Analiz: Erdoğan iktidarının ekonomik dönüm noktaları: Başarı ve gerileme

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan © Adem Altan/AFP
By euronews
Haberi paylaşınYorumlar
Haberi paylaşınClose Button

Reuters haber ajansı, Erdoğan iktidarını ekonomik açıdan analiz eden bir haber yayımladı. Jonathan Spicer imzalı makalede uzmanların görüşlerine de yer verildi.

REKLAM

Türkiye'de, cumhuriyetin 100'üncü yıl dönümüne denk gelen 14 Mayıs seçimleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vereceği en büyük sınav olarak görülüyor.

Yabancı basına göre Erdoğan'ın seçimi kaybetme olasılığının başlıca nedenleri arasında halkın refahının, eşitliğin ve temel ihtiyaçları karşılama gücünün son yıllarda alt üst olması yer alıyor.

Reuters haber ajansı, artan enflasyon karşısında faiz oranlarını düşürme politikasından kaynaklanan Türk Lirası'nın değer kaybedişi ve derinleşen hayat pahalılığı nedeniyle Erdoğan'ın halk desteğinin son yıllarda azaldığını yazdı.

Analize göre ekonomik refahtaki kötüye gidiş, çok daha önce, AK Parti iktidarı için de bir kırılma noktası olan 2013'te baş gösterdi. On yıl önce ülkeyi saran hükümet karşıtı eylemler, iktidarın sivil özgürlükler üzerindeki kalıcı baskılarını da beraberinde getirdi. Aynı dönemde piyasa likiditesindeki küresel çapta tersine dönüş, Türkiye'yi ve gelişmekte olan diğer piyasaları fon arayışı içinde bıraktı.

"Erdoğan, geçmişte taraftarlarını memnun edebiliyordu. Ancak ekonomik krizin yıkıcı etkileri oldu. Destekçileri hala onu seviyor, hatta aşık ama bunun bedelini ödemek zorunda kaldıkları için mutsuzlar" diyor Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Seda Demiralp.

Reuters'ın analiz haberinde şu ifadeler yer aldı: 

Erdoğan kırsal kesim ve işçi sınıfından muhafazakâr ve milliyetçiler arasında güçlü desteğini koruyor. Anketlere göre Erdoğan ve Cumhur ittifakı cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde zafer elde edebilir.

Hükümet, faiz indirimlerinin ihracatı ve yatırımları artırdığını söylüyor. Son 18 ayda asgari ücreti iki katına çıkaran ve sosyal yardımlara rekor düzeyde harcama yapan hükümet, ekonomik büyümenin geçen yıl yüzde 5'in üzerine çıkmasını sağladı. Söz konusu teşvikler işsizliğin son iki yılda yüzde 14'ten yüzde 10'a düşmesine de yardımcı oldu.

Ancak 2021'den bu yana politika faizini yüzde 19'dan yüzde 8,5'e indiren iktidar, enflasyonun Erdoğan dönemindeki en yüksek seviye olan yüzde 85'e çıkmasını engelleyemedi. İktidarın yıllık enflasyon hedefi olan yüzde 5 seviyesine en son 2011 yılında ulaşılmıştı.

Gini gelir dağılımı endeksine göre 2011 eşitsizliğin de artmaya başladığı yıl oldu. Bu gidişat 2013 yılında hız kazanarak 2006-2010 yılları arasında elde edilen büyük kazanımları sildi.

İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Legantum Enstitüsü'nün refah endeksinde Türkiye, kişisel özgürlükler ve yönetimdeki kötü gidişata bağlı olarak 2011'den bu yana 23 sıra gerileyerek 95'inci sıraya oturdu.

Erdoğan ve lideri olduğu AK Parti, 1970'lerden bu yana ekonomide görülen en büyük çöküşün yaralarının sarıldığı 2002 yılında iktidara geldi.

Yükseliş ve düşüş

2001-2002 Uluslararası Para Fonu (IMF) programı kapsamında dayatılan kemer sıkma politikalarının gevşetildiği sırada başbakan olan Erdoğan, bu toparlanma sayesinde ve Batı'ya doğru diplomatik bir dönüş yaparak on yıllık bir refah dönemine imza attı.

Yoksulluk ve işsizlik azaldı

10 yıl öncesinde 3 haneli rakamlarla ifade edilen enflasyon düştü, Türk Lirası'na talep arttı. Batı'da, 2008-2009 mali krizin ardından uygulanan kolay para politikaları ucuz yabancı kredi akışını sağladı ve Türkiye'de inşaat sektöründe patlama yaşandı.

Erdoğan "dokunulmaz" görünüyordu

Fakat 2013'te İstanbul'daki Gezi Parkı merkezli protestoların ülkeyi kasıp kavurmasının yanında çatışmalara, gözaltılara ve tutuklamalara yol açmasıyla gidişat değişmeye başladı.

2012-2013 yılları, kişi başına düşen milli gelir, istihdam ve diğer ekonomik refah göstergeleri için bir dönüm noktası oldu. O zamandan bu yana Türk Lirası'nın değeri önemli ölçüde düştü, son beş yılda dolar karşısında yüzde 80 değer kaybetti ve Türklerin satın alma gücü azaldı.

Koç Üniversitesi öğretim görevlisi ekonomist Murat Üçer'e göre AK Parti'nin ilk yıllarında görülen üretimdeki artış, 2008-2009 yıllarındaki küresel kriz sonrası düşmeye başladı, krediler büyümenin itici gücü haline geldi.

Üçer, "Söz konusu durumun TL'nin sonraki yıllardaki değer kaybıyla birleşmesi, Türkiye'de 2013'ten bu yana yaşanan geri dönüşün ya da ortalama bir Türk vatandaşının neden fakirleşmeye başladığının olası bir açıklamasıdır" diyor.

REKLAM

Baskı ve izolasyon

Erdoğan, 2013 Gezi Parkı eylemlerini bastırarak büyük bir kesimi şaşkına çevirdi.

Sabancı Üniversitesi'nde sosyoloji profesörü olan Ateş Altınordu'ya göre, protestolar AK Parti hükümetinin artan otoriterliğine hem bir yanıt hem de bu otoriteyi körükleyen itici güç oldu: "Ve sonucunda Erdoğan'ın tüm yetkilerini kullanarak muhaliflerine karşı topyekûn bir savaş açmasına yol açtı".

Altınordu'ya göre 2016 yılındaki darbe girişimi "Güvenilirliği tartışmaya açık bir grup danışmanın desteklediği, Erdoğan'ın kişiselci yönetimini resmileştiren" sert bir olağanüstü hal uygulamasına neden oldu.

"Bu faktörlerin bir araya gelmesi ekonomik çöküş için mükemmel bir siyasi fırtına yarattı" diye ekliyor Altınordu.

Erdoğan'ın iktidara geldiği 2003'ten bu yana sağlık hizmeti, alt yapı ve pazarlara erişim gibi diğer göstergelerdeki iyileşme sayesinde AK Parti onlarca seçimden zaferle çıkmayı başardı.

REKLAM

Soner Çağaptay 2021'de yayımlanan 'Sonbahar'da Bir Sultan' adlı kitabında, Erdoğan'ın "20'nci yüzyılın çoğuna kıyasla halkın çok daha iyi yaşam standartlarına sahip olmasından dolayı kendisine hayranlık duyan ve sadık kalan bir destekçi kitlesine sahip olduğunu" kaleme almıştı.

Çağaptay, Erdoğan iktidarı öncesinde Türkiye'deki bebek ölüm oranının savaş öncesi Suriye ile kıyaslanabilir düzeyde olduğunu, şimdi ise İspanya'ya benzediğini yazmıştı.

Ancak son on yılda, Erdoğan'ın parlamentoda çoğunluğu sağlamak için milliyetçi ortaklarına yönelmesiyle ülke genelinde siyasi bölünmeler arttı. Daha sonra, tüm yetkiyi sarayda toplayan başkanlık sistemi için yapılan referandumu ufak bir farkla kazandı.

Ekonomideki bazı kilit isimler, bu güç gaspına karşı durarak AK Parti'den ayrıldı. Uzmanlar, 2018 ve 2021'in sonlarında Türk Lirası krize sürüklenirken Merkez Bankası'na faizleri düşürmesi için yapılan baskı da dahil olmak üzere iktidarın politikalarında çatlaklar oluşmaya başladığını belirtiyor.

Wharton Üniversitesi üyesi, Türkiye Merkez Bankası Eski Başkanı Bülent Gültekin, "Herkes Erdoğan hükümetinin kapsayıcı bir ekonomi yarattığını düşündüğü ilk dönemleri hatırlıyor. Ancak gerçekte toplumun büyük bir bölümünü tamamen hükümete bağımlı hale getirdi ve bu sürdürülemez bir durum" diyor.

REKLAM

"Eğer Erdoğan seçimi kazanır ve ekonomi politikasını sürdürürse bir noktada tam bir çöküş yaşanacak. Bu oldukça karanlık bir tablo" diyen Gültekin ekliyor: "Bazı şeyleri bir süreliğine erteleyebilirsiniz ama sonunda faturayı ödemeniz gerekir".

Ek kaynaklar • Reuters

Haberi paylaşınYorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

Twitter'de uzun süredir aktif olmayan hesaplar kalıcı olarak silinecek

Yapay zekanın fikir babalarından Hinton uyardı: Yapay zekanın tehditleri iklim krizinden daha acil

Hollanda'da 14 Mayıs seçimleri için oy verme işlemi sırasında olaylar çıktı