ABD Kongresi 1915 Olayları ile ilgili 'soykırımdır' kararı aldı: Peki bundan sonra ne olacak?

Donald Trump
Donald Trump
By Sertaç Aktan
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button
Aşağıda yerleştirilen video haber linkini kopyalayın/yapıştırınCopy to clipboardCopied

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temsilciler Meclisi, 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanıyan tasarıyı kabul etmesinin ardından Kongre'nin üst kanadı olan Senato'da da tasarı oy birliğiyle kabul edildi. Peki şimdi ne olacak?

REKLAM

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temsilciler Meclisi, 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanıyan tasarıyı kabul etmesinin ardından Kongre'nin üst kanadı olan Senato'da da tasarı oy birliğiyle kabul edildi. Peki şimdi ne olacak ve karar ne anlama geliyor?

Kabul edilen karar bir 'yasa' hükmünde değil. ABD Temsilciler Meclisi ve Senato'nun bir konuda ne düşündüğünü gösteren bir karar ve Türkiye açısından bir bağlayıcılığı yok.

Konuyu görüştüğümüz Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) Başkanı Emekli Büyükelçi Alev Kıllıç ABD Kongresi'nin görüşlerini yansıtan bu kararın ABD başkanının masasına onay için gönderilmesinin zorunlu olmadığını ancak başkanın prensipte tüm kararları imzalama veya veto etme yetkisine sahip olduğunu belirterek kararla ilgili şunları söyledi:

Alev Kılıç

"Amerikan Kongresi Amerikan halkını temsil ettiğine göre alınan karar Amerikan halkının moral ve hissiyatını ortaya koyması açısından önemlidir ve bu şekilde kayda geçer. Ancak yasama tarafından alınan bu tür bir kararın yargı ve yürütme üzerinde bağlayıcılığı yoktur. Örneğin mahkeme bu karara dayanarak açılan bir dava hakkında hüküm bildirmez ya da yürütmenin başı olan başkanın bunu kabul etmesi ve 'soykırım' ifadesini kullanmak zorunda kalması söz konusu olmaz."

Hukuken bağlayıcı taraflarının bulunmadığını anlatan Kılıç, azil sürecinde olan ve Senato'nun desteğine ihtiyaç duyan Trump'ın bu kararla üzerindeki baskıların arttığının ise tartışılmaz olduğunu dile getirdi.

Yürütmenin bu konuda nasıl hareket edeceği önemli

Her 24 Nisan'da 'soykırım' ifadesini kullanması için ABD başkanlarının üzerinde baskı olduğunu hatırlatan Kılıç, bu kez tek farkın bu konuda Kongre'nin de pozisyonun resmileşmiş olması olduğunu belirtti ve "ABD-Türkiye ilişkileri açısından iş sonuçta yine ABD başkanının 24 Nisan'da ne diyeceğine bakıyor" dedi.

Hristiyanlara toptan soykırım iddiasından Ermeniler de memnun değil'

Karardaki Hristiyanlık vurgusuna dikkat çeken Kılıç, Kongre'nin 1915'ten 1923 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanan dönemi işaret etmesinin Ermeniler için problem yarattığını belirtiyor.

Kararda Ermenilere, Rumlara, Süryanilere, Kaldiyanlara, Asurilere, Aramyanlara, Maroniklere ve diğer Hristiyanlara karşı toptan bir kampanya yürütüldüğünün öne sürülmesinin Ermenilerin tezlerine yardımcı olmadığını ifade eden Kılıç, bu durumdan Ermenilerin de memnun olmadığını, onlar açısından da övünülecek bir karar ortaya çıkmadığını ileri sürdü ve "Ermeniler yanlış olduğu çok açık unsurların içerisinde kullanılmış oldu. Ermeniler rahatsızlar bundan 'bizimki apayrı bir durum ve kuşkusuz soykırım, oysa diğerleri yeni yeni iddialar' diyorlar" şeklinde konuştu.

Trump 'soykırım' diyecek mi?

Bugüne kadar Amerikan başkanları 'soykırım' ifadesini kullanmadılar ancak 1915 olaylarını tanımlamak için kullandıkları Ermenice 'Büyük Felaket' anlamına gelen 'Meds Yeghern' ifadesi de Ermenileri tatmin etmiyor.

Bu aşamada siyasi ilişkiler açısından durumu ve olabilecekleri 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Amerika Araştırmaları Merkezi'nden ABD Uzmanı Şanlı Bahadır Koç euronews Türkçe'ye şöyle değerlendirdi:

Şanlı Bahadır Koç

"İlişkiler freni kopmuş bir şekilde yokuş aşağı giderken fren mekanizması olarak geriye Trump'tan başka birşey kalmadı. Normal şartlarda pek rasyonel görülmeyecek bir aktör bugün ilişkilerin kopmasının önündeki tek engel ancak elbette bunun da bir sınırı var."

Bundan sonra önemli referanslardan biri olarak kullanılacak

Daha önce Türkiye'nin elçisini çekmeye varan adımlarla tepki gösterdiğini hatırlatan Koç, bu sefer bunun yapılmadığını işaret etti.

Kararın sembolik olduğunu vurgulayan Koç, ABD'deki bir mahkemeden Türkiye aleyhine bir tazminat kararı çıkmasına temel zemin oluştumasa bile artık ulusal veya uluslararası tüm davalarda referanslardan biri olarak gösterileceğini kaydetti. Türkiye'nin sözünün ağırlığının azaldığı anlatan Koç şunları söyledi:

"Şimdi mesela Ermeni tasarısı veya diğer ambargolar karşında NATO'daki kozlar İncirlik üssü gibi kozlar konuşuluyor ama Türkiye bunları çok önceden konuşmalıydı. Yani kararların alınma arifesinde bunların konuşulması anlamsız. Oradaki senatörler 'biz bu kararı alırsak bunlar olacak, biz buna razı mıyız hazır mıyız?' diye kendilerine bu soruları sordurtmuyoruz. Adamlar kararı alıyor veya almanın eşiğine geliyorlar biz sonra 'bak kötü olur, ilişkiler yara alır' diyoruz. İlişkiler zaten can çekişirken edilen sözlerin bir caydırıcılığı da kalmıyor."

'Soykırım' ne zaman hukuki bağlayıcılık kazanıyor?

“Soykırım” kelimesi 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kullanılmaya başlandı ve hukuki bir terim olarak tanımı savaşın hemen ardından yapıldı. Bu çerçevede bir olayın soykırım olup olmadığına ancak Birleşmiş Milletler bağlantılı uluslararası bir mahkeme karar verebiliyor, milli parlamentolar değil.

31 kadar ülkenin parlamentosundan 1915 olaylarını soykırım olarak tanıyan bir bildiri, karar veya yasa hali hazırda geçmiş durumda ancak ilişikilerin önemi ve ABD'nin dünya siyasetindeki etkisi açısından Washington'ın konuya ilişkin tavrı Türkiye için hepsinden daha önemli görülüyor.

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

ABD Dışişleri Bakanlığı: Kongre'nin 'Ermeni soykırımı' kararına karşın yönetimin pozisyonu değişmedi

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi'nde kabul edilen Türkiye'ye yaptırım tasarısında neler var?

Fransız L'illustration, 1915'te Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu'yu Ermenistan olarak göstermiş