Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Başkanı Mesud Barzani'nin 29 Kasım'da Cizre'ye yaptığı ziyaret, Erbil - Ankara ilişkilerinin test edildiği bir sürece kapı araladı.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, KDP Başkanı Mesud Barzani'nin uzun namlulu korumalarla Cizre'ye yaptığı ziyaret sonrası siyasi arenada yankılanan tartışmalara yönelik perşembe akşamı bir açıklama yayınladı.
Yazılı açıklamada, "Bu tarihi ziyaretin ardından ne yazık ki farklı, istenmeyen ve maksadını aşan yorum ve değerlendirmeler gündeme gelmiş, bu durum endişelere yol açmıştır," denildi.
"Önemli olan husus, Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi arasındaki ilişkilerde yakalanan bu müstesna dönemdir."
Türkiye'deki yeni çözüm süreci "önemli ve hassas bir sorunun çözümü için atılmış doğru bir adım" ifadeleriyle tanımlanırken, "Türkiye hükümetini, iktidar partilerini ve Türkiye ile bölgede barış ve istikrarın geliştirilmesinde etkili rol oynayan herkesin gayretini takdir ediyoruz," vurgusunda bulunuldu.
Son bölümde, "kaygıların dayanışma içinde giderilmesi" talep edildi, tarafların "ilişkileri güçlendirmeye, barışı sağlamaya, ortak çıkarları ve bölge istikrarını korumaya odaklanması" çağrısı yapıldı.
Arka plan
Mesud Barzani'nin, Şırnak'ın Cizre ilçesinde düzenlenen Melayê Cizîrî Sempozyumu’na bir grup uzun namlulu ve kamuflajlı korumayla katılması, Erbil - Ankara ilişkilerinin test edildiği bir sürece kapı araladı.
Barzani, ziyaret günü Habur Sınır Kapısı'nda Şırnak Valisi Birol Ekici, AK Partili Şırnak Belediye Başkanı Mehmet Yarka, AK Parti ve DEM Partili milletvekilleri tarafından karşılandı.
Sempozyumda, "Bu sefer sorunsuz bir şekilde başlayan yeni barış sürecinden çok memnunuz," diyen Barzani, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve Kürdistan İşçi Partisi (PKK) lideri Abdullah Öcalan'a teşekkür etti. "Elimizden gelen her şeyi yapacağımızı vurguluyoruz. İnşallah olumlu sonuçlar alınacaktır."
Öte yandan Barzani'nin sempozyumda konuşma yaptığı sıra onu dışarıda bekleyen korumalarının sosyal medyaya yansıyan görüntüleri, çözüm sürecine destek açıklayan Kürt lideri, "devlet protokolünü çiğnediğine" yönelik eleştirilerin hedefi haline getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Oktay Saral, X'te yayınladığı gönderide, "Biz hoş geldin demeyi biliriz; ama devletimizin çizgisini, protokolünü ve vakarını kimseye çiğnetmeyiz," dedi ve ekledi: "Bu tablo yalnızca teamüllere değil, devletimizin köklü itibarına da gölge düşürür. Biz kendi vatanımızda güvenliği başka ellere bırakacak bir devlet değiliz!"
Bahçeli: 'İtibara taammüden saldırı'
Kamuoyuna yansıyan bu gerilim, iktidar ortağı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Türkgün gazetesine verdiği röportajla yeni bir boyuta çıkmış oldu.
Bahçeli, Barzani'nin Cizre ziyaretini "şova çevirdiğini" söyledi: "Vatan topraklarımızda yabancı üniformalı askerlerin uzun namlulu silahla ortalıkta dolaşması tek kelime ile rezalet. Türkiye Cumhuriyeti’nin itibarına taammüden saldırı."
Barzani'nin ofisi: 'O hala eski bozkurt'
2 Aralık Salı günü yayınlanan bu röportaj sonrasında Barzani'nin ofisi, Bahçeli'ye aynı tonda yanıt verdi:
"Biz, Allah’ın Devlet Bahçeli’ye hidayet verdiğini, ırkçılık ve şovenizmden vazgeçtiğini sanıyorduk. Ancak görünen o ki; o hala eski bozkurt, sadece şimdi koyun postuna bürünmüş."
Yazılı açıklamada ayrıca, "Türk üst düzey yetkililerin de askerler eşliğinde" Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ni ziyaret ettiği, "herhangi bir sorun yaşanmadığı" detayına yer verildi.
"Bahçeli’nin bu sözleri sarf ettiği sırada, Başkan Barzani’nin ziyareti için alınan tüm güvenlik detayları ve tedbirleri, Kürdistan Bölgesi ile Türkiye’nin ilgili kurumları arasındaki protokol mutabakatına göre uygulanmıştır."
Bahçeli'ye verilen bu yanıt sonrası İçişleri Bakanlığı, görüntülerle ilgili iki müfettişin görevlendirildiğini bildirdi. Dışişleri Bakanlığı da, "sorumlular hakkında derhal gerekli işlemlerin yapılmasını" talep ederken, KDP liderliğinden "saygısız ve provokatif açıklamayla" ilgili "izahat" istedi. "Bahçeli'yi hedef alan açıklama, içerik ve üslup bakımından kabul edilemez niteliktedir."
Son olarak 3 Aralık Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda yaptığı açıklamada, "Vahim hatadan dönülmeli," diye konuştu.
"Bu noktada ittifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'yi hedef alan dünkü saygısız ve hadsiz açıklamaları asla tasvip etmediğimizi, kabul edilemez bulduğumuzu ifade etmek isterim."
Silah bırakma süreci
'Yeni süreç', Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 1 Ekim 2024'te yapılan açılışında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve milletvekilleriyle tokalaşmasıyla başladı. Bahçeli aynı gün “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım,'' demişti.
Daha sonra 22 Ekim'de MHP lideri, Öcalan'ın TBMM'de konuşturulması çağrısını yaptı: ''Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsun, terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsin.”
23 Ekim'de ise uzun süredir kimseyle görüş yaptırılmayan Öcalan, yeğeni DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan ile görüştü. Böylelikle İmralı trafiği de başlamış oldu.
DEM Parti vekillerinden oluşan heyetin İmralı'da yaptığı görüşmeler sonrası Öcalan, 27 Şubat günü DEM Parti'den oluşan heyet ile gönderdiği mektupta PKK'ya kendini feshetmesi ve silah bırakma çağrısında bulunmuştu. Bu çağrının ardından PKK 1 Mart Cumartesi gününden itibaren geçerli olmak üzere ateşkes ilan ettiğini duyurmuştu.
O tarihten bu yana örgütün fesih kongresini gerçekleştirmesi bekleniyordu. Hatta bu sürecin önünü açan isimlerden Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli kongre için yer ve zaman önerisi de yapmıştı.
En son 2 Mayıs'ta AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ''Terör örgütünün silah bırakmasına ve kendini feshetmesine dönük olarak önümüzdeki günlerde gelişebilecek her olumlu adım, bir sonraki olumlu adımı çağıracaktır. Her aşamayı titizlikle takip ediyoruz," dedi.
PKK ise kongrenin yapılması için Öcalan ile iletişim kanallarının açılmasını ve güvenliğin sağlanmasını şart koşuyordu.
Örgüt daha sonra 5-7 Mayıs tarihleri arasında 'Medya Savunma Alanlarında' Öcalan'ın 'fesih' çağrısı temelinde 'tarihi' kararlar aldığını bildirdi. 'Fesih' sürecini başlattığını bildiren PKK daha sonra üst düzey örgüt yöneticilerinin katıldığı bir törende silahları yaktı. Daha sonra ise Türkiye'deki örgüt üyelerinin ülkeyi terk ettiği bildirildi.
Türkiye'de ilk çözüm süreci
Çözüm süreci, Türkiye'de 2013-2015 yılları arasında Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ile Türk devleti arasında başlayan müzakereleri ifade ediyor. Bu süreç, Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla başlatılmıştı.
Sürecin temel unsurları arasında, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. PKK lideri Abdullah Öcalan, bu müzakerelerde kilit bir figür olarak rol almıştı. Ancak 2015'te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci fiilen sona ermişti. Bu dönem, Türkiye'deki siyasi dinamiklerde önemli değişimlere neden olmuştu.
28 Kasım 1978’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kurulan PKK, Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Fransa, Türkiye ve pek çok başka devlet tarafından terör örgütü kabul ediliyor.
PKK militanları, 40 yıla yakındır sürdürdükleri saldırılarda, resmi rakamlara göre 15 bine yakın kişiyi öldürdü.
PKK lideri Öcalan, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldığı 1999 yılından beri, Marmara Denizi’ndeki İmralı Cezaevi’nde bulunuyor.