İran yeni nükleer santral için Rusya ile görüşmelere başladı

İran Buşehr Nükleer Santrali
İran Buşehr Nükleer Santrali © Reuters
By Mustafa BagReuters AA
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

İran, 3 bin megavat elektrik üretebilen yeni bir nükleer enerji santrali kurmak için Rusya ile görüşmelere başladığını duyurdu

REKLAM

İran, 3 bin megavat elektrik üretebilen yeni bir nükleer enerji santrali kurmak için Rusya ile görüşmelere başladığını duyurdu.

Açıklamayı İran Enerji bakanı Reza Ardakanian yaptı.

Mevcut şartlarda 1000 megavat nükleer elektrik üretme kapasitesine sahip İran'da hali hazırda Buşehr kentindeki nükleer reaktör faal durumda.

Tahran ile Moskova, 2014 yılında ülke genelinde ilave sekiz nükleer santral daha inşa edilmesi için anlaşma imzalamıştı.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, mayıs ayında İran nükleer anlaşmasından çekildiğini açıkladı, ağustos ayında da İran'a yönelik yeni yaptırımlar uygulamaya başladı. 

İran ile yapılan nükleer anlaşma nedir?

ABD Başkanı Donald Trump'ın çekildiği İran ile yapılan nükleer anlaşma, son yıllarda diplomatik alanda en çok konuşulan ve müzakere edilen konulardan biri oldu.

En az 10 yıl boyunca İran'ın nükleer silah edinmesini engellemeyi amaçlayan anlaşma, buna karşılık Batılı güçlerin İran'a yönelik ekonomik yaptırımları kaldırmasını içeriyordu.

İran'ın nükleer enerjiyle ilgili faaliyetleri uluslararası camiayı uzun yıllardır meşgul eden konulardan biriydi.

Özellikle 2000'li yılların başından, "Kapsamlı Ortak Eylem Planı" adı verilen anlaşmanın imzalandığı 2015 yılına kadar İran'ın nükleer programına yönelik iddialar sürekli gündemde kaldı.

ABD ve İsrail başta olmak üzere bazı ülkeler, İran'ın nükleer silah üretme kapasitesine çok yaklaştığını ileri sürdü.

BM ile birçok ülke İran'ın nükleer programını kısıtlamak ve Tahran yönetimini caydırmak amacıyla ekonomik yaptırımlara başvurdu.

Yaptırımlardan etkilenen İran yönetimi ile P5+1 ülkeleri olarak adlandırılan BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ile Almanya'nın yanı sıra Avrupa Birliği arasında yaklaşık üç yıl süren müzakerelerden sonra Temmuz 2015'te anlaşmaya varıldı.

İran'a ilk yardım ABD'den

Aslında İran'ın nükleer programı, 1950'lerde ABD'nin yardımıyla başlayan çalışmalara dayanıyor.

1979'daki devrimden sonra da İran'ın nükleer güce yönelik ilgisi devam etti.

2000'li yılların ortalarında dönemin İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad sık sık ülkesinin nükleer enerji elde etme isteğini dile getirdi.

Ahmedinejad, 2006'da İran'ın nükleer enerjiye sahip ülkeler arasına resmen katıldığını duyurdu.

Bu yıllarda başta İsrail olmak üzere ABD gibi bazı ülkeler İran'ın nükleer silah elde etmek için çalışmalar yaptığını ileri sürdü.

Tahran yönetimi ise nükleer programın barışçıl olduğunu savundu.

REKLAM

Bu sırada başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler İran'a yönelik ekonomik yaptırımları sürdürdü.

Yıllar süren yaptırımlardan sonra İran ile Batılı güçler arasında müzakere yolları açıldı.

İsviçre'nin Cenevre kenti ile Avusturya'nın başkenti Viyana'da aralıklarla yaklaşık 20 ay devam eden son müzakere sürecinden sonra 14 Temmuz 2015'te anlaşmaya varıldığı açıklandı.

Anlaşmanın Ocak 2016'da yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı.

Anlaşma İran için neler getirdi?

Anlaşmanın İran tarafı için şartları ağırlıklı olarak nükleer programın sınırlandırılmasını içeriyor. İran'ın, Natanz ve Fordo adlı iki nükleer tesisinde U-235 adı verilen parçalanabilir izotopu, uranyum heksaflorid gazının verilerek ayrıştırıldığı santrifüjleri bulunuyor.

REKLAM

Dünyada, U-235'in yüzde 3 sıkıştırılmış halini içeren düşük düzeyli zenginleştirilmiş uranyum, nükleer reaktör yakıtı üretiminde kullanılırken, yüzde 90 düzeyinde zenginleştirilmiş uranyum nükleer silah yapımında kullanılıyor.

Anlaşmanın imzalandığı tarihte İran 20 bin santrifüje ve tonlarca uranyuma sahipti. Bunun birkaç ay içinde 8 ila 10 nükleer bomba yapmaya yeteceği belirtiliyordu.

Anlaşmayla santrifüj sayısı 2026'ya kadar 10 yıl boyunca 5 bin 60 ile sınırlandırıldı.

Ayrıca İran'ın uranyum stoku da yüzde 98 düşürülerek 300 kilograma geriletildi.

İran'ın bu miktarı 2031'e kadar geçmemesi şartı getirildi. İran ayrıca uranyum stokunun zenginleştirilme oranını yüzde 3,67'de tutmayı kabul etti.

REKLAM

Bu da sadece reaktör yakıtı üretiminde kullanılan zenginleştirilme oranıydı. Anlaşma yürürlüğe girene kadar İran'ın tonlarca uranyumu Rusya'ya taşındı ve santrifüj sayıları da azaldı.

Anlaşmadan önce İran, Arak kentindeki ağır su nükleer tesisi yapımını sürdürüyordu.

Reuters
İran'ın Arak kentindeki ağır su nükleer tesisiReuters

Bununla birlikte İran'ın karşısındaki ülkeler, ağır su reaktöründe harcanan nükleer yakıtın nükleer silah yapımında kullanılan plütonyum içermesi nedeniyle Arak'taki tesisin yok edilmesini istedi. Anlaşmayla İran, tesisin nükleer silah yapımında kullanılmayacak düzeyde plütonyum üretilmeyecek şekilde yeniden tasarlanmasını kabul etti.

İran'ın 2031'e kadar yeni ağır su reaktörü inşa etmesine de izin verilmemesi maddesi anlaşmada yer aldı.

Anlaşma, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının (UAEA) yetkililerine, İran'ın nükleer güç tesislerinde denetim yapma hakkı sağladı.

REKLAM

UAEA yetkilileri, anlaşma sayesinde santrifüjlerin üretimi, depolanması ve montajıyla ilgili tesislere erişim yetkisine sahip oldu.

Anlaşmayla İran'a yönelik yaptırımlar kalktı

Birleşmiş Milletler, ABD ve Avrupa Birliği, uzun yıllardır İran'ın uranyum zenginleştirmesinin önüne geçmek için Tahran yönetimini hedef alan yaptırımlar uyguladı.

Yaptırımların İran ekonomisine ciddi etkileri oldu. İran'ın sadece 2012 ile 2016 arasında 160 milyar dolarlık petrol gelirinden mahrum olduğu kaydedildi.

"Kapsamlı Ortak Eylem Planı" ile İran, uluslararası pazarlara yeniden petrol satmaya devam etme imkanı buldu.

Bunun yanında İran yönetimi, yurt dışındaki yaklaşık 100 milyar dolar değerinde dondurulmuş varlıklarına erişim hakkı kazandı.

REKLAM

Tahran, ayrıca ticaret için küresel finansal sistemi kullanabilme imkanı elde etti.

Böylece İran ekonomisinin içinde bulunduğu zor durumdan kurtulması için yollar açıldı.

Anlaşmanın ihlal edilmesi halinde ise İran'a yönelik yaptırımların 10 yıl için geri getirilmesi söz konusuydu. 10 yıllık sürenin 5 yıl daha uzatılması ihtimali de anlaşmada yer aldı.

Balistik füze teknolojisinin İran'a satışının 8 yıl boyunca devam etmesini içeren BM silah ambargosunun sürmesi de İran tarafından kabul gördü.

Trump'ın itirazları

ABD Başkanı Donald Trump, 2015'te başkanlık yarışına başladığında İran ile yapılan anlaşmaya itirazını sık sık dile getirdi.

REKLAM

Obama yönetiminin imzaladığı metne karşı çıkan Trump, Kasım 2016'daki başkanlık seçimi öncesi ve sonrasında atılan imzaları "dünyanın en kötü anlaşması" olarak niteledi.

Anlaşmanın diğer taraflarından Fransa ve Almanya gibi ülkelerin liderleri [Trump'ı anlaşmadan çekilmemesi için ikna etme](Nükleer anlaşmadan çekilen Trump'a Avrupalı müttefiklerinden tepki)ye çalıştı ancak başarılı olamadı.

Trump, İran'ı ABD'nin düşmanı olarak gördüğü, anlaşmanın İran'ın balistik füze denemelerini kapsamadığı, anlaşmanın bitiminden sonra İran'ın yeniden nükleer silah elde etme imkanına sahip olabileceği ve "aslında daha iyi bir anlaşma yapabileceği" gibi gerekçelerle "Kapsamlı Ortak Eylem Planı"na karşı çıktı.

Trump son olarak ülkesini İran'la yapılan nükleer anlaşmadan çekti ve askıya alınan ekonomik yaptırımların en güçlü şekilde yeniden hayata geçirilmesi talimatı verdi.

Bu haberler de ilginizi çekebilir

REKLAM

Erdoğan'dan Malazgirt mesajı: Ekonomimize saldırıda güvencemiz milletimizin azmi

BM uyardı: Venezuela 'Akdeniz'deki göçmen krizine' çok yakın

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Ruhani: Hayal bile edemeyeceğiniz silahlar geliştirdik, ordumuzun gücünü durduramazsınız

Fransa Cumhurbaşkanı Macron: 14 nükleer enerji santralini kapatacağız

Hamaney'den hükümete çağrı: Avrupa'dan ümidinizi kesin