Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

ABD, Avrupa'dan 800 askerini çekme kararı aldı

ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth
ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth ©  Copyright 2025 The Associated Press. All rights reserved
© Copyright 2025 The Associated Press. All rights reserved
By Shona Murray
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in Avrupa’nın doğu kanadından 800 askeri çekme kararı, uzmanlara göre zamansız bir adım ve ABD’nin Avrupa güvenliğinden uzaklaşmasını temsil ediyor.

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in Romanya’daki bir piyade tugayını geri çekme kararı, ABD yönetiminin Avrupa’dan asker çekmeye başladığı yönündeki korkuları yeniden alevlendirdi. Bu karar, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal savaşını sürdürdüğü bir dönemde geldi.

Çoğu Avrupalı müttefik, ABD’nin Çin’in artan etkisine karşı koymak amacıyla Asya’ya yöneleceğini anlıyor olsa da uzmanlar, ani ve koordinasyonsuz bir geri çekilmenin Avrupa güvenliğini zayıflatabileceği ve Rusya’yı cesaretlendirebileceği uyarısında bulunuyor. Avrupa ülkeleri ise Soğuk Savaş’tan bu yana görülmemiş bir hızla yeniden silahlanıyor.

ABD 29 Ekim’de yaptığı açıklamayla, ağırlıklı olarak Romanya’da konuşlu bir piyade tugayının Kentucky’deki ana üssüne geri döneceğini bildirdi. Yaklaşık 800 askerin yerleri doldurulmayacak.

ABD’nin eski Ukrayna Özel Temsilcisi Kurt Volker, Euronews’e yaptığı açıklamada, bu kararın “ABD’nin şu anda Putin’e göndermesi gereken doğru mesaj olmadığını” ifade etti.

Volker, “Beyaz Saray’ın da bunu istediğini sanmıyorum; bu karar iyi koordine edilmemiş gibi görünüyor,” dedi.

Volker, bunun “Pentagon’un yine başına buyruk davrandığı bir olay olabileceğini” belirtti.

“Pentagon bazen Beyaz Saray’ı bilgilendirmeden karar alıyor, ardından geri adım atmak zorunda kalıyorlar,” diye ekledi.

Volker, Savunma Bakanı Hegseth’in daha önce Ukrayna’ya hava savunma sistemleri tedarikini iptal etmesini de buna örnek gösterdi. O karar da hem Beyaz Saray’ı hem de Kiev’i hazırlıksız yakalamıştı.

Buna karşılık, Beyaz Saray’dan bir yetkili Euronews’e yaptığı açıklamada, “kararla ilgili gerekli tüm tarafların bilgilendirildiğini” söyledi.

Yetkili, “Bu karar, Avrupalı ülkelerin Başkan Trump’ın çağrısına uyarak savunma harcamalarını artırdığı, kuvvet yapısını güçlendirdiği ve bölgenin korunmasında daha fazla sorumluluk üstlendiği bir dönemde alındı,” ifadelerini kullandı.

NATO ülkeleri, Trump yönetiminin uzun süredir duyurduğu öncelik değişikliğine paralel olarak ABD’nin Avrupa topraklarındaki asker sayısını önemli ölçüde azaltmasına hazırlıklıydı. Trump yönetimi, stratejik odağını Batı Yarımküre ve Güney Çin Denizi gibi bölgelere kaydıracağını açıkça ifade etmişti.

Bu doğrultuda Avrupa’daki NATO ülkeleri ile Kanada, Avrupa güvenliğinin yükünü —Ukrayna’ya askeri desteğin finansmanı da dahil olmak üzere— üstlenmeyi kabul etti.

Ancak ABD’nin ani, koordinasyonsuz ve kapsamlı bir asker çekme kararıyla Avrupa’nın doğu sınırını savunmasız bırakma ihtimali, hala Washington’un müttefikleri arasında endişe yaratıyor.

Volker, Hegseth’in son hamlesinin, ABD ile Rusya arasındaki gerilimin sürdüğü ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’daki savaşı bitirmek için ciddi müzakerelere yanaşmadığı bir dönemde “erken alınmış bir karar” olduğunu söyledi.

ABD Başkanı Donald Trump kısa süre önce barış görüşmelerini canlandırmak amacıyla Putin’le Budapeşte’de görüşmeyi kabul etmişti, ancak Kremlin’in Ukrayna konusunda katı taleplerinden geri adım atmaması nedeniyle bu plan iptal edildi.

Volker, 800 askerin çekilmesinin toplam 80-90 bin civarındaki ABD askeri varlığı içinde küçük bir sayı olduğunu, ancak kararın “ABD’nin Avrupa güvenliği konusundaki niyetlerine dair politik bir mesaj taşıdığını” belirtti.

Trump’ın ilk döneminde Ukrayna özel temsilcisi ve George W. Bush döneminde NATO nezdindeki ABD Büyükelçisi olarak görev yapan Volker, bu dönemde asker çekmenin “askeri açıdan mantıklı bir temeli olmadığını” söyledi.

“Bu açıklama, Avrupalıların savunmaya ne kadar hızlı yatırım yapabileceği veya kıtanın güvenlik yükünü ne ölçüde paylaşabileceği gibi faktörleri dikkate almış görünmüyor,” dedi.

“Zamanlama çok önemli. Hangi bölgelerden asker çekileceği ve güç dağılımının nasıl olacağı iyi hesaplanmalı,” diye ekledi.

Volker, “ABD'nin şu anda Avrupa’daki asker sayısı son 30 yılın en yüksek seviyesinde,” diyerek, Obama döneminde bu sayının 30 binlere kadar düştüğünü hatırlattı.

Bu arada, Çin’e karşı sert tutumuyla tanınan Elbridge Colby’nin ABD Savunma Bakan Yardımcılığı görevine getirilmesi de Avrupa’daki geleceğe yönelik planlar hakkında soru işaretleri yarattı.

Colby, ABD’nin önceliklerini Çin’e ve Pekin’in olası Tayvan planlarına odaklayacak köklü bir değişimi uzun süredir savunuyor.

Ancak Volker, “Rusya şu anda acil bir tehdit,” diyerek uyardı.

“Çin, bizim müttefiklerimizle nasıl ilişki kurduğumuzu ve Rusya’ya nasıl tepki verdiğimizi yakından izliyor,” dedi.

“Çin tüm bunları izliyor,” diye ekledi.

“Şi Cinping, Rusya’ya yaklaşımımızı gözlemleyerek, NATO’nun ve ABD’nin otoriter rejimlere karşı birbirlerini ne kadar savunabileceklerini değerlendiriyor,” dedi.

Pentagon, ABD askerlerinin dünya genelindeki konuşlanma düzenini belirleyecek yeni bir küresel askeri konumlanma incelemesi yayımlamaya hazırlanıyor. Bu incelemenin tam tarihi bilinmiyor; muhtemelen 2026’nın başlarında açıklanacak. Ancak Avrupa’daki NATO başkentleri, Rusya’nın sürdürdüğü hibrit savaş ortamında, bu değerlendirmenin kendilerini savunmasız bırakmasından endişe ediyor.

Son haftalarda Rusya’ya ait olduğu düşünülen çok sayıda drone ve savaş uçağı, Polonya, Romanya ve Danimarka gibi ülkelerde NATO hava sahasını ihlal etti. Batılı başkentler, bu ihlallerin Putin’in NATO’nun birliğini test etmeye yönelik stratejisinin bir parçası olduğuna inanıyor.

Öte yandan ABD'nin eski NATO Büyükelçisi Ivo Daalder, ABD Başkanı’nın odak noktasını Batı Yarımküre’ye, özellikle Venezuela’ya çevirdiğini öne sürdü.

ABD, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’yu uyuşturucu kaçakçılığıyla uğraşan bir “narko-devlet”in lideri olmakla suçluyor. Trump yönetimi, Maduro rejimini ABD güvenliği için “yakın bir tehdit” olarak nitelendiriyor.

2009-2013 yıllarında ABD’nin NATO Büyükelçiliğini yapan Daalder, Trump yönetiminin “ABD dış politikasını tamamen yeniden yönlendirmeye” hazırlandığını düşünüyor.

“Dürüst olmak gerekirse, bu yönelim yalnızca Avrupa’dan değil, Orta Doğu ve Asya’dan da uzaklaşarak Amerika kıtasına ve Batı Yarımküre’ye doğru olacak,” dedi.

“Bu da Avrupa’nın giderek kendi başına kalacağı anlamına geliyor,” diye ekledi.

“Bugün ABD’nin Avrupa savunmasından geri çekilmesini izliyoruz,” dedi.

Daalder, “ABD şu anda Karayipler’de donanmasının yedide birini konuşlandırdı. Bu, 1962 Küba Füze Krizi’nden bu yana bölgede görülen en büyük askeri güç yığınağı,” ifadelerini kullandı.

ABD ordusu, son haftalarda Venezuela kara sularında çok sayıda tekneyi hedef alan yaklaşık bir düzine hava saldırısı düzenledi. Bu operasyonlarda onlarca kişi öldü. Washington yönetimi, bu saldırıların Venezuela merkezli Tren de Aragua adlı çeteyi hedef aldığını savunuyor.

Venezuela Devlet Başkanı Maduro, ABD’nin son askeri hareketlerini kınayarak Washington’un “kendisine karşı yeni ve bitmeyen bir savaş başlattığını” söyledi.

Daalder’e göre Avrupa’da uzun süredir, ABD’nin odağını Çin’e çevireceği varsayımı hakimdi.

“Trump, Çin’i askeri değil, ekonomik bir tehdit olarak görüyor; bu tehdidi de müzakereler yoluyla yönetmeye çalışıyor,” dedi.

ABD Başkanı, geçtiğimiz günlerde Japonya, Güney Kore, Malezya ve Çin’i kapsayan beş günlük Asya turunu tamamladı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ile yaptığı görüşmenin, son aylarda gerginleşen ticari ilişkileri geçici olarak yatıştırdığı görülüyor.

Daalder, “Trump, Asya gezisinden dönerken ekonomik durumu şimdilik istikrara kavuşturduğuna inanıyor,” dedi.

“Ve şimdi asıl yapmak istediğine, yani öncelikle Latin Amerika’ya —Venezuela ve Kolombiya’ya— odaklanmaya geri dönebilir” diye ekledi.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar