Rapora göre, geçen yıl 8,1 milyon hektar orman kalıcı olarak yok oldu. Bu, İngiltere’nin yarısı büyüklüğünde bir alan anlamına geliyor.
Küresel olarak ormansızlaşmayı durdurmaya yönelik çabalar büyük ölçüde başarısız oluyor. Yeni yayımlanan kapsamlı bir rapora göre dünya, 2030 yılına kadar 'sıfır ormansızlaşma' hedefinden neredeyse üçte iki oranında sapmış durumda.
Bugün açıklanan “Orman Bildirgesi Değerlendirmesi 2025” raporu, araştırma kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin ortak çalışmasıyla hazırlandı. Rapora göre, geçen yıl 8,1 milyon hektar orman kalıcı olarak yok oldu. Bu, İngiltere’nin yarısı büyüklüğünde bir alan anlamına geliyor. Bu rakam, 2030 hedeflerine ulaşmak için belirlenen yıllık sınırı 3 milyon hektardan fazla aşıyor.
Raporun başyazarlarından Erin Matson, “Taahhütlerle gerçeklik arasındaki fark her yıl büyüyor,” diyerek uyarıyor: “Ormanlar yaşanabilir bir gezegen için vazgeçilmez bir altyapıdır. Onları koruyamadığımız sürece ortak refahımız tehlikededir.”
Bu bulgular, küresel iklim finansmanı gündeminin merkezinde olacağı Amazon’daki COP30 iklim zirvesinden haftalar önce geldi.
Verilen sözler tutulmadı
Dünya liderleri 2021’de imzaladıkları Glasgow Ormanlar ve Arazi Kullanımı Bildirgesi ile 2030’a kadar orman kaybını durdurma ve 350 milyon hektar bozulmuş araziyi onarma sözü vermişti.
Ancak yeni analiz, küresel orman kaybının hâlâ hedefin yüzde 63 gerisinde olduğunu ortaya koyuyor. Üstelik ormansızlaşma bazı bölgelerde hızlanıyor.
2024’te çıkan orman yangınları 6,7 milyon hektarlık alanı yok etti. Yangınların çoğu Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Afrika’da yaşandı. Bu yangınlar 3,1 milyar ton sera gazı salımına yol açtı. Bu miktar, ABD enerji sektörünün yıllık emisyonlarının yaklaşık yüzde 150’sine denk geliyor.
İklim araştırmacısı Ivan Palmegiani, “Bozulan ormanların gelecekte tamamen yok olma olasılığı daha yüksek,” diyor ve ekliyor: “Ama bozulmayı tespit etmek, doğrudan kesimi izlemekten daha zor olduğu için çoğu zaman fark edilmiyor veya raporlanmıyor.”
Sorunun kökeninde para var
Rapora göre, iklim müzakerelerinde ormanların önemi sık sık vurgulansa da, mevcut finansal sistem hâlâ ormansızlaşmayı ödüllendiriyor.
2017–2022 arasında orman koruma için sağlanan uluslararası kamu finansmanı yılda ortalama yalnızca 5 milyar euro oldu. Buna karşın, ormanları yok eden sanayilere (büyük ölçekli tarım, madencilik, kereste) her yıl 353 milyar euro sübvansiyon akmaya devam ediyor.
Climate Focus’tan Franziska Haupt durumu şöyle özetliyor: “Ekonomik sistemimiz orman yıkımından hızlı kâr sağlayanları ödüllendirdiği sürece, koruma çabalarının başarı şansı yok. Kağıt üzerinde iyi görünen ama sistemi değiştirmeyen yüzeysel çözümlerle oyalanıyoruz.”
Ayrıca, ülkeler arasında birlik eksikliği de ilerlemeyi engelliyor. Haupt, “Liderler gerçekten adım attığında bile bunu genellikle tek başlarına yapıyorlar bu da etkisini azaltıyor,” diyor.
Umudu canlı tutan örnekler
Yine de bazı ülkelerde ilerleme işaretleri görülüyor. Brezilya, Başkan Luiz Inácio Lula da Silva döneminde 2023’ten bu yana Amazon’daki ormansızlaşmayı ciddi biçimde azalttı. Ülke şimdi “Tropikal Ormanlar İçin Kalıcı Fon” adlı yeni bir girişimle özel orman finansmanını güvenli hale getirmeyi hedefliyor.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti ise ilk ulusal arazi planlama yasasını çıkararak yerel toplulukların toprak haklarını tanıdı ve Kongo Havzası yağmur ormanlarının çoğunda çevresel korumayı güçlendirdi.
Ayrıca Latin Amerika, çevresel bilgiye erişim ve çevre savunucularının korunmasını garanti altına alan Escazú Anlaşması’nı uygulamaya devam ediyor.
COP30 bir dönüm noktası olabilir mi?
34 ülke kısa süre önce, “Orman Finansmanı Eylem Yol Haritası” adlı altı maddelik bir plan açıkladı. COP30 için geliştirilen plan, 2030’a kadar tropikal ormansızlaşmayı durdurmak için gereken yıllık 58 milyar euroluk finansman açığını kapatmayı hedefliyor.
Amaç, özel yatırımı harekete geçirmek, kurumsal harcamaları orman hedefleriyle uyumlu hale getirmek ve Glasgow Bildirgesi gibi taahhütleri somut çözümlere dönüştürmek.
Kampanyacılar, COP30'un bu reformları mevcut taahhütlerle uyumlu hale getirmesi durumunda bunun bir dönüm noktası olabileceğini söylüyor.
Raporun yazarlarından Erin Matson, süreci şöyle özetliyor: “Rakamlar iç karartıcı olabilir, ama ormanların geleceği henüz yazılmadı. COP30 sözünü tutarsa, gelecek yıl çok farklı bir tablo çizebiliriz. Yani gerçek ilerlemenin hikâyesini...”