Newsletter Haber Bülteni Events Etkinlikler Podcasts Video Africanews
Loader
Bize Ulaşın
Reklam

Uluslararası ticaretin gizli maliyeti ve payına zarar düşen ülkeler

Nakliye gemisi.
Nakliye gemisi. ©  Canva.
© Canva.
By Euronews
Yayınlanma Tarihi
Haberi paylaşın Yorumlar
Haberi paylaşın Close Button

Uluslararası ticaret, dünyanın en karmaşık sorunlarının bazılarını çözmek için güçlü bir araç olabileceği gibi, zengin ve yoksul ülkeler arasındaki eşitsizliği derinleştiren bir unsur da olabiliyor.

REKLAM

Çatışmalar, iklim değişikliği ve derinleşen eşitsizliklerle parçalanmış bir dünyada, küresel tedarik zincirlerine her zamankinden daha fazla bağlıyız.

Ancak uluslararası ticareti yakından incelediğimizde, onun çift yönlü etkisi inkâr edilemez hale geliyor. Küreselleşme genel olarak ekonomik büyümeyi artırmış olsa da mevcut ticaret sistemimiz dengesiz; bazı ülkelerde yaşam standartlarını yükseltirken, diğerlerine zarar veriyor.

Sydney Üniversitesi’nde sürdürülebilirlik alanında doçent olan Dr. Arunima Malik, Euronews’e ticaretin çevresel ve sosyal maliyetleri hakkında konuştu.

Soru-cevap formatındaki bu söyleşi, kendisi ve çalışma arkadaşlarının Nature Sustainability dergisinde yayımlanan ve kısa süre önce Frontiers Planet Prize ödülüne layık görülen araştırmalarına dayanıyor.

Küresel ticaretin gizli maliyetleri nelerdir?

Çeşitli üniversitelerden katkıda bulunan araştırmacılarla birlikte, uluslararası ticaretin BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne (SDG’ler) yönelik ilerlemeyi nasıl hem desteklediğini hem de engellediğini ölçen ilk değerlendirmeyi yürüttüm. Bu çalışma, insanların kullandığı mal ve hizmetleri yani tüketim boyutunu merkeze alarak yapıldı.

Araştırmada sera gazı emisyonları, su kıtlığı, iş kazaları ve yoksulluk gibi 12 çevresel ve sosyal gösterge geliştirildi. Bu göstergeler, küresel tüketimi karşılamanın bedelini aslında kimin ödediğini ortaya koyuyor. 1990’dan 2018’e kadar bu göstergeleri takip ederek kutuplaştırıcı eğilimleri belirleyebildik.

Bazı durumlarda ticaret, belirli ülkelere fayda sağlarken diğerlerinin SDG performansına zarar veriyor. Diğer durumlarda ise ticaret, ülkeler arasındaki eşitsizlikleri azaltabiliyor.

Endişe verici şekilde, ticaretin küresel eşitsizlikleri kapattığı yalnızca iki alan bulundu. Yoksulluğun azaltılması ve “insana yakışır iş & ekonomik büyüme” konularında ilerleme kaydedildi; bu da uluslararası ticaretin maddi sıkıntıları hafifletmeye ve çalışma koşullarını iyileştirmeye yardımcı olduğunu gösteriyor.

Buna karşın diğer on gösterge, zengin ve yoksul ülkeler arasındaki eşitsizliklere ticaretin katkıda bulunduğunu ortaya koydu. Bunlar arasında karbon emisyonları, su kaynaklarının tükenmesi, tarımsal arazi kullanımı, hava kirliliği ve biyolojik çeşitlilik kaybı yer alıyor.

'Herkes için işleyen ticaret' nedir ve neden önemlidir?

Hızla değişen iklim çağında küresel ticaret artık sadece ekonomik büyüme meselesi değil. Ticaret sistemlerinin herkes için adil, sürdürülebilir ve dayanıklı olmasını sağlamak hayati önem taşıyor.

Aşırı hava olayları, ekosistem çöküşü ve çevresel tahribat gibi küresel sorunların sınır tanımadığına dikkat çekiliyor. Bu sorunların yarattığı etkiler, sadece doğrudan etkilenen bölgelerle sınırlı kalmıyor; küresel sistemleri ve yerel ekonomileri de istikrarsızlaştıran zincirleme sonuçlar doğuruyor.

Uzmanlara göre küresel ticaret, gerçek maliyetlerini kırılgan ülkelere yüklemeye devam ederse, çok taraflılığa duyulan güven zedelenecek ve mevcut eşitsizlikler daha da derinleşecek.

Daha adil bir ticaret sistemi, kalıcı ekonomik kalkınmanın, güçlü toplumsal uyumun ve ülkeler arasında güven tesis etmenin ön koşulu olarak gösteriliyor.

Mevcut ticaret sistemi nasıl iyileştirilebilir?

Uzmanlara göre liderlerin acilen, uluslararası ticaretin yapısına adalet ve sürdürülebilirliği entegre etmesi gerekiyor. Özellikle de üretim ve tüketimin çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerini düzenli olarak raporlamak kritik önem taşıyor.

Geleneksel üretim odaklı göstergeler, küresel ticaretin gerçek maliyetini yansıtmada yetersiz kalıyor. Buna karşılık, tüketim odaklı bir yaklaşım, sorumluluğun nerede olduğunu ve faydaların ya da zararların nasıl dağıldığını göstermesi açısından değerli kabul ediliyor.

Tüketim temelli göstergeler, iklim değişikliğinden etkilenen ülkelere destek sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında kurulan Kayıp ve Zarar Fonu gibi küresel mekanizmalara da yol gösterebilir.

Bu tür veriler, sadece daha etkili politika yapımına katkı sunmakla kalmaz; aynı zamanda daha adil bir teşvik ve yaptırım sistemi için temel oluşturuyor.

Sürdürülebilir ve adil ticaret uygulamalarına yönelen ülkeler ve şirketler ödüllendirilmeli; çevresel yıkım, güvensiz çalışma koşulları veya sömürüye dayalı tedarik zincirleri yoluyla zarar verenler ise sorumlu tutulmalı.

Uluslararası ticaret, izole bir araç değil; insanlar ve gezegen için uzun vadeli refahın kaldıraçlarından biri olarak görülmeli. Bunun için ticaret anlaşmalarının tasarım, müzakere ve uygulama aşamalarına adalet ve hesap verebilirlik yerleştirilmeli; ticaretin BM’nin 2030 Gündemi kapsamındaki küresel hedefleri baltalamasının önüne geçilmeli.

İnsanları güçlendiren, gezegeni koruyan ve küresel uçurumları kapatan yeniden tasarlanmış bir ticaret sistemi için acil ihtiyaç var. Yol haritası belli; artık harekete geçme sırası liderlerde.

Erişilebilirlik kısayollarına git
Haberi paylaşın Yorumlar

Bu haberler de ilginizi çekebilir

BM'nin Avaza Programı denize kıyısı olmayan ülkeler için ticareti nasıl açıyor

AB-ABD ticaret anlaşması trafik güvenliğini de tehdit ediyor

Erdoğan, Kavelaşvili ile Ankara'da: Yeni ticaret hedefi 5 milyar dolar