Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Hangi Avrupalı firmalar ABD gümrük vergilerine karşı daha savunmasız?

Paris finans bölgesi - dosya fotoğrafı
Paris finans bölgesi - dosya fotoğrafı ©  Angela Barnes
© Angela Barnes
By Piero Cingari
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

Goldman Sachs'ın, hisse senedi stratejisti Peter Oppenheimer liderliğinde yaptığı yeni bir analiz, Avrupalı firmalar için artan risklerin altını çiziyor. Rapora göre, Avrupalı şirketler şu anda varlıklarının yaklaşık yüzde 30'unu ABD'de bulunduruyor.

REKLAM

ABD'nin son gümrük vergileri dalgasının tetiklediği üç çalkantılı küresel piyasa satış gününün ardından yatırımcılar hangi Avrupa şirketlerinin daha fazla risk altında olduğunu ve hangilerinin daha dirençli olabileceğini belirlemeye çalışıyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Çin'den ithal edilen mallara yüzde 34 ve seçilmiş Avrupa mallarına yüzde 20 gümrük vergisi dahil olmak üzere tüm büyük ticaret ortaklarına yüksek gümrük vergisi artışları uygulayarak son dalgalanma dalgasını ateşledi. Bu hamle, hisse senetleri ve kurumsal kazanç tahminleri üzerinde ağır bir yük oluşturarak yenilenmiş bir küresel ticaret savaşı korkularını yoğunlaştırdı.

Goldman Sachs'ın, hisse senedi stratejisti Peter Oppenheimer liderliğinde yaptığı yeni bir analiz, Avrupalı firmalar için artan risklerin altını çiziyor. Rapora göre, Avrupalı şirketler şu anda varlıklarının yaklaşık yüzde 30'unu ABD'de bulunduruyor. Bu oran 2013'te kaydedilen yüzde 20'nin altındaki orandan çok daha yüksek.

Raporda, "Kuzey Amerika, Avrupalı şirketlerin satışları açısından en büyük tekil pazar alanıdır ve İngiltere, Almanya ve Çin'in toplamından daha büyüktür," dendi.

Euro STOXX 600 endeksinde yer alan şirketler ortalama olarak gelirlerinin yüzde 26'sını Kuzey Amerika'dan elde etmekte. Bununla birlikte, maruz kalma düzeyi sektörler arasında büyük farklılıklar gösteriyor. Bazı sektörler ABD pazarıyla derinden iç içe geçmişken, diğerleri mevcut ticaret türbülansından büyük ölçüde korunuyor.

Hangi Avrupalı şirketler en büyük risklerle karşı karşıya?

ABD satışlarına büyük ölçüde bağımlı olan bazı Avrupalı şirketler şu anda çifte tehditle karşı karşıya: Ürünlerini etkileyen gümrük vergileri ve zayıflayan dolar, euroya çevrildiğinde kârlarını eritiyor. En yüksek riske sahip olanlar arasında, gelirinin yüzde 60'ından fazlasını Stop & Shop ve Food Lion gibi zincirlerden elde eden Hollanda merkezli süpermarket devi Ahold Delhaize yer alıyor.

Gelirinin yüzde 70'inden fazlasını ABD'deki iştiraki Sunbelt Rentals'tan elde eden kiralık ekipman sağlayıcısı İngiliz Ashtead Group da tehlike altında. Bunların ardından Amerikan pazarına büyük ölçüde yerleşmiş büyük bir diyaliz ve sağlık hizmeti sağlayıcısı olan Alman Fresenius Medical Care ve Kuzey Amerika satışlarına büyük ölçüde bağımlı dağıtım firması Bunzl geliyor.

Önemli güçlüklerle karşılaşan diğer firmalar arasında catering (yemek servisi) devi Compass Group, kredi kuruluşu Experian, eğitim yayıncısı Pearson, iş analitiği lideri RELX Plc, otel işletmecisi InterContinental Hotels Group, haşere kontrol uzmanı Rentokil Initial ve teknoloji ve sanayi firması Smiths Group yer alıyor.

Danimarka'nın Novo Nordisk, İsviçre'nin Roche ve Fransa'nın Sanofi gibi ilaç devleri ABD'de önemli satış oranlarına sahip. Ancak bunlar şu ana kadar tarife rejiminden muaf tutuldu.

Oppenheimer, "Ekonomistlerimiz şu anda ABD'nin resesyona girme olasılığını yüzde 45 olarak görüyor ve tüm ticaret tarifelerinin uygulanması halinde bu olasılık artıyor," dedi.

Goldman Sachs'a göre, medya ve sağlık sektörlerindeki şirketler ABD'ye en fazla 'maruz kalan' sektörler ve bu yüzden daha yavaş ekonomik büyümeden zarar görebilirler: "Ölçeğin diğer ucunda ise gayrimenkul sektörü, düşük uluslararası riskten faydalanmalıdır."

Yurtiçi odaklı Avrupalı şirketler gümrük tarifelerine karşı daha iyi bir koruma sağlayabilir

Ağırlıklı olarak yurtiçi operasyonları olan Avrupalı firmalar tarife fırtınasını daha rahat atlatabilir.

Küresel bir ekonomik gerileme ve harcanabilir gelirlerin azalması yurtiçi satışlarına zarar verebilecek olsa da bu firmalar büyük ölçüde ABD ihracatına bağımlı olanlara kıyasla nispeten korunaklıdır.

Bu şirketler genellikle kamu hizmetleri, telekomünikasyon ve ulusal finansal hizmetler ya da yerel gayrimenkul gibi düzenlemeye tabi sektörlerde faaliyet göstermekte.

Örneğin, İspanyol kamu hizmetleri Endesa ve Redeia, esas olarak İspanya sınırları içinde faaliyet göstermekte ve dış şoklardan izole olmaktadır. İtalya'nın finans kuruluşları Intesa Sanpaolo ve Nexi büyük ölçüde kendi yerel pazarlarına bağlı ve istikrarlı iç talepten faydalanmaya devam ediyor.

Fransız emlak devleri Covivio ve Klepierre, Fransa ve komşu ülkelerde geniş emlak portföylerine sahip. Bu şirket de ABD tarifelerinden nispeten etkilenmeyen istikrarlı gelirlerin keyfini çıkarmakta.

Benzer şekilde, Alman emlak grupları LEG Immobilien ve Vonovia, öncelikle Alman kiracılara hizmet veren ve onları uluslararası ticaret anlaşmazlıklarından koruyan kapsamlı konut emlak portföylerini yönetmekte.

İtalya merkezli işitme cihazı sağlayıcısı Amplifon, önde gelen İspanyol bankası CaixaBank, Avrupa çapında telekom altyapısı işleten Cellnex Telecom ve Telecom Italia gibi firmalar güçlü yerel veya Avrupa merkezli faaliyetlerini sürdürerek ABD piyasasındaki dalgalanmalardan etkilenmelerini sınırlandırmaktadır.

Analistler, "Almanya'nın daha büyük bir mali ivme kazanması ve ABD'ye bağımlılığı azaltmak için yerli sanayilere daha fazla yatırım yapma ihtiyacı, uzun vadede Avrupa'ya yeniden nakit akışı sağlama planlarını motive etmelidir," dedi.

Avrupalı yatırımcılar için üçlü tehdit

Avrupalı yatırımcılar da ABD hisse senetlerine olan ilgilerini önemli ölçüde arttırmış durumdaydı. Bu yatırımcılar, şu anda hisse senedi yatırımlarının yaklaşık yüzde 50'sini Amerikan piyasasında tutmakta.

Bu dağılım tarihsel olarak Avrupa'nın durgun büyüme dönemlerinde getirileri artırmış olsa da Goldman Sachs analistleri şimdi üçlü bir tehdidin altını çiziyor: Artan gümrük vergisi riskleri, zayıflayan ABD ekonomik büyümesi ve değer kaybeden ABD doları.

Goldman Sachs, önümüzdeki yıl içinde euronun dolar karşısında 1,20'ye, İngiliz Sterlini'nin ise 1,39'a kadar güçleneceğini öngörüyor.

Bu tür para birimi değişimleri, ABD'de kazanılan kârların euro değerini azaltarak Avrupalı yatırımcıların çektiği sıkıntıyı daha da arttıracaktır.

Avrupa'nın kazanç görünümü giderek kötüleşiyor

Bu endişeleri yansıtan Goldman Sachs, Avrupa şirketleri için kazanç tahminini önemli ölçüde düşürerek 2025 yılı için hisse başına kazançta yüzde 7'lik bir düşüş ve 2026 yılı için daha önce beklenenden belirgin bir şekilde daha düşük, yatay bir büyüme öngördü.

"Aşağı yönlü riskler var," diyen Oppenheimer, tarihsel verilerin korkunç bir tablo çizdiğini belirtti.

"Durgunluk dönemlerinde Avrupa'da kazançlar ortalama yüzde 20 düşerken, konjonktürel sektörlerde bu düşüş yüzde 30 ila yüzde 40'a kadar çıkabiliyor."

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

AB'de yumurta fiyatları artışta: Üye ülkelerde değişim nasıl?

Kutuplaşma, Avrupalı gençleri nasıl şekillendiriyor?

Trump: Çok yakında 'önemli yarı iletken tarifesi' geliyor, Apple muaf tutulabilir