İsrail'in İran'ın nükleer ve balistik füze tesisleriyle askeri karargahlarını hedef aldığı saldırılarda iki üst düzey komutan ve nükleer programla ilişkili bilim insanları öldü.
İsrail, Cuma gününün ilk saatlerinde İran’ın başkenti Tahran’ı hedef aldı. Kentin birçok noktasında patlama sesleri yankılandı. İsrail, saldırıda nükleer ve askeri hedeflerin vurulduğunu açıkladı.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, operasyonun adının “Yükselen Aslan Operasyonu” olduğunu duyurdu. Netanyahu için bu operasyon, Gazze’de 20 ayı aşkın süredir süren ve giderek yıkıcı hale gelen savaştan dikkati başka yöne çekme fırsatı olarak görülüyor.
Saldırıya yaklaşık 200 İsrail uçağı katıldı ve 100 kadar hedef vuruldu. İsrail Ordu Sözcüsü Tuğgeneral Effie Defrin saldırıların hâlâ sürdüğünü söyledi. Defrin, saldırı sonrası İran’ın İsrail’e 100'den fazla İHA gönderdiğini ve tüm savunma sistemlerinin devreye girdiğini belirtti.
İsrail, İran, Irak ve Ürdün, olası riskler nedeniyle hava sahalarını tüm uçuşlara kapattı.
ABD, İngiliz ve Fransız uçakları İran İHA'larını durdurmak için havalandı. İHA'ların İsrail'e ulaşmasının saatler alması bekleniyor.
Üst düzey askeri komutanlar ve bilim insanları öldürüldü
İran dini lideri Ayetullah Hamaney, devlet haber ajansı IRNA üzerinden yaptığı açıklamada, saldırıda önemli askeri yetkililerin ve bilim insanlarının öldüğünü doğruladı.
Hamaney, “İsrail, sevgili ülkemize karşı kanlı elini bir kez daha göstererek suç işledi. Bu, onun kötü niyetini daha da açığa çıkardı,” dedi.
İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ve Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami'nin öldüğü bildirildi.
Aynı zamanda eski İran Atom Enerjisi Başkanı Feridun Abbasi ve İslami Azad Üniversitesi Rektörü Muhammed Mehdi Tehrançi'nin de aralarında bulunduğu altı nükleer bilim insanının saldırılarda hayatını kaybettiği açıklandı.
Netanyahu, hem nükleer hem de askeri merkezlerin, nükleer programın liderlerinin ve balistik füze yetkililerinin hedef alındığını söyledi. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İsrail’in Natanz’daki uranyum zenginleştirme tesisini vurduğunu ve radyasyon seviyelerini yakından izlediklerini açıkladı.
Gerilim zirvedeydi
Bu saldırı, İran’ın nükleer programındaki hızlı ilerlemesi nedeniyle gerilimin zirveye çıktığı bir dönemde gerçekleşti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) Yönetim Kurulu, Perşembe günü 20 yıl aradan sonra ilk kez İran’ı denetçilerle işbirliği yapmadığı gerekçesiyle resmen kınadı. İran ise bu karara karşılık olarak ülkede üçüncü bir zenginleştirme tesisi kuracağını ve bazı santrifüjleri daha gelişmiş modellerle değiştireceğini duyurdu.
İsrail, uzun süredir İran’ın nükleer silah üretmesine izin vermeyeceğini söylüyor. Tahran ise nükleer silah geliştirmek istemediğini savunsa da İranlı yetkililer bu kapasiteye sahip olabileceklerine dair uyarılar yapmıştı.
ABD: Saldırılarda rolümüz yok
ABD, bölgede daha büyük bir gerilime karşı hazırlık içinde. Irak'ın başkenti Bağdat’taki bazı diplomatlar geri çekildi ve Ortadoğu’daki ABD askerlerinin ailelerine gönüllü tahliye imkanı sunuldu.
Tahran’daki patlamalar sırasında ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’ın çimlerinde Kongre üyeleriyle bir aradaydı. .
Trump, daha önce yaptığı açıklamada İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’ya şu aşamada harekete geçmemesi için telkinde bulunduğunu söylemişti. “Eğer bir anlaşma şansı varsa, onların harekete geçmesini istemem çünkü bu şansı tamamen yok edebilir,” demişti.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ABD'nin İsrail'in İran'a yönelik saldırılarında rolü olmadığını belirterek, Tahran'ı ABD çıkarlarını ve personelini hedef almaması konusunda uyardı.
Rubio'dan saatler sonra da Trump, İran'a ''Daha fazla yıkım olmaması için bir anca önce anlaşma yapın,'' diye seslendi.
Bakan Rubio 'rolümüz yok' dese de Trump, İran'a 'anlaşın' mesajında ''ABD'nin açık ara farkla, dünyanın en iyi ve en ölümcül askeri teçhizatına sahip olduğunu, İsrail’in de bunlardan çokça bulundurduğunu ve daha fazlasının da yolda olduğunu belirttim,'' dedi.
İsrail, kendi nükleerleriyle ilgili 'sessiz'
İsrail’in İran’a yönelik saldırısını meşrulaştırma çabaları, ülkenin kendi nükleer programına dair yıllardır süren sessizliğiyle çelişiyor. İran’ın nükleer silah geliştirme ihtimaline karşı 'önleyici saldırı' düzenlediğini bildiren İsrail, bugüne dek kendi nükleer cephaneliğini ne resmen kabul etti ne de uluslararası denetime açtı. Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na (NPT) taraf olmayan ve onlarca nükleer başlığa sahip olduğu tahmin edilen İsrail’in, aynı anlaşmaya taraf olan İran’ı yalnızca şeffaf olmamakla suçlayarak askeri müdahalede bulunması, uluslararası kamuoyunda 'çifte standart' eleştirilerini beraberinde getiriyor. Bu durum, nükleer silahsızlanma çağrılarının inandırıcılığını da zedeliyor.