Bu keşif, kendi Güneş sistemimizin ilk günlerine dair eşsiz bir bakış sunuyor.
Gökbilimciler, Güneş benzeri genç bir yıldızın etrafındaki gaz diskinde, kayalık gezegenlerin en erken yapı taşlarını keşfetti. Bu keşif, kendi Güneş sistemimizin ilk günlerine dair eşsiz bir bakış sunuyor.
Bilim insanlarının Çarşamba günü açıkladığına göre bu, yeni dünyaların oluşmaya başladığı 'zaman sıfırı' anına dair eşi benzeri görülmemiş bir görüntü.
Hollanda’daki Leiden Gözlemevi’nden ve uluslararası araştırma ekibinin başında yer alan Melissa McClure, “Dünya gibi kayalık gezegenlerin doğduğu sıcak bölgeyi doğrudan gözlemlemeyi başardık,” dedi.
“İlk kez, gezegen oluşumunun ilk adımlarının şu anda gerçekleştiğini kesin olarak söyleyebiliyoruz.”
Chicago Üniversitesi’nden ve araştırmaya doğrudan dahil olmayan Fred Ciesla, yapılan gözlemlerin yeni doğmakta olan bir gezegen sisteminin işleyişine benzersiz bir pencere açtığını söyledi.
Ciesla “Bu, gökbilimcilerin uzun zamandır beklediği bir şeydi. Gezegen sistemlerinin nasıl oluştuğu yıllardır merak edilen bir konuydu. Şimdi elimizde çok zengin bir fırsat var,” dedi.
NASA’nın James Webb Uzay Teleskobu ile Şili’deki Avrupa Güney Gözlemevi (ESO) bu olağanüstü bulguyu birlikte ortaya çıkardı. İnceledikleri genç yıldız “HOPS-315” olarak adlandırılıyor. Güneş’e benzeyen bu sarı cüce yıldız henüz çok genç; sadece 100 ila 200 bin yaşında ve bizden yaklaşık 1.370 ışık yılı uzaklıkta. (Bir ışık yılı yaklaşık 9.5 trilyon kilometre.)
Araştırma ekibi, bu genç yıldızın çevresindeki gaz diskinin derinlerine bakarak, yoğunlaşmaya başlayan katı parçacıkları – gezegen oluşumunun ilk işaretlerini – doğrudan tespit etti. Diskin dış kısmındaki bir boşluk sayesinde iç yapıyı görebildiler; bu da yıldızın Dünya’ya dönük eğimiyle mümkün oldu.
Gözlemler sırasında silisyum monoksit gazı ve kristal silikat mineralleri tespit edildi. Bu maddeler, Güneş sistemimizin 4.5 milyar yıl önceki ilk katı bileşenlerinin yapı taşları olarak kabul ediliyor. Bu oluşum, Mars ve Jüpiter arasındaki asteroid kuşağına benzer bir bölgede gerçekleşiyor. Yani gezegen oluşumunun artıklarıyla dolu bir alanda.
Melissa McClure, sıcak minerallerin bu şekilde yoğunlaştığının daha önce başka genç yıldızlar çevresinde hiç gözlemlenmediğini belirtti: “Bu yüzden bunun gezegen oluşumunun evrensel bir parçası mı, yoksa sadece Güneş sistemimize özgü bir özellik mi olduğunu bilmiyorduk. Çalışmamız, bunun gezegen oluşumunun en erken aşamasında yaygın bir süreç olabileceğini gösteriyor.”
McClure, önceki araştırmaların genellikle daha genç gaz disklerine ya da olgunlaşmış sistemlerdeki olası gezegen adaylarına odaklandığını, ancak gezegen oluşumunun ilk adımlarına dair şimdiye kadar doğrudan bir kanıt bulunmadığını da vurguladı.
ESO’nun ALMA teleskop ağıyla çekilen büyüleyici bir görüntüde, gelişmekte olan bu gezegen sistemi, karanlık boşlukta parlayan bir ateşböceğini andırıyor.
HOPS-315’in çevresinde kaç gezegenin oluşabileceği henüz bilinmiyor. Ancak McClure’a göre bu yıldızın gaz diski, bir zamanlar Güneş’inki kadar büyükse, milyonlarca yıl içinde sekiz gezegenlik bir sistem dahi oluşabilir.
Araştırmanın ortak yazarlarından Purdue Üniversitesi’nden Merel van ’t Hoff, benzer gezegen sistemlerini keşfetmek için sabırsızlandığını söyledi. Daha fazla örnekle karşılaştırma yapılabileceğini ve Dünya benzeri gezegenlerin oluşumunda hangi süreçlerin kritik rol oynadığını anlamanın mümkün olacağını ifade etti: “Orada Dünya gibi gezegenler var mı, yoksa biz o kadar özel miyiz ki, böyle bir şeyin sık yaşanmasını beklememek mi gerekir?”