İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılma kararı Birleşik Krallık'ın dağılma yolundaki ilk adımı mı?
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı Birleşik Krallık’ın dağılma yolundaki ilk adımı olarak yorumlanıyor.
Brexit kararının ardından ikinci kez bağımsızlık referandumuna gitmek isteyen İskoçya, bu kararı önce bölgesel parlamentoya ardından da Londra merkezi hükümetine onaylatmak zorunda.
Ancak dün İskoç mevkidaşı Nicolas Sturgeon ile bir araya gelen İngiltere Başbakanı Theresa May, Birleşik Krallık’ın Brexit sürecinde birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesinin önemine değindi.
May’in bu açıklamasının ardından Londra hükümetinin 2018 hatta 2019 öncesinde bu referanduma onay vermeyeceğine kesin gözüyle bakılıyor. 2014’ten bu yana görevde olan Sturgeon ise bağımsızlık konusunda kararlığını yitirmiyor. İskoçlar bu konuda parçalanmış olsa da bağımsızlık yanlıları parlamentodaki çoğunluklarından faydalanarak bağımsızlık yolundaki ilerleyişlerini sürdürmek istiyor.
İskoçlar 2014’teki referandumla yüzde 55,3 oyla İngiltere’den ayrılmayı reddetmişti. Ancak o dönem Brexit söz konusu değildi. İngilizlerin yüzde 52’si AB’den ayrılmak isterken, İskoçların yüzde 62’si kalmak istemişti.
Bu argümanı masaya yatıran bağımsızlık yanlıları ikinci bir referandum çağrısında bulundu, ancak durum sanıldığı kadar net değil:
Sturgeon’ın güçlü sayılabilecek ikinci bir argümanı daha bulunuyor: Bir ülkenin AB’ye üye olabilmesi için tüm üye ülkelerin onay vermesi gerekiyor. Birleşik Krallık AB’den çıkmak istemeseydi bu hususta veto kullanabilirdi. Brexit işlemleri tamamlandığında İskoçya’nın AB’ye üyelik müzakerelerinin yolu açılmış olacak.