Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Ömer Çelik'ten 'Öcalan' açıklaması: Bütün uzantılarıyla terör örgütü kendini feshetmelidir

Ömer Çelik
Ömer Çelik ©  Ömer Çelik/X
© Ömer Çelik/X
By Anil Can Tuncer
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, 'Kürt sorunu da başörtüsü sorunu da Cumhurbaşkanımızın iradesi sayesinde çözülmüştür,' dedi.

REKLAM

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Sözcüsü Ömer Çelik, Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Abdullah Öcalan'ın örgüte yaptığı silah bırakma ve kendini feshetme çağrısıyla ilgili ''PKK, PYD, YPG, SDG hangi adla olursa olsun, Irak ve Suriye’deki bütün uzantılarıyla terör örgütü silah bırakmalıdır ve kendi kendisini feshetmelidir,'' dedi.

12 Ağustos 2005’te dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Diyarbakır’da yapılan konuşmaya dikkat çeken Çelik, Erdoğan'ın ''Türkiye ne kadar İstanbul ise ne kadar Konya ise o kadar Diyarbakır’dır. Bu ülkenin her yerinin, her renginin, her sesinin farklı bir lezzeti vardır. Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur,'' dediğini hatırlattı.

Çelik bu konuşmayla Erdoğan'ın meseleyi sadece bir etnik mesele olarak ele almayıp Türkiye’nin bütününü ilgilendiren bir demokrasi meselesi olduğunu vurguladığını aktardı.

Sonra da ''Kürt sorunu da başörtüsü sorunu da Cumhurbaşkanımızın iradesi sayesinde çözülmüştür. Bugün geldiğimiz noktada artık terörsüz Türkiye hedefine ulaşma zamanı olduğunu ifade ediyoruz,'' diye ekledi.

AK Parti Sözcüsü bu noktada Cumhur İttifakı ortaklarından Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısının Ortadoğu’da başlayan karanlık süreçlere karşı, bütün bu dalgayı göğüsleyecek yeni bir mesaj olarak ortaya çıktığını belirtti.

'Pazarlık söz konusu değildir'

Çelik, ''Bunun esası terörsüz Türkiye hedefine ulaşmaktır. Bu çerçevede, terör örgütünün silahlarını bırakması ve tamamen feshedilmesi esastır. PKK, PYD, YPG, SDG hangi adla olursa olsun, Irak ve Suriye’deki bütün uzantılarıyla terör örgütü silah bırakmalıdır ve kendi kendisini feshetmelidir. Şöyle bir konu gündeme getiriliyor; ‘Devlet bir pazarlık sürecine girer mi?’ Bir kere daha ifade ettik ki; burada devletin nitelikleriyle ilgili bir pazarlık söz konusu değildir. Milletimizin değerleri konusunda bir al-ver süreci söz konusu değildir,'' dedi.

'Eleştiriler kalitesiz'

Ayrıca ana muhalefet Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'in 'süreç şeffaf değil' eleştirilerine de tepki gösterdi: ''Muhalefet partilerinden gelen bir takım eleştiriler de maalesef kalitesiz ve içeriksizdir. Bugün CHP Genel Başkanı Özel, çıkmış Cumhur İttifakı içerisinde bir kesimin öne çıktığını, diğer kesimin sürece dahil olmaya çalıştığını ifade etmiş. ‘Süreç şeffaf yönetilmiyor.’ diyor. Cumhur İttifakı bir ve bütündür. Hiçbir şeffaf olmayan bir süreç yoktur.''

Ne olmuştu?

Öcalan'ın uzun süredir beklenen açıklaması 27 Şubat Perşembe günü kamuoyuna bildirildi. Öcalan burada örgüte silah bırakma çağrısında bulundu.

Açıklamayı okuyan Halkların Özgürlük ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) vekillerinden Sırrı Süreyya Önder, Öcalan'ın notunu ise şöyle aktardı: "Şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi; demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir."

Açıklamanın tamamı ise şu şekildeydi: "PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.

Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.

Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir.

Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir. Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır.

Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır. Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir.

Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır. Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum.

Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim."

Bahçeli'nin çağrısı

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun" diyerek, İmralı Cezaevi'nde bulunan Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Öcalan'a çağrıda bulunmuştu.

"Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın," diyen Bahçeli, "Umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın" sözlerini dile getirmişti.

"Terörsüz bir siyaset" için sorumluluk almaya hazır olduklarını belirten Bahçeli sözlerine şöyle devam etti:

"Herkes ittifak halindeyse değil elimizi, gövdemizi taşın altına koymaya hazırız. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın."

Bahçeli, "Milletimizin ayak bağların kalıcı olarak çözmenin kim bilir belki de ilk adımını atmış olacağım," da demişti.

MHP lideri daha sonra bu çıkışlarını sürdürdü. Hatta Öcalan'a seslenerek, "Terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin," dedi.

Bu açıklamaların ardından İmralı'daki Öcalan ile DEM Parti heyeti arasında görüşmeler başladı.

Türkiye'de çözüm süreci

Çözüm süreci, Türkiye'de 2013-2015 yılları arasında PKK ile Türk devleti arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.

Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015'te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye'deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.

28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor.

PKK militanları, 40 yıla yakındır sürdürdükleri saldırılarda, resmi rakamlara göre 15.000’e yakın kişiyi öldürdü.

PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

MHP lideri Bahçeli: Kutlu bir dönemin eşiğindeyiz

CHP İstanbul ablukası: Sosyal medya paylaşımı nedeniyle 3 kişi tutuklandı

CHP, 102 yaşında: Özel, Anıtkabir'de 'Kararlıyız, savunacağız' dedi