Seçimler yaklaşırken ABD bir kez daha Seçiciler Kurulu sistemine ilişkin sorularla karşı karşıya. Bir adayın kazanması için en az 270 oya ihtiyacı var ve sonuçları sadece bir avuç 'salıncak eyalet' belirliyor.
5 Kasım'da yapılacak Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanlık seçimlerine az bir süre kala Seçiciler Kurulu sistemine ilişkin tartışmalar yeniden alevlendi.
ABD başkanını her dört yılda bir sadece seçmenler değil, Anayasa'yı hazırlayanların kurduğu bir sistemle, Seçiciler Kurulu'ndaki delegelerin oyları da belirliyor.
Modern seçimlerde bir adayın zafer kazanabilmesi için eyaletlerden en az 270 delegenin oyunu alması gerekiyor.
Bu sistemi hazırlayanlar bu sayede eyaletlerin daha güçleneceğini ve Kongre'nin kazanana karar vermesini önlemek için bir uzlaşma aracı olarak değerlendirmişti.
Sonuç olarak, geçmiş başkanlık seçimlerinin öyküsü en etkili şekilde eyalet bazındaki dağılımlarla anlatılıyor.
Aşağıda, 1924'ten bu yana her seçimde her eyaletin oy dağılımını görebilirsiniz. Maviler Demokratları, kırmızılar Cumhuriyetçileri, gri renk ise diğer partilerin ya da bireysel adayların toplam oylarını temsil etmekte.
(Hawaii ve Alaska'nın 1959'da eyalet haline geldiğini, Washington D.C.'deki seçmenlerin ise 1964 seçimlerinden bu yana oy kullanabildiğini unutmayın.)
Aşağıdaki grafikte de görüldüğü gibi, bazı eyaletlerde rekabetin olmadığı dikkat çekiyor. Örneğin Güney Dakota'da Demokratlar, eyaletin birliğe kabul edildiği 1889 yılından bu yana sadece 5 başkanlık seçimini önde götürebildi.
Maryland, Minnesota ve Massachusetts gibi eyaletler Demokratların kalesi konumundayken, Cumhuriyetçiler güneydoğunun büyük bölümünde ve batıdaki eyaletlerde baskın halde.
Demokratlar daha az sayıda eyaleti kazansa da, buralarda daha fazla seçmen yaşıyor. Buna karşılık, Cumhuriyetçiler Wyoming ve Idaho gibi eyaletlerde büyük farklar elde ederken, buralar da ülkenin en az nüfuslu eyaletleri arasında bulunuyor ve bu nedenle Seçim Kurulu'nda daha az ağırlık taşıyor.
Bu da Cumhuriyetçilerin seçimleri kazanmak için Demokratlardan mümkün olduğunca çok sayıda eyaleti alması ve baskın oldukları yerleri korumaları gerektiği anlamına geliyor - ve son yıllarda Arizona, Georgia ve Kuzey Carolina gibi orta büyüklükteki "mor" eyaletler Demokratların tarafına geçerken, bazı Demokrat eyaletlerin Cumhuriyetçilere doğru yöneldiğine dair pek fazla işaret yok.