Video | Dünya Yaşlılar Günü: Türkiye'de 65 yaş üstü vatandaşların temel sorunları neler?

Video | Dünya Yaşlılar Günü: Türkiye'de 65 yaş üstü vatandaşların temel sorunları neler?
© AAÄ°BB Basın
By Defne Sarıöz
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

TÜİK verilerine göre Türkiye'de nüfus her geçen yıl yaşlanıyor. 65 yaş üstünü "yaşlı" kabul eden kurumun istatistiklerine göre bugün ülkede 7 milyon yaşlı yaşıyor. Peki sağlıklı yaşlanmayı mümkün kılan ve kolaylaştıran faktörleri neler? Yaşlı nüfusun temel sorunları nedir?

REKLAM

Bugün 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü. Birleşmiş Milletlerin (BM) 1990'da aldığı kararla, her yıl 1 Ekim'de, bireylerin yaşlı sağlığı konusunda bilinçlendirilmesi ile yaşlıların sağlık ve sosyal açıdan yaşam standartlarının yükseltilmesine dikkati çekmek için dünya çapında etkinlikler düzenleniyor. Dünyada 2050 yılına kadar her 6 kişiden birinin 65 yaş ve üzeri olacağı ve 80 yaş üzeri nüfusun 426 milyona yükseleceği öngörülüyor.

Türkiye'de nüfus gün geçtikçe yaşlanıyor. TÜİK 2018 verilerine göre ülkede yaşlı nüfus son beş yılda yüzde 16 arttı. 65 yaş üstünü "yaşlı" kabul eden kurumun istatistiklerine göre bugün Türkiye'de yaklaşık 7 milyon yaşlı yaşıyor. Bu kesimin iş gücüne katılımı ise yüzde 12.2.

Peki sağlıklı yaşlanmayı mümkün kılan ve kolaylaştıran faktörleri neler? Yaşlanma neden olumsuz bir kavram gibi algılanıyor? Yaşlı nüfusun temel sorunları nedir?

65+ Yaşlı Hakları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Gülüstü Salur'la konuştuk ve bir huzurevini ziyaret ederek burada kalan insanlarla görüştük.

Gülüstü Salur: Yaşlılık, diğer yaşam dönemlerinden farklı bir dönem değil

Salur'a göre, Türkiye'de ve dünyada yaşlıların genel sorunu yalnızlık. Yalnızlık, beraberinde çeşitli hastalıkları, bu da sosyal yaşamdan dışlanmayı beraberinde getiriyor. Yaşlılığın 65 yaşından 110 yaşına kadar da sürebileceğini vurgulayan Salur, yaşlılık döneminin "sonu bekler gibi" geçirilmemesi gerektiğini belirtiyor.

Yaşlı kadın nüfusunun, yaşlı erkek nüfusa oranla daha yüksek olmasına da dikkat çeken Salur, bu noktada özellikle yalnız yaşayan yaşlı kadınlar için ek toplumsal tedbirler alınması gerektiğini ve "kadınların yaşlılığa farklı biçimde hazırlanması gerektiğini" söylüyor.

Salur, yaşlılıkla ilgili toplumdaki olumsuz algı konusunda şunları söylüyor:

"Yaşlılıkla ilgili algı bozukluğu bence topluma yaygınlaşmadan önce insanların içsel olarak yaşlanmaya gösterdikleri direnç. Bunun yaşlanmakla, yaşlanmanın getirdiği değişimle, bazı kayıplarla fazla savaşmaktan kaynaklandığını düşünüyorum. Aslında bunu çözmenin de yolu yaşlılık döneminin sağlıklı olunduğu sürece diğer yaşam dönemlerinden çok farklı olmayan (...) bir yaşam dönemi olduğunu kabul etmekten geçiyor."

Salur'a göre kaliteli bir yaşlanmanın yolu basit yardımcı cihazlarla sağlıklı yaşlanmak ve bu dönemi rahat geçirmek mümkün. Ancak insanların, yaşlanıyor olduğu gerçeğini kabul etmemeleri neticesinde baston ya da işitme cihazına ihtiyaç duyduğu halde bu yardımcı cihazları reddetmesi, süreci güçleştiriyor. Bazı durumlarda ise kişi bunları kullanmaya ikna olduğunda geç kalınmış oluyor:

"Yıllar geçtikçe 65 hatta 75 yaşındaki insanlar küçük desteklerle ne kadar hayatın içinde kalacaklarını görecekler, hobilerine bazen çalışma hayatına, seyahatlere, o hep okuyamadıkları kitaplara, arkadaşlarına zaman ayırabildiklerini ve hayatlarını dolu dolu yaşadıklarını görecekler ve yaşlılıkla ilgili olumsuz algılar değişecek."

"En çok gençliğimi özlüyorum"

Peki huzurevleri sağlıklı yaşlanmanın neresinde duruyor? Euronews olarak ziyaret ettiğimiz bir huzurevinin sahibi Suat Öztürk, özellikle sağlık sorunları yaşayan ve 24 saat acil tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyabilecek kimseler için, huzurevlerinin adeta bir zorunluluk olduğunu söylüyor.

Ancak Öztürk'e göre İstanbul genelinde bulunan yaklaşık 150 adet kurumda verilen hizmetin kalitesi birbirinden bir hayli farklı. Kurum olarak örnek bir huzurevi olmaya çalıştıklarını ve konuklarıyla "kaliteli bir yaşantı sürmeyi hedeflediklerini" söyleyen Öztürk, sağlık sorunu olmadığı halde kentsel dönüşüm sürecinde evi yenilendiği için geçici olarak kurumlarına gelen ancak daha sonra kalmayı tercih eden pek çok konukları olduğunu belirtiyor.

Kuruma gelmeden önce ailesiyle birlikte yaşayan Ayla Hanım bulunduğu yerden çok memnun olduğunu söylüyor. Kaldığı yerin kendisini her anlamda mutlu ettiğini belirten Ayla Hanım, "En çok gençliğimi özlüyorum" diyor...

Görüntü editörü • Mert Can Yilmaz

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Türkiye'nin nüfus haritası: Yaşlı sayısı 5 yılda yüzde 22,5 arttı

Türkiye genç nüfus avantajını kaybediyor; doğurganlık hızı 'yenilenme düzeyi'nin altına düştü

Harekete duyarlı kameralar yaşlı nüfusun hizmetinde