Netanyahu, Salı günü tampon bölgeye giderek Suriye topraklarına ayak basan ilk İsrailli lider oldu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordusunun yakın gelecekte Suriye içinde bir tampon bölge oluşturacağını açıkladı.
İsrail'in kısa süre önce tampon bölgeyi ele geçirmesi eleştirilere yol açarken, eleştirmenler İsrail'i 1974 ateşkesini ihlal etmekle ve muhtemelen Suriye'deki kaosu toprak işgal etmek için kullanmakla suçluyor.
Netanyahu salı günü tampon bölgeye girerek Suriye topraklarına ayak basan ilk İsrailli lider oldu.
İsrail'in Suriye'deki ilerleyişi, ordusunun Gazze'de Filistinli militan grup Hamas'a karşı savaşmaya devam ederken gerçekleşti. Katar, Mısır ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) uzun süredir devam etmeyen ateşkes görüşmeleri için yeniden girişimlerde bulundu.
Suriye'de 13 yıldır süren iç savaş, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ve diğer muhalif grupların son 27 Kasım'da başlattıkları operasyonunun ardından Esad ailesinin 54, Baas Partisi'nin 61 yıllık iktidarının bitişiyle sonuçlandı.
Ülkenin kuzeybatısında, İdlib'de konumlanmış ve yaklaşık 4 milyonluk bir nüfusu idare ettiği belirtilen HTŞ tarafı, 27 Kasım Çarşamba günü sabahı Türkiye'nin de desteklediği Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) yardımıyla, Şam'daki Suriye hükümetine ve ordusuna karşı "Saldırganlığı Caydırma - Rad'ul Udvan" operasyonunu başlattı.
Hızla ilerleyen muhalifler 28 Kasım'da Halep'i Şam'a bağlayan otoyolu kesti, aynı gün 46. Alay Üssü’nü ve en az 8 köyü ele geçirdi.
29-30 Kasım tarihlerinde ülkenin en büyük ikinci kenti Halep, muhaliflerin elindeydi. Bu gelişme sonrası Rus ve Suriyeli savaş uçakları, 2016'dan bu yana ilk kez, 2024'te muhaliflerin ele geçirdiği düşünülen mevzileri bombaladı.
HTŞ'nin kontrolündeki muhalif gruplar 4 Aralık'ta Hama, 7 Aralık'ta Humus ve 8 Aralık'ta Esad'ın ülkeyi yönettiği Şam'ı ele geçirdi.
Bu gelişmelerden sonra Esad, Rusya'nın "insani gerekçelerle" tanıdığı sığınma hakkı kapsamında ailesiyle beraber Moskova'ya uçtu.
Ebu Muhammed Colani adıyla da bilinen HTŞ lideri Ahmed Hüseyin el Şara ise aynı gün Suriye devlet televizyonunda Esad'ı devirdiklerini açıkladı.
İsrail'in Golan Tepeleri'nde yerleşim planı
Bu arada İsrail Parlamentosu pazartesi günü, 1967 yılında Suriye'den alınan Golan Tepeleri'ndeki yerleşimci sayısını arttırma planlarını onayladı.
Duyuru, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın geçtiğimiz günlerde dramatik bir şekilde devrilmesinin ardından geldi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail sınırına yakın Suriye'de "yeni bir cephe" açıldığını belirtti.
Yerleşimci sayısını arttırmaya yönelik "demografik gelişim" planı, sadece İsrail'in 1967'deki Altı Gün Savaşı sırasında ele geçirdiği ve daha sonra 1981'de ilhak ettiği Golan Tepeleri bölgesi için geçerli olup Esad'ın devrilmesinden bu yana alınan toprakları kapsamıyor.
Halihazırda Golan Tepeleri'nde uluslararası hukuka göre yasa dışı kabul edilen yerleşimlerde tahminen 31.000 İsrailli yaşıyor.
İsrailli yerleşimciler burada, İsrail'in eline geçtiğinde bölgeyi terk etmeyen ve çoğu Dürzi Arap olan yaklaşık 20.000 Suriyeli ile birlikte yaşıyor.
Ancak pazar gecesi bir televizyon konuşmasında Netanyahu, İsrail'in Suriye ile bir çatışma arayışında olmadığını vurgulayarak, "Suriye ile karşı karşıya gelmek gibi bir niyetimiz yok. İsrail'in Suriye'ye yönelik politikasını sahada ortaya çıkan gerçekliğe göre belirleyeceğiz," dedi.
İsrail-Hamas savaşı
İsrail sınırını aşıp baskın yapan Hamas militanları, 7 Ekim'de düzenledikleri saldırıda çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 1.200 kişiyi öldürdü ve 250 kadar kişiyi de rehin aldı. Bu rehinelerin yaklaşık yarısı, Kasım ayında bir hafta süren ateşkes sırasında İsrail tarafından tutulan Filistinli mahkumlarla takas edilerek serbest bırakıldı.
İsrail, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun (BMGK) derhal ateşkes ilan edilmesini öngören kararına rağmen Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısından bu yana Gazze'ye yönelik saldırılarını ve sivil katliamlarını sürdürürken, uluslararası kınamalarla karşı karşıya kaldı.
Geçtiğimiz Mayıs ayından itibaren ABD, Mısır ve Katar'ın arabuluculuğu ile ateşkes çabaları ise sonuçsuz kaldı. Birçok kez Katar ve Mısır'da yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamazken, arabulucular gerilimi yatıştırmak için en iyi umudun İsrail ile Hamas arasında çatışmaları durduracak ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasını sağlayacak bir anlaşma olduğuna inanıyor.
Gazze'deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim'den bu yana İsrail'in Gazze'de düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 44.000'den fazla Filistinli öldürüldü ve yaklaşık 100.000 kişi de yaralandı. Nüfusun yüzde 90'ı yerinden edildi.
Harabeye dönüşen Gazze'nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor.
Güney Afrika'nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı'nda (International Court of Justice - ICJ) soykırımla suçlanıyor.
Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı davaya müdahillik beyanını sunan ülkeler arasında, Türkiye ile birlikte Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya yer alıyor.
Mahkeme, Başbakan Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.
Son olarak geçtiğimiz haftalarda, UCM, Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı. UCM'nin 124 üye devleti var ve bunların hepsi mahkeme tarafından verilen tutuklama emirlerini yerine getirmekle yükümlü. Bu da Netanyahu ve Gallant'ı bu ülkelerden herhangi birine seyahat etmeleri halinde tutuklanma riskiyle karşı karşıya bırakıyor ve diplomatik özgürlüklerini önemli ölçüde kısıtlıyor.