Avrupa'daki pek çok aşırı sağcı milletvekili, Donald Trump'ın gözüne girmeye ve onu eleştirmekten kaçınarak kendi ülkelerinde güvenilirliklerini korumaya çalışıyor.
Avrupalı aşırı sağcı ve muhafazakâr çevreler uzun zamandır ABD'deki Cumhuriyetçi Parti ile bağlar kurmaya çalışıyor ve partinin sağcı özgürlükçü politikalarına hayranlık duyuyor.
Ancak ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'ya askeri yardımı durdurma kararı ve Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy ile yaşadığı tartışma Avrupa'da partiler arası öfkeye neden oldu.
Birçok sağcı ve aşırı sağcı parti bir yandan Trump'a desteklerini açıkça ortaya koyarken -ya da en azından onu eleştirmekten kaçınırken- bir yandan da ülke içinde popüler ve güvenilir kalmaya çalışarak karmaşık bir denge politikasına girişiyor.
Le Pen: Karşılıklı sert sözler sarf edilebilir, bu gayet normal
Fransa'nın aşırı sağcı Ulusal Birlik partisinden siyasetçiler de uzun zamandır Trump ve Cumhuriyetçi Parti ile bağlar kurmaya çalışıyor. ABD Başkanı, partinin eski lideri Marine Le Pen'i 2017 Fransa cumhurbaşkanlığı yarışındaki "en iyi aday" olarak tanımlamıştı.
Ancak Trump'ın geçen hafta Oval Ofis'te Zelenskiy ile yaşadığı tartışmanın ardından Le Pen, ABD'nin Ukrayna'ya askeri yardımını askıya almasının "acımasızlık" olduğunu söyledi.
Trump'ın kararının ardındaki motivasyonları ise eleştirmekten kaçınan Le Pen, Le Figaro gazetesine verdiği demeçte, bu hamlenin "ülkelerini vatansever bir şekilde savunan Ukraynalı askerler için çok zalimce" olduğunu sözlerine ekledi.
Bu açıklamalar, Le Pen'in günler önce Paris'te gazetecilerin Oval Ofis'teki tartışmayla ilgili geçiştiren tutumundan farklıydı.
Le Pen, "dünya liderlerinin birbirleriyle tutkuyla konuşabilmelerinin, sürtüşmeler yaşayabilmelerinin, sert sözler sarf edebilmelerinin gayet normal olduğunu" savunurken, tartışmanın "meşru duygular" yaratmış olabileceğini de kabul etti.
Rusya 10 yıldan uzun bir süre önce Kırım'ı ilhak ettiğinde, Le Pen buranın Rus toprağı olduğunu iddia etmiş ve AB'nin Rusya'ya uyguladığı yaptırımlara karşı çıkmıştı.
Diğer Ulusal Birlik üyeleri ise Trump'ın Zelenskiy ile yaptığı görüşmeyi savundu.
Milletvekili Jean-Philippe Tanguy Fransız radyo yayıncısı RTL'ye verdiği mülakatta Zelenskiy'nin "aşağılanmadığını" ileri sürerek Trump ve Başkan Yardımcısı JD Vance'in kabadayı bir tavır sergilediği yorumladığına katılmadığını bildirdi.
Bu çelişkili açıklamalar, Jordan Bardella liderliğindeki Ulusal Birlik'in Rusya ile eski bağlarını düzeltmeye çalıştığı bir dönemde geldi.
Farage: Kendi evimde bir misafirin bana kaba davranmasını beklemem
Geçen ay İngiltere'nin aşırı sağcı Reform partisinin lideri Nigel Farage destekçilerine Trump'ın 2024 başkanlık seçimlerini kazanmasının "ilham kaynağı olması gerektiğini" söylemişti.
Ancak haftalar sonra Trump, Truth Social platformunda Zelenskiy'nin bir "diktatör" olduğunu iddia ettiğinde Farage, "Donald Trump'ın söylediği her şeyi her zaman ciddiye almalısınız, Donald Trump'ın söylediği şeyleri her zaman kelimesi kelimesine almamalısınız. Bence bu durum bu olay için de geçerli," ifadelerini kullandı.
Farage'ın yorumları, ABD Başkanı'nın eski kampanya menajeri Corey Lewandowski'nin 2016 yılında verdiği bir röportajda yaptığı açıklamayı akla getirdi.
Lewandowski o zaman "Sizler [medya] Donald Trump'ın söylediği her şeyi kelimesi kelimesine alıyorsunuz," demişti.
Lewandowski gibi Farage da Trump'ın yorumlarını tam olarak reddetmedi, bunun yerine medyayı ve açıklamalarından dolayı kendisini sorumlu tutanları suçladı.
King's College'da Uluslararası Politika alanında kıdemli öğretim görevlisi olan Russell Foster, Euronews'e verdiği röportajda, "Trump 'Zıpla' diyor ve Farage 'Ne kadar yükseğe?' diye soruyor," ifadelerini kullandı.
"Nigel Farage, İngiliz halkının Trump'ı açıkça sevmemesine rağmen hala ona desteğini sürdürüyor. Ortamı yanlış okudu ve bu onun siyasi duruşuna büyük zarar verebilir."
Farage'ın destekçileri Rusya ve Trump'a sempati duymaya daha yatkın olsa da, Zelenskiy ile yaşadığı tartışmanın ardından İngiltere'de ABD başkanına yönelik eleştiriler yoğunlaştı.
Trump-Zelenskiy görüşmesinin ardından YouGov tarafından yapılan bir anket, İngilizlerin yüzde 80'inin ABD Başkanı'na olumsuz baktığını ortaya koydu. İki hafta önce bu oran yüzde 73'tü.
Farage ise İngiliz yayın kuruluşu LBC'ye verdiği son röportajda konuyla ilgili soruları geçiştirmeye çalıştı. Trump'ın kullandığı dilde "ölçüsüz" bir şey olup olmadığı sorulduğunda "Olsa da olmasa da barışa doğru gidiyoruz," dedi.
"Vance ve Trump'ı savunmadığını" söyleyen Farage, ikilinin Ukrayna liderinin kendilerine kaba davrandığı yönündeki iddialarını yineleyerek, "Bir misafirin [Zelenskiy] kendi evimde [Oval Ofis] bana kaba davranmasını beklemem," diye konuştu.
Farage ayrıca Zelenskiy'nin görünüşünü de eleştirerek "Beyaz Saray'a gitseydim takım elbise giydiğimden ve ayakkabılarımın temizlendiğinden emin olurdum," ifadelerini kullandı.
AfD: Dilenci Zelenskiy olmadan da barış
Almanya için Alternatif (AfD) de Trump yönetimiyle bağ kurmak için çok çalıştı. Hatta ABD Başkanı'nın teknoloji milyarderi müttefiki Elon Musk, Ocak ayında aşırı sağcı partinin bir seçim kampanyası etkinliğine katılmıştı.
Geçen hafta Oval Ofis'te yaşanan tartışmanın ardından AfD eş lideri Alice Weidel, Trump'ın Zelenskiy'ye parmağını salladığı bir fotoğrafı "Tarihi. Trump ve Vance!" diye yorumladı.
Partisinin Ukrayna'yı desteklemek gibi bir sicili de yok.
Geçen yıl Zelenskiy milletvekillerinden ülkesine daha fazla destek vermelerini istediğinde çok sayıda AfD'li siyasetçi Alman Federal Meclis binasını terk etmişti. AfD, seçim kampanyası sırasında Almanya'nın Ukrayna'ya yaptığı askeri yardımın kesilmesi çağrısında da bulunmuştu.
AfD'li siyasetçi Tino Chrupalla, X'te yaptığı bir başka paylaşımda Zelenskiy olmasa bile Ukrayna'da barışın sağlanması gerektiğini yazdı.
"Başkan Trump, Başkan Zelenskiy ile görüşmeleri iptal ediyor çünkü barışa hazır değil. Dilenci Başkan Zelenskiy olmadan da barış sağlanmalı."
Bu arada partinin en radikal aşırı sağcı kanadının lideri Björn Hoecke de Oval Ofis'teki görüşmenin sonucundan Zelenskiy'yi sorumlu tutarak Ukrayna liderinin "ev sahiplerine hakaret etmeye karar verdiğini" savundu.
AfD Trump'ı desteklemeye devam etse de bazı uzmanlar son olaylar ışığında söylemlerinin nispeten temkinli olduğu görüşünde.
King's College'dan Foster, "Trump ve Putin yanlısı söylemlerini biraz yumuşatmış görünüyorlar," dedi.
Orban: Güçlü adamlar barışır, zayıf adamlar savaşır
Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, Trump-Zelenskiy Oval Ofis görüşmesinden kısa bir süre sonra X'te paylaştığı bir gönderide "Güçlü adamlar barışır, zayıf adamlar savaşır," diye yazdı. İktidardaki Fidesz partisinin lideri, Trump'ı "barış için cesurca durduğu" gerekçesiyle övdü.
Orbán uzun zamandır AB'nin en sert eleştirmenlerinden biri. Aynı zamanda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in sıkı destekçisi olan Orbán, Batı desteğinin savaşı uzattığını iddia ederek Avrupa'nın Ukrayna'ya yönelik askeri yardım paketlerini sürekli engelledi.
Foster, "Orbán'ın Trump'a sempati duyduğunu sanmıyorum ama Putin yanlısı olduğu için Trump'ı Putin'e giden bir yol olarak görüyor," dedi.
Macaristan Başbakanı, AB'yi Trump'ın izinden gitmeye ve Kremlin ile doğrudan görüşmelere başlamaya çağırırken, Avrupa'nın 27 liderinin Brüksel'de gerçekleştirdiği zirvede Ukrayna'yı destekleyen ortak kararların onaylanmasını da engelledi.
Foster, "Orban Putin'i gerçekten seviyor ve onun müttefiki olmak istiyor ama aynı zamanda kendisini Avrupa Birliği ve küreselleşmeye karşı bir tür direnişin lideri olarak gösterme gücüne sahip olmayı da seviyor," diye ekledi.