Myanmar’da askeri yönetime karşı geniş çaplı silahlı mücadele, Şubat 2021’de generallerin Aung San Suu Kyi liderliğindeki seçilmiş hükümetten yönetimi devralmasıyla başladı.
Birleşmiş Milletler elçisi Julie Bishop, şiddet sona ermezse çatışmalarla sarsılan Güneydoğu Asya ülkesi Myanmar’ın 'kendi kendini yok etme yolunda' olduğunu söyledi.
Bishop, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Mart ayı sonunda başkent Naypyidaw ve ülkenin ikinci büyük kenti Mandalay’ı vuran, 3.000'den fazla insanın ölümüne ve binlercesinin yaralanmasına yol açan güçlü depreme rağmen şiddetin sona ermediğini belirtti ve bu durumun "endişe verici" olduğunu dile getirdi.
Bazı taraflar tarafından ilan edilen ateşkeslerin büyük ölçüde uygulanmadığını söyleyen Bishop, bunun "kriz içinde kriz" yarattığını ve Myanmar halkının hem devam eden çatışmalarla hem de depremin yıkıcı etkileriyle başa çıkmak zorunda kaldığını ifade etti.
"Taraflar arasında sıfır toplamlı bir yaklaşım devam ediyor," dedi.
"Silahlı çatışmalar, insani yardımların ulaştırılmasının önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor. Ülkeye silah girişinin sürmesi, askeri bir çözümün mümkün olduğu beklentisini besliyor."
Şubat 2021’deki askeri darbenin ardından başlayan silahlı mücadelede, insan hakları örgütlerinin derlediği verilere göre güvenlik güçleri tarafından yaklaşık 6.600 sivil öldürüldü.
Askeri darbe, Myanmar’ın sınır bölgelerinde onlarca yıldır daha fazla özerklik için mücadele eden etnik azınlık gruplarının uzun süredir var olan silahlı milisleriyle çatışmaların şiddetlenmesine yol açtı.
Ayrıca darbe sonrası, meclis koltuklarına oturması engellenen seçilmiş milletvekillerince kurulan ulusal birlik hükümetini destekleyen demokrasi yanlısı milisler de ortaya çıktı.
Bishop, aralarında 19 Haziran’da 80 yaşına girecek olan Aung San Suu Kyi ve görevden alınan Cumhurbaşkanı Win Myint’in de bulunduğu 22.000'den fazla siyasi mahkumun hâlâ cezaevinde olduğunu belirtti.
BM elçisi, bazı bölgesel desteklerle sınırlı düzeyde de olsa siyasi diyaloğa açıklık gözlemlediğini ancak ilerleme için geniş çaplı bir uzlaşı sağlanamadığını söyledi.
Ülke liderleriyle yaptığı görüşmelerde Bishop, stratejilerini yeniden gözden geçirmeleri yönünde teşvikte bulunduğunu, mevcut stratejinin Myanmar’ı daha da bölünmüş bir hale getirdiğini ifade etti.
Aralık veya Ocak aylarında yapılması planlanan seçimler konusunda da uyarıda bulunan Bishop, şiddet sona ermediği ve seçimler kapsayıcı ve şeffaf bir şekilde düzenlenmediği takdirde, bu seçimlerin direnişi ve istikrarsızlığı artırma riski taşıdığını vurguladı.
Bishop, 10 üyeli Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) Myanmar Özel Temsilcisi Othman Hashim ile daha fazla eylem konusunda koordinasyon içinde olduklarını ve birlikte Myanmar’ı ziyaret etmeyi planladıklarını söyledi.
BM elçisi ayrıca Pazartesi günü Myanmar ve Bangladeş’teki Rohingya azınlığının temsilcileriyle çevrim içi bir toplantı yaptığını da açıkladı.
Bishop, Myanmar’ın kuzeyindeki Rakhine eyaletinde Rohingyaların durumunun hâlâ çok kötü olduğunu, sivillerin yüzde 80’ine yakınının yoksulluk içinde yaşadığını ve hükümet güçleri ile Arakan Ordusu arasındaki çatışmaların ortasında sıkıştıklarını, zorla silah altına alınma ve diğer kötü muamelelerle karşı karşıya olduklarını belirtti.
Myanmar ordusunun Ağustos 2017 sonunda başlattığı "temizlik operasyonu" sonrası 700.000'den fazla Müslüman Rohingya Bangladeş’e kaçtı.
Etnik grup üyeleri, Budist çoğunluklu Myanmar’da ayrımcılığa maruz kalıyor, vatandaşlık ve diğer temel haklardan yoksun bırakılıyor.
Bishop, BM Genel Kurulu tarafından 30 Eylül’de düzenlenmesi planlanan Rohingya ve diğer azınlıklarla ilgili üst düzey bir konferansın, bu grupların içinde bulunduğu durumun çözümü için "kalıcı çözümler" bulma konusundaki aciliyete dikkat çekeceğini söyledi.