12 kişi, 12 hikaye: Neden çocuk istemiyorlar?

12 kişi, 12 hikaye: Neden çocuk istemiyorlar?
© REUTERS/Yara Nardi
By Zehra Yildiz
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Çocuk sahibi olmak istemeyen 7 kadın ve 5 erkek ile görüştük. Neden çocuk sahibi olmak istemediklerini ve çevrelerinden nasıl tepkiler aldıklarını sorduk

REKLAM

Türkiye ve dünya genelinde çocuk sahibi olmak istemeyenlerin sayısı artıyor. Çocuk yapmak istemeyenlerin adları, cinsiyetleri, yaşları, meslekleri ve sosyal sınıfları değişiyor fakat hepsinin ortak bir yönü var; çocuklarının olmaması ve çocuk sahibi olmak istememeleri.

Gerekçeleri ve karşılaştıkları tepkiler değişiklik gösteren farklı profillerden 7 kadın ve 5 erkek ile euronews Türkçe olarak görüştük ve neden çocuk sahibi olmak istemediklerini ve çevrelerinden nasıl tepkiler aldıklarını sorduk.

Türkiye'de çocuk sahibi olmak istemeyenler

Özge 32 yaşında, editörlük yapıyor. Türkiye koşullarını ve dünya konjonktürünü göz önünde bulundurarak “Bu dünyaya çocuk getirmek istemiyorum” diyor. Bunun yanı sıra kişisel sebepleri de var Özge’nin. Mesela çocuk doğurmak ve yetiştirmek konusunda biyolojik ve toplumsal gerekçelerle erkek ve kadın arasında bir asimetri olduğunu ve bu asimetrik ilişkinin içinde yer almak istemediğini söylüyor. Özge ayrıca, çocuk doğumunun bedeninde yaratacağı deformasyonu, yeme ve içme alışkanlıklarını değiştirmeyi, geri dönülemez sorumluluklar almayı istemiyor. Şöyle ekliyor: “Annelik mitinden ve kutsalından hoşlanmıyorum. Zeki, güzel, seksi ya da sorumsuz, bencil, özgür, başarılı, başarısız gibi bizzat kendi varlığımla olacağım ya da olamayacağım sıfatların yerini toplumda mevcut olan annelik konseptiyle gelecek verili sıfatlarla değiştirmek istemiyorum.” Kendince birçok sebebi olduğunu söyleyen Özge, eşimin gözünde ‘sevgili’ olarak kalmak istiyorum diyor. Ona göre annelik konsepti saygı duyulası fakat aynı zamanda sevgililik içindeki sıfatlardan uzak.

Ahmet 40 yaşında, inşaat işçisi. Yeryüzünde çocukların özgürce yaşayamadıklarını ve bu dünyaya çocuk getirme gibi bir sorumluluğu alamayacağını söylüyor. Ahmet özellikle ataerkil sistemin kişinin kendi soyunun devamı gibi bir dayatmayı yarattığını düşünüyor. Ona göre soyun devam etmesi ve çocuk sevgisi çelişkili şeyler. Kapitalist sistemin maneviyattan yoksun bir insanlığı yarattığını, bu nedenle de böyle bir dünyaya doğacak çocuğu istemediğini ekliyor Ahmet.

Hanife 36 yaşında, öğretmen. Üniversitede öğrenciyken çocuk sahibi olmayı istediğini fakat daha sonra bunun, toplumun yarattığı “kadının görevi çocuk doğurmaktır” algısından dolayı olduğunu söylüyor.”Şimdi tekrar düşünüyorum da, böyle dünyaya çocuk getirmek doğacak bebeğime haksızlık olmaz mı?” diye devam ediyor Hanife. Kendi sorduğu soruyu kendisi cevaplayarak; “Olur, çok büyük haksızlık olur. İnsanlığın ve dünyanın gidişatını iyi görmüyorum, bu nedenle de çocuk sahibi olmak istemiyorum.” diyerek fikrini savunuyor. Fakat görüşmemizin sonlarına doğru, “İleride bu kararımı değiştirecek radikal değişiklikler olur mu hayatımda, bilmiyorum. [...] Türkiye’de değil de Finlandiya’da yaşasaydım belki çocuk sahibi olmayı düşünebilirdim” diyor.

Avrupalılar neden çocuk yapmak istemiyor?

Manu ve Murielle, Fransız çift. Murielle 57 yaşında ve şu an işsiz. Manu ise 32 yaşında ve su tesisatçısı. Çifte neden çocuk sahibi olmak istemediklerini sorduğumuzda benzer yanıtlar geliyor. Manu, “Çocuk yapma gibi bir isteğim yok” diyor ve ekliyor: Çocuk yapanlara neden çocuk yapıyorsunuz diye sorduğumda şimdiye kadar kimse bana mantıklı bir cevap veremedi. [...] Neden insanlar çocuk yapmak isterler? Neden insanlar bir tane çocukları varken ikincisini yaparlar, evlat edinmeyi bekleyen onca çocuk varken?” Manu’nun kız arkadaşı Murielle de erkek arkadaşı gibi çocuk sahibi olmayı hiç düşünmediğini ve istemediğini söylüyor. “40’lı yaşlarıma geldiğimde biyolojik olarak son şansım olduğunu düşündüğüm için çocuk isteme veya istememe sorusunu kendime çok sık soruyordum. Sonunda kararım çok netti, çünkü hayatım boyunca özgür olmak istiyorum.” diye ekliyor Murielle.

Ivan 48 yaşında ve Fransız bir zanaatkâr. “İnsanlar bana sürekli, ‘daha dur küçüksün, büyüyünce fikrini değiştirirsin’ dediler. ‘Şimdi böyle konuşuyorsun çünkü 7 yaşındasın. Bunu diyorsun çünkü 15 yaşındasın’ dediler. Ama hiçbir şey değişmedi, ben hala çocukluğumda karar verdiğim fikrin arkasındayım.” diye başlıyor söze Ivan. Fikrini değiştirme gibi bir ihtimalinin olmadığını çünkü vazektomi (erkeklerde yapılan doğum kontrol yöntemi) ameliyatı ile kendisini kısırlaştırdığını söylüyor. Bağımsız olmaya ve hayatını özgürce seçebilmeye düşkün olduğunu belirten Ivan, çocuk yapmamak için başka sebepler göstermem gerekirse televizyonu iki dakikalığına açalım ve dünyada olup bitenlere bakalım diyor. “Düşünsenize, bu dünyaya bir tane daha çocuk getirsem, ne kadar büyük bir kötülük yaparım ona. Televizyona iki dakika bile bakmak bana acı veriyor.” diye ekliyor Ivan. Çocuk istememe kararının ailesi ve arkadaşları tarafından çok eleştirilmediğini söyleyen Ivan, “Zannediyorum ki bunun sebebi erkek olmam, kadın olsaydım muhtemelen daha fazla eleştirilirdim. Toplumun 'çocuk yap baskısı' erkekler üzerinde nispeten daha az diyebilirim.” ile bitiriyor sözlerini.

“Çocuğu olmayan kadın yarımdır”

Angeles 48 yaşında ve İsviçre’de çocuklar üzerine uzmanlaşmış bir eğitmen. Meksika’da doğmuş büyümüş ve 20 yıl önce Avrupa’ya göç etmiş. Angeles, “Çocukluğumdan beri hiç çocuk sahibi olmayı istemedim. Ailemde çok kalabalıktık, kararımda bu da etkili olmuş olabilir.” diyor. Hayatı boyunca çocuk istememe kararına çevresinden tepkilerin geldiğini söylüyor; “Sen bir kadınsın nasıl çocuk istemezsin” gibi. İş yerinde, kadın nüfusunun erkeklere göre çok fazla olduğunu ve kendisinin çocuğu olmayan tek kadın olduğunu belirtiyor Angeles. İş arkadaşlarının, ailesinin ve çevresinin kendisine şöyle baktığını söylüyor: “Sen yarım bir kadınsın. Çocuğu olmayan kadın yarımdır. Hayatı ıskaladın. Sende bir şeyler eksik.” Angeles bu durumun erkekler açısından aynı olduğunu düşünmüyor ve şöyle ekliyor; “Yarım erkeksin denmiyor ama bize yarım kadınsın deme cesaretini gösterebiliyor toplum.”

Delphine 42 yaşında bir Fransız ve şu an çalışmıyor. “Kendimi hiçbir zaman bir çocuğa anne olarak hayal edemedim” diyor Delphine. Diğer doğum kontrol yöntemleri bedenine uygun olmadığı için kısırlaştırma ameliyatı olduğunu söylüyor ve “hamile kalmamanın tek yolu buydu” diye ekliyor. Çocuk istememe kararına çevresinden fazla eleştiri almadığına değinen Delphine, öte yandan birçok jinekoloğun tüplerini bağlatma kararına sert tepki verdiğini ve bu ameliyatı reddettiğini söylüyor. Doktorların yaşının o zamanlar çok genç olduğunu ve fikrini değiştireceğini savunarak cerrahi operasyonu yapmak istemediklerini söyleyen Delphine, zor da olsa sonunda bu ameliyatı kabul eden bir doktor bulduğunu belirtiyor.

Alex 23 yaşında ve atama bekleyen Fransız bir psikolog. Et tüketiminin ve genel anlamda aşırı tüketimin ekolojiye zarar verdiğini düşünen Alex, "Dünya nüfusu hızla artarken ve kaynaklar azalırken çocuk isteme gibi bir lüksüm yok" diyor. Alex’e göre gezegen için yapabileceğimiz en güzel jest, daha az çocuk yapmak ya da hiç yapmamak. “Çocuk istememem çevrem tarafından anlaşılamıyor” diyen Alex, daha fazla çocuk dünyaya getirmek yerine "halihazırda var olanları iyi yetiştirmeli ve onları ekoloji hakkında bilinçlendirmeliyiz" diyor.

“Eşcinsel olduğun için zaten çocuk yapamazsın”

Çocuk sahibi olmak istemeyen bazı LGBTİ bireyler ise benzer gerekçeleri paylaşsalar da yaşadıkları ve karşılaştıkları tepkiler farklı olabiliyor.

Juliette 39 yaşında bir Fransız. Göçmenlerle çalışan sosyal hizmet uzmanı. “Eşcinsel olduğum için insanlar bana ön yargılarla yaklaşıyor; ‘Zaten kadınlarla birlikte olduğun için nasıl çocuk yapabilirsin ki’ diye düşünüyorlar” diyor Juliette. Birçok kişinin erkekle cinsel ilişkiye girmeden de çocuk sahibi olabileceğini bilmediğini söyleyen Juliette, “Feminist bir anne tarafından yetiştirildim, o yüzden çok şanslıyım. Anlayışlı bir aile bütün bu ön yargıların üstesinden gelmenize yardımcı oluyor.” diye ekliyor.

Hippolyte 22 yaşında ve organik markette çalışan bir Fransız. Doğa aktivisti olduğunu belirten Hippolyte, ekolojik sebeplerden dolayı çocuk sahibi olmak istemiyor. “Yeryüzünde yaklaşık 7 buçuk milyar insan yaşıyor ve ürettiğimizden daha çok tüketiyoruz.” diyor. Şöyle ekliyor: “Üremek yaşadığımız toplumda bir norm haline gelmiş artık. Bunu istemememiz halinde ‘anormal’ olarak damgalanıyoruz.” Eşcinsel olduğu için bir kadını hamile bırakma ihtimalinin olmadığını söyleyen Hippolyte, sembolik olarak vazektomi yaptırmak istiyor. Onur Yürüyüşü’ne artık katılmıyor Hippolyte çünkü oradaki sloganların ‘aile kurumunun yeniden üretimi’ üzerine olduğunu düşünüyor. "‘Doğum-karşıtı’ (anti-natalist) bir insan olarak oradaki LGBTİ bireylerin taşıyıcı annelik gibi tıbbi yöntemlerle çocuk sahibi olma taleplerini paylaşmıyorum" diyor.

Deborah 33 yaşında ve muhasebeci. Zor bir çocukluk geçirdiğini söyleyen Fransız kadın, “Ebeveynlerimin yaptığı hataların aynısını çocuklarıma yapmaktan çok korkuyorum, sanırım bu bile tek başına çocuk yapmamaya yeter” diyor. Deborah ve kardeşi, iyi ebeveynler tarafından yetiştirilmediğini düşünüyor ve bu nedenle ikisi de çocuk istemiyor. Deborah ayrıca, bilim insanları tarafından da kanıtlanan acı ve travmaların nesilden nesile genlerle aktarılabileceğine inanıyor. “Bu konu üzerine çok okuma ve araştırma yaptım. Bu nedenle de yaşadığım acıları kendi çocuklarıma aktarmak istemedim. Sanırım bunu yapmam çocuklarım için adil olmazdı.” diyor. Çocukluğunda ne yaşadığını anlatmak istemiyor Deborah ve düzenli terapi gördüğünü söylüyor.

Bu haberler de ilginizi çekebilir

21'inci yüzyılın en büyük insani krizlerinden biri: Yemenli çocukların açlıkla sınavı

Kanye West ve Trump buluşmasında yaşanan 5 'gerçeküstü' an

Küresel ısınma biracıları da mağdur edecek

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Üç çocuk yapana ücretsiz arazi teşviki

Avrupa'da evlilik dışı doğan bebeklerin sayısı artıyor

Savaşın ortasında kalan Gazzeli hamile kadınlar: 'Burası cehennemden beter'