Avrupa Birliği temsilcisi Jessika Roswall, “Ölü doğmuş bir anlaşmayı kabul etmeyiz” diyor.
Dünyanın dört bir yanından diplomatların Cenevre’de dokuz gün süren ve cuma sabahının erken saatlerine kadar devam eden yoğun müzakereleri sonuçsuz kaldı. Küresel plastik kirliliğini sona erdirmeyi hedefleyen Birleşmiş Milletler (BM) Plastik Anlaşması için herhangi bir uzlaşı sağlanamadı.
Toplantının kapanış oturumu, cuma sabah 06.30’da başladı. Ancak ekvadorlu diplomat ve müzakere komitesi başkanı Luis Vayas Valdivieso tarafından sunulan yeni taslak neredeyse tüm ülkeler tarafından reddedildi.
Delegeler, metnin BM Çevre Meclisi’nin verdiği “plastik kirliliğini sona erdirme ve plastiğin tüm yaşam döngüsünü ele alma” yetkisini yansıtmadığını savundu.
Norveç başmüzakerecisi Andreas Bjelland Erikse, “Cenevre’de plastik kirliliğini bitirecek bir anlaşmamız olmayacak, üzgünüz,” dedi.
Peki küresel plastik anlaşması tam olarak neden imzalanamadı?
Petrol ülkeleri blokajda
Müzakereler 4 Ağustos’ta başlamış ve taraflar yıl sonuna kadar bir anlaşmaya varmayı ummuştu. Ancak ilk günlerden itibaren çıkmazın işaretleri ortaya çıktı.
İklim çözümlerine odaklanan ve kar amacı gütmeyen Grist dergisine göre, Bahreyn, İran, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Rusya’nın başını çektiği ülkeler grubu, yeni plastik üretimine sınırlamalar ve tehlikeli kimyasalların aşamalı olarak kaldırılması gibi maddelere karşı çıkarak bağlayıcı hiçbir yükümlülüğü kabul etmeyeceklerini açıkladı.
Bu da sürecin, tamamen oybirliğine dayalı karar alma kuralı nedeniyle ilerlemesini engelledi. Gözlemciler, süreci “Groundhog Day”e (her şeyin başa sarıldığı bir döngüyü anlatan film) benzetti.
Delegeler, Busan’da (Güney Kore) geçen yıl hazırlanan taslağı sadeleştirmek yerine yüzlerce yeni öneri ekledi. Sonuçta uzlaşma yerine metin daha da karmaşıklaştı.
Tepki çeken teni taslaklar
Valdivieso’nun sunduğu iki yeni taslak da delegelerden sert tepki gördü.
Çarşamba günü yayınlanan ilk taslak ülkelerce “iğrenç” ve “değersiz” olarak nitelendi.
Cuma sabahı plenere dakikalar kala paylaşılan ikinci taslak da reddedildi. Çoğu ülke, gelecekteki görüşmeler için Busan taslağına geri dönülmesini istedi.
Busan taslağı ne öngörüyordu?
Bahsi geçen Busan taslağı, anlaşmanın, plastik yaşam döngüsünü tasarımından üretimine ve atık yönetimine kadar kapsamasını öngörüyordu. Metin, birincil plastik polimerlerinin üretiminde sürdürülebilir seviyelere ulaşılması, şeffaflık sağlanması ve bu konuda küresel hedeflerin belirlenmesini talep eden “Bridge to Busan Declaration” ile örtüşüyordu.
Taslağın diğer maddeleri içinde plastik ürünlerin geri dönüştürülebilir, yeniden kullanılabilir veya biyolojik olarak parçalanabilir şekilde tasarlanması gerektiği, özellikle tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması veya sınırlanması ile ilgili seçenekler, insan sağlığı ve çevre güvenliği amacıyla plastik üretiminde kullanılan tehlikeli kimyasalların aşamalı olarak kaldırılması ve plastik üretimini azaltmayı hedefleyen bağlayıcı önlemler vurgulanıyordu.
'Her gün okyanuslarımıza plastik dökülüyor'
Zirveden anlaşma çıkmamasına rağmen ülkeler müzakerelerin devamından yana tavır aldı.
AB temsilcisi Jessika Roswall, “Ölü doğmuş bir anlaşmayı kabul etmeyiz,” dedi.
Madagaskar delegesi, “Her gün okyanuslarımız, ekosistemlerimiz ve toplumlarımız acı çekiyor,” derken, Tuvalu temsilcisi de anlaşmanın yokluğunda “milyonlarca ton plastiğin okyanuslara döküleceğini, gıda güvenliğini, geçim kaynaklarını ve kültürü tehdit edeceğini” söyledi.
Konsensüs krizi
Sürecin en büyük engelinin oybirliği şartı olduğu dile getirildi.
Uluslararası Kirleticilerin Ortadan Kaldırılması Ağı’ndan Bjorn Beeler, “Bu toplantı kanıtladı ki konsensüs ölmüştür,” ifadelerini kullndı. Cenevre’de sivil toplum grupları da “Consensus kills ambition” (Konsensüs, hırsı öldürür) yazılı pankartlarla sessiz protestolar düzenledi.
Fiji delegesi Senimili Nakora, “Konsensüs ancak bizi ileri götürüyorsa değerlidir,” dedi.
İsviçreli müzakereci Felix Wertli ise “Bu sürece ara verilmeli, aksi halde benzer toplantılar bir sonuç getirmeyecek,” yorumunda bulundu.
Süreçte şeffaflık krizi
Birçok ülke, görüşmelerin “şeffaf olmayan, muğlak ve kapalı kapılar ardında” yürütülmesinden şikayet etti.
BM Çevre Programı Direktörü Inger Andersen, her şeye rağmen ülkelerin kırmızı çizgilerini netleştirmesinin faydalı olduğunu belirterek, “Plastik kirliliği durmadıkça bu çalışma da durmayacak,” diye konuştu.
Plastik endüstrisi ise üretimi sınırlandıracak maddelere karşı çıkmaya devam ediyor. Uluslararası Kimya Dernekleri Konseyi’nden Marco Mensink, “Bu kez anlaşmaya varılamaması bir kayıptır ama tüm ülkeler için uygulanabilir bir metni desteklemeyi sürdüreceğiz,” dedi.
Sivil toplumdan kararlı mesaj
Çevre örgütleri, bilim insanları ve yerel topluluklar ise sonuçtan hayal kırıklığı yaşasa da “zayıf bir anlaşmadansa güçlü bir anlaşma için erteleme”yi tercih ettiklerini belirtiyor.
ABD merkezli The Descendants Project’ten Jo Banner, “Zayıf bir anlaşmadansa güçlü bir anlaşmanın önceliklendirilmesine sevindim”, dedi. Yerel halkların haklarını savunan örgütler de seslerinin duyulduğunu belirtti.
Ancak kapanış oturumunda ABD ve Kuveyt’in müdahalesiyle gençlik, yerli halk ve atık toplayıcı gruplar konuşma fırsatı bulamadan toplantı kapatıldı.
Sürecin geleceği
Plastik anlaşması görüşmelerinin yeni tarihi henüz belirlenmedi, müzakerelerin gelecek yıl devam etmesi bekleniyor.
Aralık ayında toplanacak BM Çevre Meclisi, Cenevre sürecine ilişkin raporu ele alacak. Çevre örgütleri, İran, Rusya ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin anlaşmanın hedefini “plastiğin tüm yaşam döngüsünü ele almaktan” çıkarıp yalnızca “atık yönetimi”ne indirgemesinden endişe ediyor.
Banner ise mücadeleden vazgeçmeyeceğini söyledi: “Daha da kararlıyım. Hayatta kalmak için plastik üretimini durdurmamız gerekiyor.”