Bir gezegen olarak Dünya

Bir gezegen olarak Dünya
By Jeremy Wilks
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Space’in bu bölümünde tüm insanlığa verilmiş olan hayati şeyleri daha yakından incelemek için İtalya’yı ziyaret ettik.

REKLAM

Space’in bu bölümünde tüm insanlığa verilmiş olan hayati şeyleri daha yakından incelemek için İtalya’yı ziyaret ettik. Güneş sistemimizdeki en büyük kayalık gezegen Dünya, gerçekten olağanüstü bir yer. Şimdi bir adım geriye çekilelim ve Dünya’ya bir gezegen olarak göz atalım.”

Güneşten 149.6 milyon kilometre uzaklıkta, 4.5 milyar yaşındaki dünyamız, hayatı destekleyen tek gezegen ve güneş sisteminde onun gibisi yok.

Josef Aschbacher, ESA Yeryüzü İncelemeleri Birim Başkanı: “Dünyamız kendine has özellikleri olan bir gezegen. Dünya yüzeyinin yüzde 70’i su ile kaplı. Zaman içinde hareket eden kara kitleleri var (plak tektoniği). Su buharı, oksijen ve azot bakımından zengin bir atmosfere sahibiz. Bu gezegende hayatın oluşması ve devam etmesi için gerekli her şey mevcut.”

Roma şehrinde, suyun gezegenimiz için ne kadar önemli olduğunu sürekli hatırlatan simgeler var.

Mars, Venüs’ün aksine, Dünya suyun üzerinde akması için doğru sıcaklık ve doğru atmosfer basıncına sahiptir.

Villa Medici, yeraltı su kaynakları için yapılmış ve Roma döneminden beri hala kullanılmakta olan su kemerleri.

Profesör Gabrielle Scarascıa-Mugnozza, Roma Üniversitesi La Sapienza: “İşte Aqua Başak su kemerindeyiz. M.Ö. 1. yüzyıldan beri Roma’ya su sağlayan en önemli su kemerinin bir bölümündeyiz.”

Dünya yüzeyinde akan su yaşam için vazgeçilmezdir ve gezegenimizin çok daha derinlerinde yeraltı jeolojisinde de hayati bir rol oynar.

Gabrielle Scarascıa-Mugnozza:
“Su, magmanın oluşumunda çok önemli bir madde olup, volkanik ya da metamorfik ya da sedimanter olmasına karşın kayaların oluşumunda kullanılan tüm süreçlerde önemli bir bileşeni oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu sebepten Dünyamızın evriminde suyun gerçekten önemli bir yeri olmuştur.”

Sonsuz şehir olarak nitelendirilen Roma’nın eski anıtları sanki hep oradaymış gibi görünüyor.

Çünkü Romalılar’ın kullandığı yapı malzemeleri bir zamanlar yer kabuğunun altında erimiş magmadan oluşan kayalar.

Profesör Gabrielle Scarascıa-Mugnozza:
“Roma, büyük ölçüde volkanik kayalardan inşa edilmiştir. Ünlü ‘yedi tepeler’ bu tür kayaların birleşiminden oluşmuştur. Bir aslanın yele rengine benzeyen renkleri sayesinde, özellikle buna ‘Tufo lionato’ denir.

Uygarlıklarımızı oluşturmada kullandığımız her şey ayaklarımızın altındaki Dünya’dan gelmektedir. Ve ona yakından bakıldığında, sadece üç temel maddenin hakim olduğu görülür.

Gabrielle Scarascıa-Mugnozza:
“Gezegenimiz çoğunlukla demir, silikatlar ve oksijenden oluşmuştur. Dünya’da bulduğumuz malzemelerin dörtte birini bunlar oluşturuyor.”

Gezegenimiz çapı 12.742 kilometre, Venüs’ten biraz daha büyük ve Mars’ın iki katı büyüklüğündedir.

Dünya hakkındaki bilgilerimizin çoğu henüz çok yeni. İtalyan Ulusal Enstitüsü’ndeki bu küreler 500 yıl önce Astrofizik için yapıldığında, Güneş‘in Dünya’nın çevresinde dönüp dönmediğini tartışan hala bazı kişiler vardı.

Nichi D’amıco: İtalyan Astrofizikçiler Enstitüsü Başkanı:
“Güneş sisteminin nasıl çalıştığına dair tüm kavrayışlar, bu nedenle genel olarak bir güneş sisteminin nasıl işlediği ile ilgili bilgiler oldukça eskidir. Galileo ve Newton’dan ve daha sonra diğerlerinden bahsediyoruz. Açıkçası bu bize tamamen farklı bir bakış açısı verdi. Antik çağlarda, Dünya’nın evrenin merkezinde olduğunu düşünüyorduk. Şimdi ise bunun yerine güneşin, bir galaksinin eteklerinde, gezegensel sistemin merkezinde olduğunu ve bunun da Evrenin uzak kısmında olduğunu düşünüyoruz. Bu durum bize nerede olduğumuz ve kim olduğumuz hakkında farklı bir vizyon kazandırdı.”

Uzay teknolojisi sayesinde kim olduğumuz ve nerede olduğumuz konusundaki vizyonumuz her geçen gün daha netleşiyor.

REKLAM

Şu anda Avrupa Uzay Ajansı ESA’nın 15 gözlem uydusu var. Elde edilen veriler, Roma yakınlarındaki bu merkezde toplanıyor.

Toprağın rutubetinden yer çekimine kadar her konuda küresel bir bakış açısı sunan bu merkezde kutupların erimesi dikkatle takip ediliyor.

Michael Rast, ESA, Yeryüzü Gözlem Bilim Stratejisi Başkanı: “Yer istasyon ağımızın yönetildiği odaya giriyoruz. Ve burada Kiruna, İsveç, güney İtalya’daki Matera ve şurada Norveç‘teki Svalbard’daki yer istasyonlarını görüyorsunuz. Kutuplar şu anda yılda yaklaşık 40 kilometre azalıyor. Muhtemelen bizi kutupsal bir değişime götürüyor. 700.000 yıldan uzun süredir böyle bir şey hiç olmamıştı. Kutuplarda durum önümüzdeki birkaç bin yıl içinde tersine dönebilir.”

Gezegenimizin en uzak alanları bile uzaydan daha önce eşi benzeri görülmemiş bir doğrulukta ölçülebiliyor.

2010 yılında fırlatılan Cryosat isimli uydu, küresel ısınmanın kutup bölgelerindeki etkisini göstermekte önemli rol oynadı.

REKLAM

Michael Rast: “Geçtiğimiz yıl kuzey kutup bölgesinde şimdiye kadar kaydedilen en sıcak yaz mevsimi yaşandı. Kutup buzullarını hızla kaybediyoruz. Şu anda Antarktika’da her yıl 125 kilometre küp buz eriyor. Bu erime Grönland’da üç kat daha fazla gerçekleşiyor.”

Dünya çok dinamik bir gezegen ve gördüğümüz pek çok değişiklik doğal döngülerin bir parçası.

Yine de insanlığın son 100 yıldır Dünya tabiatına olumsuz etki ettiği netleşti. Sera gazı emisyonlarımız iklimi değiştiriyor.

Josef Aschbacher, ESA Yeryüzü İncelemeleri Birim Başkanı: “Gezegenimizi kirlettik, bu bir gerçek. Sorulması gereken soru, problemin ne olduğunu en iyi şekilde nasıl anlayacağımız ve dünyayı tamamen yok etmemek için hasarı nasıl tamir edebileceğimizdir.”

Dünya gezegen olarak gelişmeye ve değişmeye devam edecek. Peki o gelecekte bizim oynayacağımız rol nasıl olacak?

REKLAM
Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Uzayın efsaneleri: NASA Uzay Mekiği ve Claude Nicollier

Fransız fizikçi, 'James Webb Teleskobu'ndan görüntü' diye 'sucuk' paylaştı

Elon Musk, uydu internet sistemi Starlink'i Ukrayna'da kullanıma açtı