Kongo'da 7 milyon insanın yerinden edilmesine neden olan çatışma Birleşmiş Milletler tarafından 'dünyadaki en uzun süreli, karmaşık ve ciddi' krizlerden biri olarak nitelendirildi.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Ruanda cuma günü, Kongo'nun doğusunda onlarca yıldır süren ölümcül çatışmaları sona erdirmeyi ve ABD'nin bölgedeki kritik madenlere erişimini kolaylaştırmayı amaçlayan, Washington arabuluculuğunda bir barış anlaşması imzaladı.
ABD Başkanı Donald Trump her iki ülkenin dışişleri bakanlarıyla Beyaz Saray'da yaptığı toplantıda, "Bugün şiddet ve yıkım sona eriyor ve tüm bölge umut, fırsat, uyum, refah ve barışla dolu yeni bir sayfa açıyor," dedi.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise, barış anlaşmasını "30 yıllık savaşın ardından önemli bir an" olarak nitelendirdi.
Doğu Kongo 1990'lardan bu yana çatışmalarla boğuşuyor ve bölgede 100'den fazla silahlı grup faaliyet gösteriyor. Birçoğunun komşu Ruanda tarafından desteklendiğine inanılıyor. Şiddet milyonlarca insanın hayatına mal oldu ve sayısız sivili yerinden etti.
Anlaşma, toprak bütünlüğü, düşmanlıkların yasaklanması ve devlet dışı silahlı grupların ayrılması, silahsızlandırılması ve şartlı entegrasyonuna ilişkin hükümler içeriyor.
Barış anlaşması diplomatik bir dönüm noktası olarak görülse de uzmanlar temkinli davranmaya devam ediyor. Önde gelen bir isyancı grubun anlaşmanın kendileri için geçerli olmadığını söylemesi, anlaşmanın sahadaki etkileri konusunda endişelere yol açıyor.
Oval Ofis'te kendisine anlaşmanın ihlal edilip edilmeyeceği sorulan Trump, böyle bir şeyin olacağını düşünmediğini söyledi ancak ihlal edilmesi halinde "mali ya da başka türlü çok ağır cezalar" verileceği uyarısında da bulundu.
Bazı Kongolular anlaşmayı, hükümetlerinin isyancılarla mücadelede destek için Trump'a ulaşmasının ardından ABD'nin teknoloji için gerekli kritik mineralleri elde etmek için bir fırsat olarak görüyor.
Trump, Afrika'da ekonomik ve stratejik nüfuz için Çin ile artan rekabetin ortasında kritik madenlerin güvenliğini sağlamaya öncelik verdi.