Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

TBMM Adalet Komisyonu 11. Yargı Paketi’nin ilk 15 maddesini kabul etti: Hukuki değişiklikler neler?

TBMM
TBMM ©  Ali Unal/Copyright 2024 The AP. All rights reserved
© Ali Unal/Copyright 2024 The AP. All rights reserved
By Sait Burak Utucu
Yayınlanma Tarihi Son güncelleme
Paylaş Yorumlar
Paylaş Close Button

11. Yargı Paketi’nde ilk 15 madde ile avukatlık disiplin sistemi yenilendi, dolandırıcılık asliye cezaya devredildi, akıl hastalarına tedavi şartı ve icra ihalelerine teminat getirildi. Kalan maddeler trafik, sosyal medya, siber suç, açık hat, GSS affı ve infaz düzenlemelerini içeriyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu, kamuoyunda "11. Yargı Paketi" olarak bilinen ve yargı sisteminde köklü değişiklikler öngören 38 maddelik kanun teklifinin görüşmelerine hız verdi.

Komisyon, özellikle avukatlık mesleğinin disiplin süreçlerini yeniden tanımlayan, dolandırıcılık suçlarında görevli mahkemeyi değiştiren ve akıl hastalarına yönelik güvenlik tedbirlerini sıkılaştıran düzenlemeleri içeren ilk 15 maddeyi çarşamba günü kabul etti.

İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) milletvekillerinin imzasıyla sunulan ve "Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" başlığını taşıyan paket, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) iptal kararları doğrultusunda oluşan yasal boşlukları doldurmayı ve yargılamaları hızlandırmayı hedefliyor.

Komisyondan geçen ilk bölüm, özellikle hukukçuları, icra dosyası olan vatandaşları ve ceza yargılamasının taraflarını yakından ilgilendiriyor.

Avukatların disiplin cezalarında kanunilik ilkesi

Paketin kabul edilen ilk bölümünde en geniş yer tutan düzenlemelerden biri 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nda yapılan değişiklikler oldu. Anayasa Mahkemesi'nin daha önce verdiği bir iptal kararında, avukatlara verilen disiplin cezalarının kanunda açıkça tanımlanmadığı, eylem ile ceza arasında belirli bir bağ kurulmadığı ve bu durumun "suçta ve cezada kanunilik" ilkesine aykırı olduğu belirtilmişti.

Kabul edilen maddelerle birlikte, hangi eylemin hangi disiplin cezasını gerektirdiği tek tek kanun metnine işlendi. Böylece baro disiplin kurullarının keyfi yorumlarının önüne geçilmesi ve avukatlar için hukuki belirliliğin sağlanması hedefleniyor.

Hangi eylem hangi cezayı getiriyor?

Yeni düzenlemeyle avukatlara verilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, para cezası, işten çıkarma ve meslekten çıkarma olarak yeniden sınıflandırıldı.

Uyarma cezası, meslektaşı küçük düşürücü ifadeler kullanmak, eleştirileri kamuoyuna taşımak, duruşmalara cübbesiz çıkmak veya mazeretsiz katılmamak gibi daha hafif ihlallerde uygulanacak. Karşı tarafın avukatı yokken iş sahibinin bilgisi dışında görüşmek ve stajyerlere gerekli ilgiyi göstermemek de bu kapsama giriyor.

Kınama cezası, reklam yasağını ihlal etmek, zorunlu müdafilik görevini yerine getirmemek, haklı sebep olmadan işi bırakmak veya ücret iadesi yapmamak gibi daha ciddi ihlaller için öngörülüyor. Asgari ücretin altında iş kabul etmek ya da eski kurumuna karşı iki yıl dolmadan dava almak da kınama sebebi.

Para cezaları (20–200 bin TL), meslektaşa fiili saldırı, müvekkil zararına menfaat sağlama, yasaya aykırı şube açma gibi daha ağır fiillerde uygulanacak. Hakim veya savcının baktığı dosyada yakın akrabalık ilişkisi bulunmasına rağmen avukatlık yapmak da para cezası kapsamına alındı.

İşten çıkarma ve meslekten çıkarma ise sahtecilik, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma gibi avukatlık onuruyla bağdaşmayan suçlarda devreye girecek. Ayrıca yeni sistemde tekerrür hükmü getirildi; beş yıl içinde yeniden disiplin suçu işlenmesi hâlinde ceza bir derece ağır uygulanacak.

Dolandırıcılık davaları Asliye'de görülecek

Yargı paketinin kabul edilen 12. ve 13. maddeleri, ceza yargılamasının işleyişini doğrudan etkileyecek teknik ama hayati bir değişikliği içeriyor. Türk Ceza Kanunu'nun 158. maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçları, Ağır Ceza Mahkemeleri'nin görev alanından çıkarılarak Asliye Ceza Mahkemeleri'ne devredildi.

Adalet Bakanlığı bürokratları ve kanun teklifini hazırlayan vekiller, bu değişikliğin temel gerekçesini "ihtisaslaşma" ve "yargılamayı hızlandırma" olarak açıklıyor. Gerekçede, basit dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçlarının farklı mahkemelerde görülmesinin görev uyuşmazlıklarına yol açtığı ve süreci uzattığı vurgulandı.

Yapılan düzenleme ile Asliye Ceza Mahkemeleri bünyesinde bu suç türleri için ihtisaslaşma sağlanması hedefleniyor.

Bununla birlikte, adliyelerde ani bir dosya yığılmasının ve kaosun önüne geçmek için önemli bir geçiş hükmü getirildi. Buna göre, halihazırda Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmekte olan davalar veya istinaf ile temyiz aşamasındaki dosyalar için görevsizlik kararı verilemeyecek ve bu dosyalar kesin hüküm verilene kadar mevcut mahkemelerinde görülmeye devam edecek.

Akıl hastaları için zorunlu tedavi ve alt sınır dönemi

Toplum güvenliğini yakından ilgilendiren bir diğer değişiklik ise TCK'nın akıl hastalığını düzenleyen 32. ve 57. maddelerinde yapılması planlanıyor.

Mevcut uygulamada, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği azalmış olan kısmi akıl hastası kişilere indirimli ceza veriliyor, ancak bu cezanın infazı bazen sadece hapis, bazen de tedavi şeklinde olabiliyordu.

Kabul edilen 14. madde ile kısmi akıl hastalığı olan failler hakkında mahkumiyet kararının yanı sıra zorunlu olarak "akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirine", yani yüksek güvenlikli hastanelerde tedaviye hükmedilmesi yasalaştı.

Amaç, kişinin sadece cezaevinde kalması değil, aynı zamanda tedavi edilerek topluma kazandırılması ve tehlikeliliğinin ortadan kaldırılması olarak belirlendi.

Daha da önemlisi, 15. madde ile tedavi sürelerine ilişkin belirsizlik giderildi. Ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis gerektiren suçları işleyen tam akıl hastaları için sağlık kurumunda geçirilecek süre bir yıldan az olamayacak.

Üst sınırı 10 yıldan fazla hapis cezasını gerektiren diğer suçlarda ise bu süre en az altı ay olacak. Bu düzenleme, ciddi suçlar işleyen akıl hastalarının kısa süre sonra hastaneden salıverildiği yönündeki kamuoyu eleştirilerine ve güvenlik kaygılarına bir yanıt niteliği taşıyor.

İcra ihalelerinde kötü niyetli itirazlara fren

Ekonomik belirsizliklerin arttığı dönemde, İcra ve İflas Kanunu’nda yapılan değişiklikler paketin önemli başlıklarından biri oldu.

Kabul edilen 1. madde, icra satışlarında ihalenin feshi davalarının kötüye kullanılmasını önlemeyi hedefliyor. Uygulamada, ihale ile ilgisi olmayan üçüncü kişilerin süreci uzatmak veya alıcıyı vazgeçirmek için fesih talep ettiği durumlar sıkça yaşanıyordu.

Yeni düzenlemeyle, ihaleyle doğrudan ilgisi olmayan kişilerin talepleri mahkemece dosya üzerinden ve kesin olarak reddedilecek.

Ayrıca fesih başvurusu için nispi harç veya teminat yatırılması zorunlu olacak. Harç veya teminat eksikse mahkeme iki haftalık kesin süre verecek; tamamlanmazsa başvuru yeniden incelenmeden reddedilecek.

Bu değişiklikle, hem alacaklının parasına daha hızlı kavuşması hem de icra dairelerindeki iş yükünün azalması amaçlanıyor.

İptal davalarında 1 yıl kriteri ve kamu ihalelerinde iade

İcra ve İflas Kanunu'nun 278. maddesinde yapılan değişiklikle, borçlunun mallarını kaçırmak amacıyla yaptığı şüpheli tasarrufların iptali için öngörülen sürelerde de revizyona gidildi. Anayasa Mahkemesi'nin mülkiyet hakkı ve öngörülebilirlik uyarısı dikkate alınarak, aciz halinden geriye doğru iki yıl olan iptal süresi bir yıla indirildi.

Ayrıca, kimlerin bağışlama yapmış sayılacağı maddede yeniden ve net bir şekilde sayıldı; buna göre altsoy, üstsoy, üçüncü dereceye kadar kan hısımları ve evlatlık gibi yakınlarla yapılan tasarruflar bağışlama sayılarak iptale tabi tutulacak.

Kamu İhale Kanunu'nda yapılan değişiklikle ise ihalelere itiraz eden firmaların yatırdığı yüksek başvuru bedellerinin iadesi kolaylaştırıldı.

Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonrası yapılan düzenlemeye göre, itirazında kısmen haklı çıkan veya ihale idare tarafından iptal edilen firmalara, haklılık oranlarına göre başvuru bedelleri iade edilecek.

Başvuru dilekçesinde birden fazla iddia varsa, her biri ayrı ayrı değerlendirilerek haklılık oranı belirlenecek ve iade tutarı buna göre hesaplanacak.

Trafik güvenliği, silah kullanımı ve dijital suçlar maddeleri görüşülecek

11. Yargı Paketi’nin 16–38. maddeleri arasında yer alan düzenlemeler, güvenlik ve dijital suçlarla mücadeleyi güçlendirmeyi hedefliyor. Bu kapsamda, trafikte yol kesme, makas atma ve araçların hareketini engelleme gibi eylemler için ceza aralığını artırıyor; araç kaçırma hâlinde ceza beş yıla kadar çıkıyor. Elektrikli motorlu araçların da kapsama alınmasıyla trafik güvenliği hükümleri güncelleniyor.

Genel güvenliği tehlikeye sokan eylemlerle ilgili madde ise kurusıkı silahlarla havaya ateş edilmesini ilk kez hapis cezası kapsamına alıyor. Eylemin düğün, konser veya kalabalık törenlerde işlenmesi hâlinde cezalar artırılıyor.

Dijital dolandırıcılığa yönelik madde, banka hesapları, kredi kartları ve kripto varlık cüzdanlarının makul şüphe hâlinde bankalar veya hizmet sağlayıcıları tarafından 48 saate kadar dondurulmasına imkân tanıyor. Bu süre sonunda savcı veya hâkim kararıyla el koyma uygulanabilecek.

Sosyal medya kaynaklı hakaret davalarında sistem değişikliği getiren Madde 16, kamu görevlisine hakaret dışındaki tüm hakaret suçlarını “önödeme” kapsamına alıyor. Fail, savcılığın belirlediği para cezasını öderse dava açılmayacak; ancak bu hak beş yılda yalnızca bir kez kullanılabilecek.

İnternet ortamındaki kişilik hakkı ihlallerinde yaptırımları sertleştiren Madde 32, mahkemenin içeriği kaldırma kararına uymayan sosyal medya platformlarına önce yüzde 50, ihlal devam ederse yüzde 90 bant daraltma uygulanmasını düzenliyor.

Çocukların suçta kullanılması, açık hat sınırlaması ve GSS affı

İstanbul Kadıköy'de gittiği pazarda 15 ve 16 yaşındaki iki çocuk tarafından bıçaklı saldırıya uğrayan 15 yaşındaki Mattia Ahmet Minguzzi cinayeti sonrasında kamuoyunun gündeminde "suça sürüklenen çocuk" kavramı tartışılmaya başlanmıştı.

Bu olay üzerine yargı paketinde en öne çıkması beklenen maddelerden birinin suça sürüklenen çocuklarla ilgili olması bekleniyor.

Mevcut uygulamada 12 yaş altı çocuklar cezalandırılmıyor, 12-15 ve 15-18 yaş aralığındaki çocuklar için ise ceza indirimi uygulanıyor.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç eylül ayında Yargıtay'da düzenlenen Adli Yıl Açılış Resepsiyonu'nda "suça sürüklenen çocuklar" konusunda düzenleme yapılıp yapılmayacağı yönündeki soruya, "Yaş arttıkça ceza indiriminin azalmasına yönelik bir düzenleme diyebiliriz," dedi.

Paketin çocuklara ilişkin tek düzenlemesi 20. madde kapsamında yer alıyor. Bu madde, suç örgütlerinin çocukları suçta kullanması hâlinde cezaların ağırlaştırılmasını öngörüyor. Çocuğun örgüt faaliyetlerinde yer alması, örgüt yöneticileri ve üyeleri için daha ağır bir yaptırım sebebi hâline getiriliyor.

Suç örgütlerinin yöntemlerini hedef alan düzenlemeler de pakette yer alıyor. Bu düzenlemeler, başkası adına kayıtlı “açık hat”lara sınırlama getirilmesini, kimlik bilgilerini güncellemeyen yabancı uyruklu kişilerin hatlarının kapatılmasını ve suçta kullanıldığı tespit edilen hatların hâkim kararıyla sinyal kesilerek devre dışı bırakılmasını içeriyor.

Aynı bölümde kiralık araçla dolandırıcılığa ilişkin cezalar da artırılıyor.

Ayrıca, 1 Ocak 2016 öncesine ait Genel Sağlık Sigortası (GSS) prim borçları ve gecikme cezalarının tamamen silinmesini düzenliyor.

31 Temmuz 2023 ve öncesinde suç işlemiş hükümlülere açık cezaevine ayrılma ve denetimli serbestlikten üç yıl daha erken yararlanma hakkı getirilmesi planlanıyor. Bu düzenleme, pandemi dönemi sonrası infaz rejiminde ortaya çıkan eşitsizlikleri gidermeyi amaçlıyor.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Paylaş Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

TBMM'ye gelmesi beklenen 11. Yargı Paketi'yle ilgili hangi düzenlemeler gündemde?

Türkiye'de ve dünyada hüküm ve cezalar: 'Suça sürüklenen çocuk' doğru bir kavram mı?

Rojin Kabaiş'in cansız bedeni Van Gölü kıyısında bulundu