Ankara, AİHM'in "tahliye" ve "ihlal" kararına sürenin dolmasına bir gün kala itirazda bulunurken, Adalet Bakanlığı, Büyük Daire'de "yeniden inceleme" talep etti.
Türkiye, AİHM’in Selahattin Demirtaş hakkında verdiği ihlal ve tahliye kararına, süre dolmadan bir gün önce itiraz etti.
Salı günü Adalet Bakanlığı, kararın AİHM Büyük Daire tarafından yeniden ele alınmasını talep etti.
Bakanlık yetkilileri, başvuru işlemleri için Strazburg’a giderek gerekli belgeleri teslim etti.
Türkiye’nin itiraz etmemesi durumunda karar 8 Ekim 2025’te kesinleşmiş olacaktı.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Kobani davasında eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a verilen cezanın gerekçeli kararını 13 ay sonra tamamlamıştı. Demirtaş’ın avukatları, yaklaşık 30 bin sayfalık gerekçeli karara karşı 400 sayfalık savunma metni hazırlamıştı.
AİHM, Demirtaş hakkında ikinci kez ihlal ve tahliye kararı vermiş, Türkiye’ye ise bu karara itiraz için 8 Ekim’e kadar süre tanımıştı.
Adalet Bakanlığı’nın başvurusu ile dosyanın AİHM Büyük Daire’de görüşülme süreci resmen başlamış oldu.
Bu gelişme, son dönemde Selahattin Demirtaş'ın AİHM kararı doğrultusunda tahliye edilebileceğine dair artan iddialar arasında yaşandı.
Demirtaş’ın avukatı Mahsuni Karaman, salı günü yaptığı bir açıklamayla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 8 Temmuz 2025’te verdiği son ihlal kararının 8 Ekim’de kesinleşebileceğini belirterek, hükümetin bu karara itiraz etmemesinin “hem hukuken hem de siyaseten anlamlı olacağını” söylemişti.
Bu tarihin “sürecin turnusol kâğıdı” olacağını söyleyen Karaman, Demirtaş ile Kobani davasında tutuklu bulunan diğer siyasetçilerin serbest bırakılması gerektiğini savundu.
Mahsuni Karaman, AİHM’in 8 Temmuz 2025’te verdiği son ihlal kararının ardından yaptıkları tahliye başvurusunun Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildiğini hatırlattı.
Selahattin Demirtaş 4 Kasım 2016’dan bu yana cezaevinde bulunuyor.
AİHM bugüne dek üç kez (2018, 2020 ve 2025’te) Demirtaş’ın tutukluluğunun hak ihlali olduğuna hükmetti.
Ancak bu kararların ardından yapılan tahliye başvuruları sonuçsuz kaldı.
Son olarak Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, 8 Temmuz 2025 tarihli AİHM kararına dayanan başvuruyu, kararın kesinleşmediği ve Demirtaş’ın artık mahkûmiyet hükmü nedeniyle tutuklu olduğu gerekçesiyle reddetti.
Demirtaş ve Yüksekdağ
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, 4 Kasım 2016’da tutuklandı.
HDP’nin o dönemki eş genel başkanları olan iki isim 4 Kasım'da gözaltına alındı ve aynı gün çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. O günden bu yana farklı soruşturma ve davalar kapsamında yargılanıyorlar.
Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tutukluluk süreçleri, Türkiye siyaseti ve hukuk sistemi açısından önemli tartışmalar yarattı.
AİHM, Demirtaş’ın tutukluluğu hakkında verdiği kararında, uzun süreli tutukluluğun hak ihlali oluşturduğunu ve serbest bırakılması gerektiğini belirtti. Ancak bu karara rağmen her iki isim de tutuklu yargılanmaya devam etti.
Bugün gelinen noktada her ikisi de Kobanî davası kapsamında cezaevinde bulunuyor.
2014’teki Kobanî protestolarına ilişkin açılan davada ağırlaştırılmış suçlamalarla yargılanan Demirtaş ve Yüksekdağ, yaklaşık sekiz yıldır cezaevinde.
Silah bırakma süreci
'Yeni süreç', Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 1 Ekim 2024'te yapılan açılışında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve milletvekilleriyle tokalaşmasıyla başladı. Bahçeli aynı gün “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım,'' demişti.
Daha sonra 22 Ekim'de MHP lideri, Öcalan'ın TBMM'de konuşturulması çağrısını yaptı: ''Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin.”
23 Ekim'de ise uzun süredir kimseyle görüş yaptırılmayan Öcalan, yeğeni DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan ile görüştü. Böylelikle İmralı trafiği de başlamış oldu.
DEM Parti vekillerinden oluşan heyetin İmralı'da yaptığı görüşmeler sonrası Öcalan, 27 Şubat Perşembe günü Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'den (DEM Parti) oluşan heyet ile gönderdiği mektupta PKK'ya kendini feshetmesi ve silah bırakma çağrısında bulunmuştu. Bu çağrının ardından PKK 1 Mart Cumartesi gününden itibaren geçerli olmak üzere ateşkes ilan ettiğini duyurmuştu.
O tarihten bu yana örgütün fesih kongresini gerçekleştirmesi bekleniyordu. Hatta bu sürecin önünü açan isimlerden Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli kongre için yer ve zaman önerisi de yapmıştı.
En son 2 Mayıs'ta AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ''Terör örgütünün silah bırakmasına ve kendini feshetmesine dönük olarak önümüzdeki günlerde gelişebilecek her olumlu adım, bir sonraki olumlu adımı çağıracaktır. Her aşamayı titizlikle takip ediyoruz," dedi.
PKK ise kongrenin yapılması için Öcalan ile iletişim kanallarının açılmasını ve güvenliğin sağlanmasını şart koşuyordu.
Örgütten kongrenin 5-7 Mayıs tarihleri arasında 'Medya Savunma Alanlarında' yapıldığı bildirildi. Kongre'nin iki farklı alanda birbirine paralel olarak gerçekleştirildiği açıklandı. Diğer yandan Öcalan'ın 'fesih' çağrısı temelinde tarihi öneme sahip kararların alındığı da bildirildi.
Daha sonra ise Meclis'te süreçle ilgili bir komisyon kuruldu. Muhalefet, 'çözüm' için somut adımların atılmasını istiyor. En önemli somut adımların ise AİHM'in de hakkında defalarca 'hak ihlali' kararı verdiği Demirtaş gibi siyasetçilerin tahliyesi olması gerektiği belirtiliyordu.
Türkiye'de çözüm süreci
Çözüm süreci, Türkiye'de 2013-2015 yılları arasında PKK ile Türk devleti arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.
Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015'te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye'deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.
28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor.
PKK militanları, 40 yıla yakındır sürdürdükleri saldırılarda, resmi rakamlara göre 15 bin'e yakın kişiyi öldürdü.
PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.
Son süreç ise iktidar tarafından 'Terörsüz Türkiye' kavramıyla tanımlanıyor.