Zeytin Dalı Harekâtı uluslararası hukuka uygun mu?

Zeytin Dalı Harekâtı uluslararası hukuka uygun mu?
© 
By Euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Fransa'nın çağrısıyla acil olarak toplanacak olan BMGK, Türkiye’nin Afrin’deki PYD güçlerine karşı başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı'nın uluslararası hukuka uygunluğu konusunu gündeme getirdi.

REKLAM

Fransa'nın Türkiye tarafından Afrin'e yönelik başlatılan askeri harekatı görüşmek için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni acil toplantıya çağırması, Zeytin Dalı olarak adlandırılan operasyonun uluslararası hukuk açısından meşruiyetinin sorgulanmasına neden oldu.

Türk Silahlı Kuvvetleri sitesindeki ilgili açıklamalar, Afrin Operasyonu'nun BM Antlaşmasına uygun olduğu yönünde. ABD’nin San Fransisco şehrinde imzalanan ve 24 Ekim 1945’te yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51. maddesi, ülkelere kendi güvenliklerini korumak için meşru savunma hakkı veriyor. Fakat bu hakkın kullanılabilmesi için iki şart gerekiyor :

  • Ülkenin silahlı bir saldırıya hedef olması

  • Güvenlik Konseyi’ne meşru müdafa hakkını kullandığını bildirmesi

Güvenlik Konseyi'nin bilgilendirilmesi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bilgilendirilmesi konusunda Türkiye üzerine düşen görevi yapmış görünüyor. Amerikan Savunma Bakanı, yaptığı açıklamada Ankara'nın kendilerine karşı 'dürüst' olduğunu ifade etti.

Diğer yandan pazar günü Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian Twitter üzerinden yaptığı açıklamada** Güvenlik Konseyi’nin pazartesi günü acil olarak toplanacağını belirtti**.

Her ne kadar Türkiye'nin bir karar çıkana kadar meşru müdafaa hakkı bulunsa da, BM Antlaşması'nın 51. Maddesine göre, Güvenlik Konseyi'nin alacağı karar Türkiye’yi bağlıyor. Bu bağlamda Konsey Türkiye'den operasyonu devam ettirmesine izin verebileceği gibi, operasyonun sonlandırılmasını da talep edebilir.

Suriye'de silahlı güçlerin kontrol ettiği bölgelerFoto: AA

Silahlı saldırıya hedef olunması

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, silahlı saldırının tanımını 3314 sayılı kararıyla açıklıyor:

“Bir Devletin silahlı kuvvetlerinin diğer bir devleti istila etmesi veya ona hücum etmesi veya ne kadar geçici olursa olsun, böyle bir istiladan veya hücumdan ileri gelen herhangi bir askeri işgal veya kuvvet yoluyla başka bir Devletin ülkesinin veya bir bölümünün ilhaki”

Bunun silahlı saldırı kavramının tek tanımı olmadığını Kurul kabul ediyor. Bu sebeple, her ne kadar PYD bir devlet statüsüne sahip olmasa da silahlı güçleriyle Türkiye'ye saldırması durumunda, Türkiye'nin kendini savunma hakkı doğabiliyor. Fakat Türkiye'nin bir terör örgütü olarak tanımladığı PYD/YPG, tüm ülkeler tarafından bu şekilde değerlendirilmiyor.

Güvenlik Konseyi Suriye’deki krizle ilgili aldığı kararlarda ve özellikle TSK’nın açıklamalarında kullandığı 2170(2014) sayılı ve 2017(2014) sayılı kararlarda, Suriye’de var olan terörist tehditlerini ele alıyor ve bu unsurlara karşı alınması gereken önlemleri belirtiyor. Fakat, bu kararlarda açıkça terör örgütü olarak IŞİD, El Nusra ve El Kaide isimlendirilirken, PYD ve YPG’nin isimleri geçmiyor.

Bir diğer önemli nokta ise PYD'nin direkt olarak Türkiye'ye saldırmış olması şartı. Ankara, PKK saldırılarını bu örgütün Suriye'deki uzantısı olarak kabul ettiği PYD'ye mâl edebiliyor. Fakat, Amerika ve Rusya başta olmak üzere, birçok ülke PYD ile PKK arasında organik bağ olduğunu kabul etmiyor.

Bu sebeple BM Güvenlik Konseyi'nin pazartesi günü alacağı karar büyük önem arz ediyor. Konsey eğer PYD'nin PKK ile bağlı olmadığı kararına varırsa, Türkiye'nin müdahalesini uluslararası hukuka aykırı olarak değerlendirebilir.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Salih Müslim: Rusya her şeyi Türkiye'ye bıraktı

Üçüncü gününde Zeytin Dalı Harekâtı

Zeytin Dalı Harekatı'nda ilerleyiş sürüyor