ve karbondioksit emisyonunun toprakta depolanmasını inceleyeceğiz.

Karbondioksit emisyonunun yeraltına gömülmesi

Denis Loctier, euronews:
“Küresel iklim değişikliğinin insanlığın en önemli sorunlarından bir olduğunu biliyoruz. Fakat atmosfere saldığımız yüksek miktarda karbondioksit nasıl engellenir? İzlanda’da bazı bilim insanları bu soruna çözüm arıyor.”

İzlanda, mevcut yeşil enerji kaynaklarından biri olan jeotermal enerjiyi büyük ölçüde kullanan bir ülke. Fakat yeraltı buharı da sonunda atmosfere yayılacak volkanik kökenli karbondioksit içeriyor.

Edda Sif Aradóttir, Rezervuar mühendisi, Reykjavik Enerji, CARBFIX Proje Koordinatörü:
“Jeotermal enerji santralleri çok fazla karbondioksit yaymaz. Örneğin, Hellisheiði [okunuşu:hedlis-heidi] santrali 300 megavat elektrik üretmek için atmosfere 40 bin ton karbondioksit yayar. Bu da aynı büyüklükte bir fosil yakıtla çalışan enerji santralinin yaydığının yüzde 3’üne denktir. Çok fazla emisyonumuz yok lakin yine de indirgemeye çalışıyoruz.”

Karbondioksit emisyonunun düşürülmesi için test edilen çözümler diğer sektörler tarafından da kullanılabiliyor. Karbondioksit ve diğer gazların atmosfere salınması yerine, muhafaza ediliyor. Sonra aynı buhardan gelen su ile karıştırılıyor ve toprağın derinliklerine pompalanıyor.

Magnus Arnarson, Kimya mühendisi, Mannvit:
“Buhar türbinden geçtiği zaman yoğunlaştırıcı kondansatöre gider ve suya dönüşür. Bu karbondioksitli suyu tekrardan yer altına pompalarız. Yani yeraltından geleni tekrar geldiği yere yollamış oluruz.”

Güç pompaları gazlı suyu dünya yüzeyinin 500 metre altına zerk ediyor. Bu da karbondioksidin atmosfere sızmamasını sağlıyor.

Edda Sif Aradóttir:
“Su içinde çözülmüş karbondioksidi yeraltına zerk ettiğimiz püskürtme sahasındayız. Temel olarak, su kolonlarını yeterince büyük bir derinlikte tutuyoruz. Kolonların basıncı, püskürtülen gazın daha üst seviyesinde olmalı ki su içinde yüksek derecede çözülme gerçekleşsin.”

İzlanda neredeyse tamamen bazalttan oluşmuş bir ülke. Volkanik kökenli bu gözenekli kaya yapısı karbondioksit yakalamada önemli bir rol oynuyor. Bazalt, karbondioksidi katı minerallere çeviren karbonlu su ile reaksiyona girebilen bir madde.

Ingvi Gunnarsson, Jeokimyacı, Reykjavik Enerji:
“Volkanik kayanın kimyasal içeriği nedeniyle karbondioksidin yeraltına geri yollanmasında çok faydalı. Bu içerikte yüksek miktarda kalsiyum, demir ve magnezyum bulunur. Bu iyonlar karbondioksidin toprak altında mineralize edilmesi için gereklidir.”

İzlanda Üniversitesi’nde yapılan deneyler bu metodun güvenilirliğini ispat etti. Bazaltik tozu kullanılarak yeraltı süreçlerini simüle eden bilim insanları karbondioksidin mineralleşme sürecini yaklaşık 5 yıl olarak tahmin etmişti.

Iwona Galeczka, Jeokimyacı, İzlanda Üniversitesi:
“Aynı tip modellemeyi büyük ölçekli enjeksiyonla yapanlar karbondioksidin karbon minerallerine dönüşmesinin bir kaç yılı alacağını söyledi. Fakat alanda yapılan çalışmalar bunun daha hızlı gerçekleşeceğini gösterdi. Umutlarımızın ötesindeki bu sonuç bizi çok mutlu etti. Böylece onu yeraltında tutabileceğiz. Bilim adamları için harika bir haber. Artık bu sayede çevre için bir şey yaptık diyebiliriz.”

Örnekler gösterdi ki karbondioksidin katı kalsite dönüşümü sadece bir yılda gerçekleşiyor. Umulandan 5 kat daha hızlı bir süreç.

Edda Sif Aradóttir:
“Çekirdekte beyaz noktaları görebilirsiniz. Çökeltileri olan kalsiyum karbonatlar bize karbondioksidin mineralleştiğini ve taşa dönüştüğünü gösteriyor. Onları böylece kalıcı olarak hareketsizleştirebilmiş oluyoruz.”

Peki bu metodun yan etkileri var mı? Yer altı sularını kirletir mi? Avrupa Araştırma Projesi’nde çalışan bilim insanları şu ana kadar bundan endişelenecek bir neden bulmadıklarını söylüyor.

Sandra Snæbjörnsdóttir, Jeokimya Doktora öğrencisi, İzlanda Üniversitesi:
“Suyun kirletilmediğine emin olmak için örnekler alıyoruz ve suda zararlı elementler oluşmuş mu inceliyoruz. Örneklerin hepsinde bu elementler temiz içilebilir sudaki sınır değerleriyle aynı çıktı.”

Geleceğin çevre dostu şehirleri

Denis Loctier, euronews:
“Yarının şehirleri giderek rüzgar enerjisi gibi alternatif enerji kaynaklarına dayalı olacak. Bugünün rüzgar panelleri çok gürültülü. Kuşlar için daha güvenli ve ürettikleri enerjinin son kullanıcısına daha yakın yerde olamazlar mı? Bunun bir çözümü var.”

Porto limanına yerleştirilen fütürist şekilli bir araç üzerinde güneş panellerini ve enerjisi için de küçük bir rüzgar türbinini kullanıyor.

Pedro Ruão, Malzeme mühendisi, CEO, Omniflow:
“Bir kanat gibi çalışıyor. Yatay rüzgar akışını dikeye yöneltip merkezi türbini döndürüyor ve güç üretiyor.”

Yüksek verimli güneş panelleri güneş ışığından her an enerji üretiyor ve yatay hareketli kanatlar rüzgar yönünden bağımsız olarak çalışıyor.

Pedro Ruão:
“Bu araçla, kömür ya da nükleer santrallerden gelen elektrik ağını kullanmadan kendi evinizin elektrik enerjisini üretebilirsiniz. Böylece sürdürülebilirliğe katkıda bulunursunuz.”

Avrupa Teknoloji Araştırma Projesi’nden destek almış bu araç çeşitli uygulamalar için pazarlanıyor. Şehirde elektrik şebekesinden bağımsız şekilde elektronik aletlerin güç kaynağını oluşturabilir.

João Pina, Telekom mühendisi, Drivetel:
“Günümüzde, elektrik şebeke ağı zemine kazılan çukurlardan geçirilen kablolarla oluşturulur. Bunun için uzun vakit alan izinler almak gerekir. Elektrik üretimi için bu çözüm daha hızlı ve kolay.”

Cihazın içine yerleşik piller, üretilen enerjiyi depoluyor. Çeşitli ilave bileşenler de belirli bir uygulamaya bağlı olarak ilave edilebiliyor.

Jorge Amaral, Elektrik mühendisi, Officelan:
“İçerideki boş alan her çeşit elektronik aracın yüklenmesine imkan sağlar. Böylece, örneğin, kırsal alanlarda kablosuz mobil internet bağlantısı sağlamak için antenler yerleştirebilirsiniz.”

Porto’da güneş batarken, bu teknolojinin parlak uygulamalarından biri belirginleşiyor. Akıllı LED aydınlatma otomatik olarak birikmiş enerjiyi kullanarak marinayı aydınlatıyor.

Pedro Ruão:
“Burada elimizde gösterici sistem var. Tek bir ünite büyük fark yaratmak için yeterli değil. Fakat yılda 15 megavat üretecek bu tür cihazlardan yüzlercesi olursa kente büyük katkısı olur.”

Zeplinin ger dönüşü

Denis Loctier, euronews:
“İngiltere’nin Bedford şehrinde modern uçaklara alternatif çevre dostu hava araçları üretilmeye başlandı. Bu devasa hava aracının üreticileri bunların çok yakında gürültülü ve çevreye zararlı uçakların yerini alıp hava taşımacılığının önemli bir unsuru olacağına inanıyor.”

Airlander adı verilen bu zeplin, verimliliği en üst seviyeye çıkarmak için uçak ve helikopter dahil bir çok havacılık teknolojilerinin bileşeninden üretilmiş.

Chris Daniels, Ortaklıklar ve İletişim Başkanı, Hybrid Air Vehicles:
“Havadan daha hafif bir element olan helyumla doldurulan gövdenin 38 bin metreküplük bir hacmi var. Havaya yükselmesini sağlayan etkenin yüzde 60’ı budur. Yüzde 40 ise kanatlarına ve aerodinamik bir şekle sahip olmasına bağlı. Bunlar araca ekstra verimlilik ve havada daha iyi kontrol edilmesini sağlar.”

Airlander’ın prototip versiyonuyla yapılan bu test uçuşu, aracın uçuş özelliklerinin iyi olduğunu gösterdi. Saatte sadece 150 km hız yapması çok hızlı olduğu anlamına gelmiyor. Fakat araç haftalarca güvenli şekilde havada kalabilir ve yere inmesi veya kalkması için havaalanına gerek yok.

Tom Grundy, Operasyon Direktörü ve Uzay mühendisi, Hybrid Air Vehicles:
“Ulaşımın imkansız olduğu yerlere veya doğal afet bölgelerine sevkiyatlar yapabiliriz. Biraz helikopter gibi ancak daha büyük ve etkili. Hidrojen değil Helyum kullanıyoruz. Helyum atıl, etkisiz bir gazdır. Patlamaz, ateş almaz. Alevi körüklemez. Bu araç havaya üç farklı etkenle kalkıyor. Helyumun havaya kaldırma etkisi, aerodinamikler ve vektör itici motorlar. Yani aracı güvenli şekilde idare etmek için bir çok unsur var.”

Airlander, 10 tonluk bir yükü taşıma kapasitesine sahip olacak. Sonraki sürümü ise kargo uçaklarıyla eş değer şekilde beş kat daha büyük kapasitede olacak. Fakat çok daha iyi yakıt verimliliği ile.

Rowan Geddes, Sevkiyat Mühendisi, Hybrid Air Vehicles:
“Uçakların bir saatte harcadığı yakıtı biz 21 günde harcıyoruz. Ayrıca 21 gün boyunca havada hiç durmadan uçabiliyoruz. Bu yüzden kullanılan yakıt miktarında çok önemli bir fark olduğu kesin.”

Mühendisler bu hibrid hava araçların, aciliyet gerekmeyen kargo sevkıyatları için çok popüler olacağını düşünüyor. Öte yandan, aracın uzun vadeli gözlem misyonları için en iyi seçim olacağını veya hatta gökyüzünde atmosferi çok kirletmeden lüks otel olarak hizmet verebileceğini umuyorlar.

Chris Daniels:
“Diğer uçakların emisyonlarının çeyreği kadarı emisyon üretiyoruz. Fakat gelecekte aracın yüzeyine güneş panelleri yerleştireceğiz ve oradan ürettiğimiz elektrik enerjisini kullanacağız. Böylece sıfır karbon emisyonuna ulaşılmış olacak. Bu da havacılığın neden olduğu emisyon sorunlarına devrim niteliğinde bir çözüm getirmiş olacak.”

İklim değişikliği mücadele etmesi zor bir mesele. Lakin yeni mühendislik çözümleri daha yeşil bir geleceğe ışık tutacağa benziyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Ölümcül yılan zehrinden şifa bulmak mümkün mü?

Motorlu araçların hayatımızı tehdit eden partiküller salmasına engel olunabilir mi?

Omega 3 ihtiyacını karşılamada devrim yaratacak besin kaynağı: Mikroalgler