Trump yönetiminin açıkladığı rakamlara göre, 'Güney Mızrağı' operasyonu başladığından bu yana en az 23 tekne hedef alındı ve en az 87 kişi öldürüldü.
ABD ordusu, Doğu Pasifik’te şüpheli görülen bir 'narko-tekneye' yönelik yeni bir saldırı düzenlediğini açıkladı. Bu operasyon, ABD Kongresi’nde Pentagon’un uyuşturucu kaçakçılarına yönelik olduğunu öne sürdüğü ölümcül saldırılarına ilişkin incelemelerin arttığı bir dönemde, yaklaşık üç haftalık duraklamanın ardından gerçekleştirildi.
ABD Güney Komutanlığı, X üzerinden yaptığı açıklamada, “Operation Southern Spear” (Güney Mızrağı Operasyonu) kapsamında yürütülen son saldırıda dört kişinin öldüğünü duyurdu. Operasyon, deniz yoluyla uyuşturucu kaçakçılığını hedef aldığını öne sürüyor.
Komutanlık açıklamasında, “Güney Mızrağı Operasyonu, uluslararası sularda, terör örgütü olarak tanımlanan bir yapı tarafından işletilen bir tekneye ölümcül, kinetik bir saldırı gerçekleştirdi,” dendi. Açıklamada alınan istihbaratın, teknenin bilinen bir güzergah üzerinden yasadışı uyuşturucu taşıdığını gösterdiği söylendi.
Hem Cumhuriyetçiler hem Demokratlar, operasyonun yasal dayanağını ve denetimini sorguluyor. Hatta bazı Demokratlar ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth’in istifasını talep ediyor.
Trump yönetiminin açıkladığı rakamlara göre, operasyon başladığından bu yana en az 23 'şüpheli uyuşturucu teknesi' hedef alındı ve en az 87 kişi öldürüldü.
Kongre, bu deniz operasyonları için özel bir askeri güç kullanma yetkisi vermiş değil; Başkan Donald Trump'ın yetkisini sınırlamaya yönelik girişimler ise Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Temsilciler Meclisi tarafından engellendi.
Amiral 'yasa dışı emir' iddiasını reddetti
2 Eylül’de şüpheli bir diğer uyuşturucu teknesine yapılan ve ilk vuruştan sağ kurtulan kişilerin ikinci bir saldırıyla öldürüldüğü operasyon nedeniyle 'Güney Mızrağı' soruşturma konusu olmuş durumda.
Perşembe günü, operasyonun bazı unsurlarını yöneten Amiral Frank “Mitch” Bradley, kapalı ve gizli bir oturumda milletvekillerine bilgi verdi.
Bradley, medyada Hegseth’e atfedilen 'hepsini öldürün' veya 'acıma yok' tarzı bir emir aldığını ya da ilettiğini kesin bir dille reddetti. Senato İstihbarat Komitesi Başkanı Tom Cotton, “Bradley böyle bir emir almadığını açıkça belirtti,” dedi.
Ancak oturumdan çıkan milletvekilleri, hayatta kalan iki kişinin öldürüldüğü sırada ne yaptığına dair farklı değerlendirmeler sundu. Bu da olayla ilgili belirsizliklerin sürdüğünü gösterdi. Bazı üyeler, operasyonun savaş hukuku açısından soru işaretleri doğurabileceğini söyledi.
Siyasi tepkiler bölünmüş durumda
Başkan Donald Trump’a yakın birçok Cumhuriyetçi, yönetimin yaklaşımını savunarak, agresif müdahalenin ulus ötesi suç şebekelerini bozmak için gerekli olduğunu savunuyor. Demokratlar ise Kongre onayı olmamasını ve artan sivil can kayıplarını gerekçe göstererek daha fazla şeffaflık talep ediyor.
Operasyonun büyük ölçüde Venezuela açıklarında yoğunlaşması, Washington ile Caracas arasında diplomatik gerilimi artırdı. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, ABD’yi uyuşturucu karşıtı operasyonları hükümetini istikrarsızlaştırma kılıfı olarak kullanmakla suçluyor; Washington ise bu iddiaları reddediyor.
ABD yönetimi, Venezuela’da “Cartel de los Soles” (Güneşlerin Karteli) olarak tanımladığı yapıyı 26 Kasım'da yabancı terör örgütü ilan etti. Washington’ın bu adımı, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro üzerindeki baskıyı artırmayı hedefliyor.
Kararla ilgili konuşan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Maduro’yu lideri olmakla suçladığı yapıyı 'terörist şiddetten sorumlu' olarak tanımlamıştı.
Ancak son haftalarda farklı gelişmelerde yaşandı. Maduro ile Trump'ın telefon görüşmesi yaptığı bildirildi. Maduro görüşmenin 'samimi ve yapıcı' olduğunu söyledi.